|
MİT TIR'ları olayındaki ihanet silsilesi [1]
Mit Tır'ları mevzusu uzun bir mesele sırasıyla izah etmeye çalışayım…

Türkmenlere yardım götüren MİT'e ait TIR'ların bu ülkenin savcısı ve askeriyle birlikte durdurulup didik didik arandığı
19 Ocak 2014
gününe gidelim…

Adana Cumhuriyet Başsavcısı, adli kolluk kuvveti talep ettiği Adana Emniyeti'nden silah ve mühimmat taşıdığı ihbarında bulunduğu TIR'ların durdurulmasını istedi. Dönemin Adana Valisi Hüseyin Avni Coş'un devreye girmesiyle emniyet bu talimat uymadı. Ardından polisi devre dışı bırakan savcı, Adana Jandarma Alay Komutanı Kurmay Albay Özkan Çokay'a ulaştı ve araçların durdurularak aranmasını istedi.

Akabinde Savcı, Albay Özkan Çokay talimatı yerine getirmezse kendisi hakkında Hatay'da TIR'a müdahale etmeyen askeri yetkililere uygulandığı dava açacağını söyledi. Tam 125 kişilik ekiple olay yerine ulaşan Jandarma ekibi, savcının talimatını uyguladı, arama yaptı. Vali Coş ise operasyon haberini alır almaz olay yerine ulaştı. Acil kodlu bir talimat yazısı çıkaran Coş, operasyonu yapan ekibe TIR'ların MİT'e ait olduğunu belirtti. Jandarma ekibinden bu aramalara devam etmemesini tebliğ etti. Ancak Vali'nin "bu TIR'lar MİT'e ait" demesine rağmen Savcı, MİT'ten yazı istemeyi sürdürdü.

Bu arada, 125 kişilik jandarma ekibinin MİT TIR'larına yaptığı baskının, Adana Valisi Hüseyin Avni Coş'a, Jandarma Genel Komutanı Org. Servet Yörük'e, MİT Bölge Başkanı'na ve Adana Jandarma Bölge Komutanı Hamza Celepoğlu'na kasıtlı olarak haber verilmediği de ortaya çıktı. Devletin üst düzey yöneticilerinden bile gizlenen baskının medyaya ait kameralarla yapılması da mevzunun niyetini ve rengini ortaya koyuyor: Vatana ihanet, paralel devlet yapılanması icraatı.

Tabi burada Hamza Celepoğlu mevzusunun üzerinde durmak gerekiyor.

O dönem Hamza Celepoğlu, kendisinin Paralel Yapı ile delilsiz bir şekilde ilişkilendirildiğini iddia ederek suç duyurusunda bulunmuştu. O dönem Albay Hamza Celepoğlu'nun delilsiz bir şekilde itham edildiği iddia edilmişti. Ancak bugüne geldiğimizde TIR soruşturması generallere uzandı. TIR baskınlarında etkin görev aldığı iddia edilen Ankara Jandarma Bölge Komutanı Tümgeneral İbrahim Aydın, Eski Adana Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Hamza Celepoğlu ve Jandarma Kriminal Laboratuarları eski Daire Başkanı Emekli Albay Burhanettin Cihangiroğlu sorgulandıktan sonra gözaltına alındılar.

Hamza Celepoğlu mevzusunu, Hüseyin Kurtoğlu kumpasıyla birlikte okuyalım… Ki bu mevzu MİT TIR'ları vakıasının öncülünü teşkil ediyor.

“Hüseyin Kurtoğlu gitti Hamza Celepoğlu geldi. Peki, ama nasıl?


Önünde hedef olarak gördüklerine her türlü kumpası kurmaktan çekinmeyen paralel yapı, İstanbul İl Jandarma eski Komutanı Kıdemli Albay Hüseyin Kurtoğlu'nun önünü davalarla kesti. Kurtoğlu hakkında bir mahkumun cenaze izninde evi yerine cezaevinde konaklaması üzerine 'hürriyeti tahdit' iddiasıyla dava açıldı. Kurtoğlu 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Yargıtay 14. Ceza Dairesi de Hüseyin Kurtoğlu hakkında yerel mahkemenin mahkumiyet kararını önce onadı, Yargıtay Başsavcılığı'nın itirazının ardından ise bozdu. Kurtoğlu, hakkındaki dava nedeniyle generalliğe yükselemedi. Kurtoğlu'nun yerine ise MİT TIR'ları operasyonundan tanıdığımız Hamza Celepoğlu yükseltildi. Hatırlayalım, Hamza Celepoğlu'nun adı, 19 Ocak 2014'te MİT TIR'larının Adana'da durdurulması olayında geçmişti. O dönem kendisiyle ilgili iddialar sümenaltı edilmişti. Şimdi kendisi gözaltında.

Hüseyin Kurtoğlu'nun yaşadıkları, TSK, yargı ve emniyet teşkilatını ele geçirmek için uzun yıllardır uğraşan Paralel Yapı'nın tipik eylem silsilelerini tek tek ortaya koyuyor. Orduyu tasfiye planları yapan yapı, 'Balyoz' ve 'Askeri Casusluk' gibi soruşturmalarda çok sayıda sahte dijital delillerle TSK'da tasfiye harekatına girişmişti. Aynı dönem bir yandan algı operasyonu yürüttü diğer yandan da orduda kendi mensuplarına yer açmak için uğraştı. Yüzlerce askerin cezaevine gönderildiği bu davalarda gerçekler, ancak hakim ve savcıların değişmesiyle ortaya çıktı. Zira bu yapının koordine şekilde çalışarak ürettiği kumpaslardan bir kısmı yargı eliyle yürütülüyordu. Davaların en önemli delilleri olarak gösterilen CD ve harddisklerin içindeki bilgilerin paralel örgütün lehine olacak şekilde hazırlandığını, bilirkişilerin bu şekilde rapor düzenlediklerini, davaya konu delillerin de çoğunlukla paralel yapıya bağlı polislerce yerleştirildiğini uzun zaman sonra öğrendik ve maalesef o döneme kadar birçok insanın haksızlığa uğramasını bilmeden izlemiş olduk.

MİT TIR'ları davası bununla da bitmiyor, MİT TIR'ları davası “Selam Tevhid Kumpası”na ve devlete ihanet davasına kadar varıyor, ona da nasipse yarın devam edelim.
#MİT tırları
#ihanet
#olay
8 yıl önce
MİT TIR'ları olayındaki ihanet silsilesi [1]
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi