|
Bu gidişten rahatsız olan kaç kişiyiz?

Televizyonu, gazeteyi, Twitter’i açtığında, FETÖ ile mücadeleyi sulandıran, mesnetsizce her önüne geleni “FETÖ’cü ilan eden” bunu yaparken de güya Ak Parti’yi savunduğunu iddia eden kişileri görünce hayıflanan, dertlenen kaç kişiyiz?

İslâm’a, Türkiye’ye, Ak Parti’ye gönül vermiş, eliden ve dilinden emin olduğumuz kişilere iftira atılınca, hedefe konulunca akabinde bu kişiler görevden alınınca, bu haksızlığa rant için değil, geçmiş hesapları görmek için değil samimi bir şekilde ve üslubunca tepki verebilen kaç kişiyiz?

İş, ehline değil de bir şekilde “onun bunu adamı olduğu için” liyakât sahibi olarak tanımlanan ancak bırakın liyakâti vasat bir ahlâka bile sahip olmayanlara peşkeş çekilince, içinde cam kırığı hisseden kaç kişiyiz?

Toplam beş yıl içinde önce liberal, arada solcu, akabinde HDP’li, peşi sıra Ak Parti’li, aynı zamanda FETÖ’ye âşık, yurtlarından yetişme, hemen ardından MHP’li olabilen, hepimiz oradayken bir tek kendisi orada değilmiş gibi davranan, hatta bir ara İslâmcı takılan, İslâmcılara eleştiri olunca “Hasan El-Benna’dan icazetliymiş” gibi yazılar yazan, sonra yüzü kızarmadan İslâmcıları tasfiyeye kalkan adamları ve kadınları gördüğünde midesi kalkan, izzet-i nefsi yaralanan kaç kişiyiz? Peki, bunlar gazeteci diye tanıtıldığında bu meslekten utanan kaç kişiyiz?

Arkadaş olduğu, birlikte yürüdüğü her insana, hiçbir rahatsızlık duymadan iftira atan, onların sırtına basarak “yükselen” kişilerin, aslında alçaldığını ifade edebilecek kaç kişiyiz?

Kendi hatalarını, ki ben de kendini hatalı gören bir acizim, itiraf edebilen, helâllik isteyebilen, hatasını söyleyeni hedefe oturtmayan, hatasını telafi yoluna giden kaç kişiyiz?

“Yerli ve milli olduğundan” adımız gibi emin olduğumuz, Arakan’dan İzmir’e kadar her yere yardım götüren değerli insanların, “yerliliği ve milliliği” pervasızlarca sorgulandığında, buna tepki veren kaç kişiyiz?

Ekmek yediği kapıya üç kuruş para ve statü için ihanet etmeyen kaç kişiyiz?

Evine, dostuna namlu doğrultmayan kaç kişiyiz?

Ergenekon Davası’ndan ibret alan, o dava sırasında da tetikçi şimdi de tetikçi olanların manipülasyonundan bezmiş olan kaç kişiyiz?

Gücün karşısında el pençe divan durmayan kaç kişiyiz?

Muhalif kesimin kalemlerine eleştiri yöneltirken, kendi kapımızın önündeki bazı çöplere de bir süpürge vuralım diyebilen kaç kişiyiz?

Güç zehirlenmesi mi yaşıyoruz, gel nefsim seni bir sigâya çekeyim, diyebilen kaç kişiyiz?

Vefâyı unutmayan kaç kişiyiz?

Gece rahat uyuyabilen kaç kişiyiz?

Arkadaşımızın işine son verilince, “aman bana bir şey olmasın” diyerek kenara çekilmeyen, DM’lerden mini boy “geçmiş olsun” temennisi paylaşmak yerine bu haksızlığa aşikâr şekilde tepki verebilen kaç kişiyiz?

İsmail Kılıçarslan’ın dediği gibi, yukarıda bahsettiğim tiplerden sanılmaktan korkan kaç kişiyiz? Bir köşe, bir televizyon programı verirler diye yutkunan izzet-i nefsini kaybetmişlerden sanılırım diye tedirgin olan kaç kişiyiz?

28 Şubat ve öncesinde kalemine, geleceğine, varlığına ipotek konmuş, buna rağmen hemen 10 yıl gibi kısa bir sürede kendisine konuşabileceği, yazabileceği, var olabileceği bir ortam nasip olmuşken, buna şükür için Allah’ın rızasını gözeten, geçmişi unutmayan, kendisine yapılanları başkasına yapmayan, düşmanına bile adalet borcu olduğunu düşünen kaç kişiyiz?

Kendilerine hak ettikleri üslupla konuştuğum için bana ve benim gibi az sayıdaki kaleme, ucube sitelerinde “Kripto FETÖ’cü” diyebilenlere karşı yaklaşık 1,5 yıldır hakkaniyetler yazılan 15, 20 yazıdan 1 ya da 2 tanesine kulak kesilecek hassasiyeti olan kaç kişiyiz?

Şehide “manyak”, vatan sevdalısına “hain”, dünyalık gözetmeyene “menfaatçi” diyebilen aslında hainin, menfaatçinin önce gideni olan kişi ve kurumlara bakıp “bu gidiş, gidiş değil” diyebilen kaç kişiyiz?

Cumhurbaşkanı Erdoğan adına “racon kestiğini” iddia eden, zamanın FETÖ’cü kalemleri gibi çalışan, Ak Parti’nin tüm kazanımlarının kaybedilmesi için uğraşanlardan yana rahatsız olan kaç kişiyiz?

Komplo teorisi ve saçmalık dolu, hiçbir zekâ kırıntısı barındırmayan, hiçbir kültürel içerik taşımayan, araştırmanın olmadığı, metodun olmadığı, tüm yolların “üst akıla” çıktığı yazılar, bu ülkeye hakarettir diye düşünen kaç kişiyiz?

Beş vakit “sırat-ı müstakim” halinde olmak için sözlü duâ eden ancak esfele safilin gibi fiiller yaptığı için bundan yana vicdanı sızlayan, dilsiz şeytan olduğu için utanan kaç kişiyiz?

Çok üzgünüm, yok denecek kadar az kişiyiz, eğer hakkı söylemek adına çok az kişi olmasaydık bugün hak ile bâtıl gözümüzün önünde yer değiştiriyor olmazdı. Siz izlediğiniz için, “Kaç kişiyiz?” soruları cevapsız kaldığı için adaletten gittikçe uzaklaşacağız ve başkasının kapısını çaldığında dert etmediğimiz zulüm, bizim kapımızı çaldığında hayıflanmak için çok geç olacak.

Not: PKK tarihiyle ilgili yazı dizisine nasipse devam edeceğim, bu haftalık araya bir parantez açtım kabul edin, olur mu?
#PKK
#Türkiy
#Recep Tayyip Erdoğan
#FETÖ
7 yıl önce
Bu gidişten rahatsız olan kaç kişiyiz?
Kara dinlilerle milletin savaşı
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?