|
Türkiye Suriye gibi olmaz
7 Haziran seçimleri, ne yazık ki uluslararası derin konsorsiyum ve yerli işbirlikçi unsurların, hedef seçmen kitleyi, manipülasyon, provokasyon ve algı operasyonları ile etkileyip, Türkiye'yi tek parti iktidarından, 2002 yılı öncesine, koalisyonlar dönemine sürüklemesiyle sonuçlandı.

Geçmişte 22 yıl içinde 15 kez kurulan koalisyon hükümetlerini oluşturan siyasi partilerin kırmızı çizgilerinin kaşınması, uzlaşma kültürü eksikliği, birlik ve beraberliğimizin bozulmasına yönelik provokasyonlar nedenleriyle yaratılan istikrarsızlık ve belirsizlik ortamları, darbelere ve vesayetçi yapıların millet iradesi ve demokrasi karşısında güçlenmesine neden olmuştu.

7 Haziran seçimlerinin yarattığı olumsuz tablo için gerekli önlemlerin gecikmeden alınması durumunda bu kadar kötümser olmamıza gerek olmadığı kanaatindeyim. Türkiye'de ve Ortadoğu'da özelliklede Suriye'nin kuzeyindeki konjonktürel gelişmeler, milli güvenliğimizi olumsuz yönde etkileyebilecek hadiselere gebe görünmektedir. Seçimlerden bu yana 20 gün geçtiği halde, özellikle muhalefet partilerinin kırmızı çizgileri ve egolarını öne çıkaran uzlaşmaz tavırlarının devam etmesi yeni koalisyon hükümetinin kurulmasının zorluğunu, kurulsa bile uzun ömürlü olamayacağının işaretlerini vermektedir.

Öte yandan PKK-PYD ile organik bağ içinde olan ve ''Türkiye Partisi!!!'' psikolojik harekatı ve sloganı ile seçimlere katılan HDP eşbaşkanları başta Selahattin Demirtaş, bazı partililer ve milletvekillerinin, istiklal marşına dil uzatmaları, DEAŞ'ın ikinci Kobani saldırıları karşısında Türkiye'yi suçlayarak, kamuoyunu tahrik ve provoke edecek açıklamalarda bulunmaları en önemlisi de 6-8 Ekim olaylarında olduğu gibi Kürt kamuoyuna ''serhildan'' çağrısı yapmaları, HDP'nin Türkiye partisi söyleminin bir proje olduğunu gözler önüne sererken, PKK-PYD terör örgütünün legal uzantısı olduğu, ayrılıkçı ve şiddet ortamından beslendiğini bir kez daha açıkça ortaya koyması açısından önemliydi.

AK-Parti'nin, yaklaşık 13 yıl süren iktidarı döneminde, ana muhalefet partisi CHP ile dış politika ve bilhassa Suriye politikasında yaşadığı ciddi görüş ayrılıkları, CHP'nin Esed'e destek vermesine kadar uzanmıştı. Türkiye'yi terör destekçisi göstermek isteyen başta uluslararası AİPACK ve faiz lobileri, kanlı Esed rejimi ve FETÖ'nün manipülasyonlarına siyasi menfaat açısından alet olan CHP ve lideri Kılıçdaroğlu, MİT TIR'larının durdurulması konusunda MİT ve hükümete ağır suçlamalar yöneltmişti. DAEŞ'in PYD'nin kontrolündeki Kobani'ye ikinci kez saldırması karşısında bilgi kaynağını açıklamayan iki CHP milletvekilinin, DAEŞ'in Kobani'ye, Türkiye sınırından girdiğini yönünde asparagas iddialarda bulunarak ortamı bulandırmaları, CHP'li bir koalisyonun kurulması halinde bile devamı konusunda bir fikir veriyor zannımca.

MHP lideri Sayın Bahçeli son açıklamasında koalisyon seçeneklerine kapılarını kapattıklarını erken veya yeniden seçime gidilmesi gerektiğini açıklamıştı. MHP lideri Bahçeli Çözüm sürecine karşı olduklarını bir kez daha yineleyerek, 17-25 Aralık'ın hesabını mutlaka soracaklarını özellikle belirtmişti.

7 Haziran seçimlerinde AK-Parti'nin yüzde 41 oy alarak tek başına iktidarı 18 Milletvekili ile kaybetmesi karşısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tekrar seçime gitme olasılığını kuvvetle muhtemel gören üst akıl ve işbirlikçileri, Türkiye'nin tekrar veya erken seçime gitmesini engellemek amacıyla, erken yapılacak bir seçimde sonuçların değişmeyeceğine üstelik 2016 yılının da heba edileceğine yönelik kamuoyunda yoğun bir propagandaya başlamış bulunuyorlar. Bu kesimlere göre seçmen tüm partilere özellikle de AK-Partiye verdiği mesaj uzlaşın olmuştu. Ancak seçimler sonrasında yapılan birçok kamuoyu araştırmasında erken bir seçim durumunda 7 Haziran'da Ak-Parti'den kaçan oyların en azından 3-4 puanının geri geleceği, Ak-Parti'nin yeniden tek başına iktidarı yakalayabileceğini gösteriyor.

Türkiye'nin içte ve dışta kritik bir süreçten geçtiği bir taraftan terör sarmalının ülke geneline yayılması amacıyla şer güçlerce kitleleri provoke edici eylem ve olayların tezgahlandığına yönelik istihbari bilgiler, diğer taraftan Suriye'nin kuzeyinde oluşturulmaya çalışılan Kürt Koridoruna karşı koridoru işlevsiz hale getirecek, Suriye topraklarında oluşturulacak tampon bölge veya güvenli hat oluşturulmasının bir an önce hayata geçirilmesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la sırt sırta verecek güçlü bir iktidara işaret etmektedir.

Cumhurbaşkanı henüz hükümeti kurma görevini teamüllere göre en yüksek oyu alan AK Partiye vermemesine rağmen güçlü ve Köşkle uyumlu bir koalisyon hükümetinin kurulması zor görünmektedir. Milli güvenliğimiz açısından Türkiye'de güçlü ve tek başına iktidarı yakalamış bir hükümet için acil erken seçime gidilmelidir.

İnanıyorum ki seçmen bu kez istikrar ve ulusal güvenliğimizin sağlanması adına sağduyulu hareket ederek üst aklın Türkiye'ye yönelik planlarına büyük bir darbe vuracak, Türkiye'yi Suriye gibi parçalamak amacında olan küresel güçlere fırsat vermeyecektir.
#Türkiye
#DAEŞ
#PYD
9 yıl önce
Türkiye Suriye gibi olmaz
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’