|
Barış bir adım ötesindeyken savaşı seçen Demirtaş
Bugünlere kolay gelinmedi ama kolay gelindi zannedip, düşüncesiz ve sorumsuz tavırlar ile HDP, KCK, PKK, Cihangir elit solculuğu zorlukla gelinen barışa yakın bir süreci harcadı geçti; Kürt'ün evladına da kıydılar, Türk'ün evladına da… Hiç düşünmeden, medya soytarılığıyla başlayıp, terör soytarılığı ile barışı savaşa çevirdiler.

Türkiye'de yaklaşık on yıl öncesine kadar yoğun bir Türk milliyetçiliği, kendinden olmayana karşı düşmanlık vardı. Her esmer Kürt; her Kürt düşmandı… Recep Tayyip Erdoğan, kefeni elinde çıktığı o yolda, bu yıkıcı milliyetçilik ve bu düşmanlığının önüne geçilsin diye çok uğraş verdi. Normal şartlarda “Çözüm Sürecini” bir ihanet süreci olarak okuyabilecek, marjinal kabul edebilecek kesimler, Erdoğan'ın Çözüm'e sahip çıkması, Çözüm'de ısrar etmesi sonucu, Erdoğan'a duydukları sevgi ve güven nedeniyle Çözüm'ü bağırlarına bastılar.

Ak Parti hükümeti, Çözüm Süreci boyunca, süreç zarar görmesin diye oldukça hassas davrandı, yeni bir seçim oldu, “Barajı geçemezsek kan akar” diyen HDP, barajı geçti, durmuş kanı akıtmaya başladı. Hükümetten gösterilen hassasiyeti suiistimal etti, yol kesti, pusu kurdu, hedef gösterdi Star gazetesine bomba konuldu, sırf sakallı diye sivil insanları katletti, silaha sarılacağını ilan etti, tırları yaktı, baraj yapımını engelledi, polisleri infaz etti, askerlere pusu kurdu… Çözüm'ü, barışı hiç düşünmeden savaşa çevirdi.

Kusura bakmayın, eski Türkiye “muz cumhuriyeti” olabilir, Kürtlerin hakkını gasp etmiş, çok daha ileri giderek 15 bin faili meçhule imza atmış, PKK'yi bir sonuç olarak önümüze koymuş olabilir. Ancak, yeni Türkiye bir “muz cumhuriyeti” değildir, olması gerektiği gibi barıştan yana oldu, olması gerektiği gibi vatandaşı olan Kürtlerin hakkını parça parça teslim etme yoluna gitti ancak kamu güvenliğini, sivil halkın güvenliğini, Türkiye'nin güvenliğini hiçe sayarak, yolda izde terör estiren PKK terör örgütüne şu gelinen noktada artık göz yumamazdı ve yummadı. Yeni Yürkiye, hepimizin güvenliği için var ve terör örgütlerine, güvenliğimizi tehdit edenlere geçit vermemek zorunda, bu devletin tüm vatandaşlarına karşı yerine getirilmesi mecburi görevidir. Bunu yerine getirmek zorundadır. PKK dışında, aşağıda sıralayacağım PKK terörüne destek veren tüm terör soytarıları da hukuken yaptıklarının bedelini ödemelidir, zira akan kan kısmen onların eseridir.

Seçim sürecinde, PR çalışması ile Demirtaş'ı cilalayan, eline sazı veren, her gece ekrana davet eden terör soytarıları, bu ülkede kan akmaya başlayınca, soluğu tatil köylerinde, yatlarda almaya, tango dinlemeye, vals yapmaya başladılar.

Oslo'dan başlayarak Çözüm'ü sabote eden, Çözüm Süreci'ni sekteye uğratan, Tek Türkiye dizileri yapan ancak bugün PKK vurulmasın diye utanmadan “Savaşa hayır!” naraları atan Paralel Yapı, Türkiye'yi iftira atarak DAEŞ ile ilişkilendiren Paralel Yapı, birden PKK ve DAEŞ'in vurulmasından rahatsız oldu.

Dün insanları sokağa davet eden, silahlanmaya davet eden, sazın yerine eline keleş alan Demirtaş, “Serhildan/Başkaldırı” daveti yaptı, DHKP-C'liler ve PKK'li teröristlerden başka bu çağrıya cevap veren olmadı.

Demitaş'ın geçtiğimiz aylar el açtığı ABD, PKK'yi vuran Türkiye'nin yanında olduğunu belirtti, PKK'nin kulağını çekti.

HDP'li vekil Figen Yüksekdağ'ın sırtını dayadığı, bölgenin şahsiyetsizi PYD, tüm istikrarsızlıklardan beslenen, aktör olmak için kendine biat etmeyen Kürt gruplara saldıran PYD, Türkiye, PKK ve DAEŞ'i vurunca çareyi Esed'den medet ummakta buldu.

Velhasıl, artık barışı elinin tersiyle iten, terör şartlarının olmadığı bir coğrafyada üç beş oy için, bir PKK itirafçısınca kendini bombaladığı iddia edilen siyasi bir hareketin terör ile arasına mesafe koyamadığı, DAEŞ terör örgütünden farkı olmadığı tüm dünyaca görüldü.

PKK bundan sonra ancak Almanya'dan destek alır, DHKP-C'yi besleyen, Gazi'deki olayları DHKP-C eliyle PKK'ye; Kürt meselesini Alevi meselesine bağlamak isteyen Almanya dışında ve Akdeniz enerji kaynaklarına göz dikmiş, Arap coğrafyası ve Türkiye arasında emir eri gibi kullanacağı bir Kürt coğrafyası arzu eden İngiltere dışında PKK şimdilik kimseden yardım göremez.

Yıllarca dünyayı antiemperyalist politikalar güttüğü, İslamcı bir safta bulunduğu yalanına inandıran İran ve onun miras yedisi Esed dışında bölgeden kimse de kolay kolay PKK'nin yüzüne bakmaz.

"Barış sadece bir adım ötemizde duruyordu." diyen ancak savaşmayı seçen Demirtaş, “İzleme heyeti olsaydı silahsızlanma tarihi verecektik” diyerek hepimizle dalga geçen, sabrımızı zorlayan, silahlanmayı seçen bir hareketin vekili Sırrı Süreyya, kan akıtan PKK, ona eklemlenen, ortalık karışsın diye manipülasyon yapan Paralel Yapı, terör soytarısı medya, tatilden dönemeyen Cihangir kantonu delegelerine rağmen, artık terörden bezmiş olan, terör şartlarının olmadığı bir Türkiye'yi görmüş olan, çocuğunu PKK'ye teslim etmeyen Kürt halkı ile itidali koruyarak Çözüm Süreci'ne asılmanın zor da olsa, gerekli olduğuna inanıyorum.

Sorumsuzca ve şımarıkça silaha davet eden, pabucun pahalı olduğunu görünce “görüşüp, konuşalım” demeye yatan Demirtaş ve şürekasının olmadığı bir Çözüm Süreci için ısrarcı olmak zorundayız, kendi halkına silah doğrultmaktan çekinmeyen bu yapıdan, Kürt halkını korumak da Türkiye'nin görevidir. Az daha sabır lütfen, basireti elden bırakmadan, PKK terörünü tüm Kürt halkına mâl etmeden az daha çaba lütfen…

#çözüm süreci
#Figen Yüksekdağ
#pkk
#hdp
9 yıl önce
Barış bir adım ötesindeyken savaşı seçen Demirtaş
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset