|
Jeopolitik amaçların kullanışlı terör örgütleri: DAEŞ, PYD ve FETÖ

Kolonyalistler; Asya, Afrika ve Orta Doğu'yu fiili olarak sömürüp, coğrafyaları cetvelle çizip/bölüp, bölgeyi kendi emirlerindeki diktatör yönetimlere bırakıp çekildikten sonra bölgedeki tamamlanmamış amaçları için neokolonyal siyasetler geliştirdiler. Soğuk Savaş döneminin de eklemlendiği yeni sömürgecilik, aleni işgal siyasetini meşrulaştırmak için gladio tipi yapılanmalar ve terör örgütü finanse etmek gibi faaliyetlerden de geri durmadı.



İsrail'in, İngiltere eliyle kurulması, Körfez Savaşı, Irak'ın işgali, Afganistan'ın işgali, 'Arap Baharı'nı kışa çevirme, Mısır'daki darbeye destek verme, Suriye Savaşı'nı izleyerek DAEŞ'e zemin hazırlama, FETÖ'yü oluşturma gibi suni gelişmeler, üst paragrafta bahsettiğim kolonyalistlerin bugün acısını çektiğimiz, yarın da çekmeye devam edeceğimiz icraatları.



İster "Üst akıl", ister "Faiz Lobisi", ister "küresel ekonomik aktörler", ister "Merkez ülkeler", ister "silah üreticileri" olarak tanımlayın, adı ne olursa olsun dünyanın mevcut haline, savaşlara ve kıtlığa sebebiyet veren, bir kliğin var olduğu malum. “

Dünya derin kliği

”, diye tanımlanabilecek bu karanlık yapı, yalnızca Gülen, Beşşar Esed, Abdülfettah el Sisi gibi teröristlerin var olduğu, çoğunluklu olarak Müslümanların yaşadığı coğrafyalara değil hiç şüphesiz Batı'yı ve Batılı yöneticileri de dizayn ediyor. Hiç şüphem yok ki, bugün bu karanlık kliğe teslimiyet göstermediği için hedef alınan Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye'nin icraatlarının çeyreğini Barack Obama veya F. Hollande gibi isimler yapsa, darbe, terör yahut "kaset skandalları" ile dakikasında indirilirler.



Dünya derin kliği, bir türlü dize getiremediği Türkiye'yi hizaya getirmek için bu ülkenin başına FETÖ isimli terör örgütünü bela etti. FETÖ'nün boş bıraktığı alanlar ise yine FETÖ niyetli bir terör örgütü olan DAEŞ ile doldurulmaya çalışılıyor. Bu iki terör örgütünün yanında PKK/PYD terör örgütü de kendisine verilen görevi eksiksizce yerine getiriyor.



FETÖ ve DAEŞ'in ortak yönleri...


FETÖ, zemin olarak İslâmi dinamikler üzerine inşâ edildi. Yani İslâmi dinamiklerin olduğu bir coğrafyada zemin hazırdı, bunun üzerine "sürekli ağlayan, takkeli gezen, Hz. Peygamber ile görüştüğünü söyleyen, halkın manevi duygularını romantizm ile sömüren bir tipleme" çıkarmak gerekiyordu, Fethullah Gülen isimli arsız hain de bu rolü başarıyla uyguladı. Sonuç; ahlâki melekeleri yara almış, manevi değerleri işgal edilmiş, Müslümana güvenini yitirmiş bir toplum. FETÖ'nün oluşturduğu "Müslüman (?)" tipleme, müşrik ve münafıklara rahmet okutacak bir tipolojidir zira bu tipoloji, emirle karısının başını açtıracak, direktif ile karısını boşayacak, Peygamber şefaati için gizli kamera koyacak, Allah rızası için masum insanlara kurşun sıkacak, gerekirse şarap içecek, köpük banyosu yapacak sapkın bir tipolojidir.



FETÖ, suni ortamlarda oluşturulmuş "ılımlı İslam, diyalogcu yapı" gibi soft bir alanı teşkil eder. Boşlukta kalan "radikal" kısım ise DAEŞ gibi terör örgütleriyle doldurulur. Neokolonyalist ve içerisinde Haçlı ruhu barındıran klik, "Bu Müslümanların ılımlısı da, radikali de 'teröristtir' ve yok edilmelidir" gibi bir amaç için FETÖ'yü kurar ve besler (CNN, New York Times, Amerika, CIA ajanları, Amerikalı emekli askerler, Filistinli olmasına rağmen İsrail ajanlığı yapan Muhammed Dahlan, Erdoğan'ın uçağının rotasını paylaşan CIA'nın gölge kurumu Stratfor ve türevlerinin FETÖ'ye verdiği destek ifademin ispatıdır.) ayrıca DAEŞ'in ortaya çıkacağı ortam hazırlar.


FETÖ ve DAEŞ, size çok ayrı kutuplar olarak görünmesin, bu iki terör örgütü birbirlerini tamamlayan unsurlardır.



FETÖ, Türkiye'yi içeriden oymaya kalktı, darbe girişiminde bulunacak kadar gözü dönmüşlük ile bu ülkeye saldırdı, bu ülkenin önderi Recep Tayyip Erdoğan'ı ve bu ülkeyi ayakta tutan halkı öldürmeye kalktı. Bu ülkeyi işgale ve teröre açık hale getirmeye çalıştı. Ancak, FETÖ yalnızca Türkiye içi işgal planıyla kalmadı. PYD ve onun Türkiye uzantısı HDP ile işbirliği/sözbirliği içerisinde oldu. HDP ve FETÖ, sürekli olarak Türkiye'yi DAEŞ terörü ile ilişkilendirmeye çalıştı. HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, darbe günlerinde "Ak Parti, Türkiye'nin DAEŞ'idir." derken, Fethullahçı Terör Örgütü üyesi Faruk Mercan, "Darbeye karşı sokağa çıkanlar DAEŞ'çilerdi" dedi. Özellikle uluslararası arenada Türkiye'yi ve Ak Parti'yi DAEŞ ile ilişkilendirmek için akıl almaz iftiralar atmaktan geri durmadılar.


DAEŞ, ABD'nin Irak'ı işgali ile, Maliki yönetimiyle birlikte truva atı olarak kullandığı "mezhepçilik" ile ortam hazırladığı; Suriye Savaşı ile güçlendirdiği, bölgeye müdahil olmak için palazlandırdığı bir terör örgütü. Suriye'de rejimle ve PYD ile yer yer ortak çalışan, koalisyon güçlerinin vurduğu söylenen ancak koalisyonun vurmasıyla birlikte ne hikmetse daha geniş alanlara sahip olan DAEŞ, stratejik olarak ilerlediği bölgelerde "İkinci İsrail" denilebilecek, kullanışlı bir Kürdistan kurulmasına zemin hazırlıyor. ABD'nin, terör örgütü olduğu kanıtlanmasına rağmen müttefik olmayı sürdürdüğü PYD, Akdeniz'e kıyısı olan bir Kürdistan'ın başına geçerse, Türkiye bölgedeki jeopolitik önemini kaybeder. Akdeniz enerjisi, "Kürtlere yurt diye pazarlanan" ancak neokolonyalist jeopolitiğin amaçlarına hizmet eden, Kürtlere karşı savaş suçlarının işlendiği bir Kürdistan üzerinden neokolonyalist haçlılara peşkeş çekilir. DAEŞ, bu minvalde, Türkiye içinden fışkıran FETÖ ve HDP/PKK gibi maşa aktörlerin, dışarıdaki versiyonundan başka bir şey de değildir.


15 Temmuz Darbe Girişimi'nin ikinci etabı…


Darbe girişiminin ilk etabının püskürtüldüğü bir gerçek olduğu gibi, yukarıda uzunca ifade ettiğim gelişmeler ışığında birkaç etaptan imal darbe girişimi olacağı da bir gerçek. İkinci, üçüncü… etaplar PKK terörü mü olur, DAEŞ iftiraları ile Türkiye'yi sıkıştırmak mı olur bunu henüz bilmiyoruz ama Batı menşeili

Dünya Derin Kliği

'nin rahat durmayacağı, ortada…

240 masum insanın, hunharca katledildiği bir darbe girişimi sonrası “insan hakları, demokrasi” martavalları okuyan Batılı ülkelerin yöneticilerinin halen daha Türkiye halkı ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan aleyhinde konuşuyor olması ve hatta iftiralar atıyor olması, gelecek sürecin çok daha çetin olduğunu gösteriyor.


17 ve 25 Aralık Darbe Girişimleri sonrası birçok noktada zafiyet olduğunu tecrübe ettik. 15 Temmuz, zerre-i miskal kadar zafiyeti kaldıramayacağımızı gösterdi, bundan sonra her daim teyakkuz halinde olunmak zorunda zira terör örgütünden, gazeteci kılıklı ajanlarından tutun da neokolonyalist ülkelerin yöneticileri de dahil kim varsa hepsi birlikte üzerimize doğru geliyor.

PKK olarak geliyor, FETÖ olarak geliyor, CIA olarak geliyor, DAEŞ olarak geliyor… Halk ve Erdoğan, nasıl ki darbeye karşı durarak görevlerini yerine getirdiyse, devlet kurumları üzerlerine emanet olanlar da görevlerini yerine getirmeli, özellikle gazeteciler, darbenin saç ayaklarından biri olan yabancı basını asla boş bırakmamalı… Bu ülke bir daha “Darbeyi eniştemden öğrendim” sıkıntısını, “Uludere'yi FETÖ yaptı” gafletini, emri altında 17/25 Aralık sonrası dahi mayalananları göremeyecek ordu mensuplarının ihmâlkârlığını, CIA ve MOSSAD ajanlarının bu ülkede elini kolunu sallayarak FETÖ'ye destek olmasını kaldıramaz.

#15 Temmuz
#FETÖ
#Darbe Girişimi
8 yıl önce
Jeopolitik amaçların kullanışlı terör örgütleri: DAEŞ, PYD ve FETÖ
Oynatmaya az kaldı, doktoru nerede?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir