Teşekkürler
… Biz konumuza giriş yapalım…
Her ne kadar Vikipedi yazarı hata yaparak “sekülerizmi" lâiklik ile aynı manada vermeye çalışmışsa da, lâiklik daha çok yönetim biçimini ifade ederken; sekülerizm, dünyevileşme manası taşımaktadır. Sekülerizm, ilk olarak Kilise ile bağlantılı olarak Kilise'nin mallarına el konulmasını ifade ederken kullanılmıştır. Kilise'ye yazının finalinde yine döneriz, şimdilik mevzumuz lâiklik…
Bu acıklı ve içler acısı sahneler, ister istemez akla “lâiklik" tartışmaları adı altında, “lâik" olduğunu iddia eden ancak hayatını, kendisi gibi olmayan Müslüman dindar kesimlere yönelik yasaklama, faşizm, düşmanlık ve nefret gütmekle tüketen kesimlerin “din istismarcılığını" ve “lâiklik karşıtlığını" getirdi.
“Başörtünü aç, beynine oksijen gitmiyor!" ezberinden bir milim öteye zihni gelişim gösterememiş fosil…
“Dolmuşa bir başörtülü binmesin, ortalık leş gibi kokuyor!" diyen Ekşi Sözlük yazarı…
Yeni yılın ilk doğan bebeği Meryem Azra'nın haberini "Fotoğraftaki anneyi bulun!" notuyla paylaşarak çarşaflı olan anneye saygısızlık Eden Barış Atay…
Kendisi ile fotoğraf çektiren Anadolulu kadınlara “gerici" diyen
…
''Bu türbanlılardan bir tane kalmayacak bu ülkede... İktidar değişsin açacaklar'' diyen, Muazzez İlmiye Çığ'dan örnek veren CHP'li seçmen…
Başörtüsünü, fahişe kıyafetine indirgeyen Muazzez İlmiye Çığ…
“Başörtülü fahişeler…" diyen Fatih Altaylı…
Dini tercih olan tesettürü, cinselliğe indirgeyerek reddeden sapık…
Bütün İmam Hatip Liselilere “sapık" diyen
…
Başörtülü olduğu için bilgi yarışmasında birincilik alan öğrenciyi sahneye aldırtmayıp, ağlatan komutan…
Şalcı Bacı'yı şapka takmadığı için astıran İstiklâl Mahkemeleri…
28 Şubat'ta, binlerce kız öğrenciyi okullardan ve iş yerlerinden zorla attıran dekan, asker, polis, siyasetçi…
Merve Kavakçı'yı, seçilmiş vekili, “Bu kadına haddini bildirin!" diyerek Meclis salonundan kovduran Bülent Ecevit…
"Türban bu ülkedeki gericiliğin, hem de dinci gericiliğin şeriatın simgesidir ve şiddetle reddettiğimi ilan etmek istiyorum." diyen
…
Başörtülü kız çocuklarını fişleyen haber yapan İsmail Saymaz…
Bu yukarıda saydığım kesimleri meşru kabul etmek için elinden geleni yapan medya…
Ak Parti'ye defalarca kapatma davası açanlar…
Refah Partisi'ni “lâiklik" endişeleri nedeniyle kapatanlar…
Cumhuriyet Mitingleri düzenleyenler…
"Başörtülüler bana öcü gibi geliyor" diyen
…
Yakup Köse'nin çocukluğunu ve gençliğini hapishanelere kurban eden yargı mensupları…
“Başörtüsü beni rahatsız ediyor. Biz Atatürk 'ün çocuklarıyız. Bize yıllardır öğretilen bir kılık kıyafet kanunu var ve biz hep onun peşinden gittik." diyen Pınar Altuğ…
“Başörtülü kızlarla, playboy kızları aynı…" diyen
…
Buraya alıntılayamayacağım şekilde çirkin ifadeler ile “lâiklik tartışmasına" yorum yapan Yılmaz Özdil…
Ve bu saydıklarımın avanesi olmuş kitle, bugün yalnızca bir ifade üzerinden feveran edenler, ya hu siz hayatınız da bir gün bile, bir an bile lâik oldunuz mu? Önce bu soruya bir cevap verin, derdim ama gerek yok, soru retorik…
Mevzunun başındaki Kilise ile bizim Türkiye tipi lâiklerin durumu da aslında aynı…
Anayasada lâiklik maddesinin olup/olmayacağından bağımsız olarak, lâiklik tartışmalarının, sözde lâiklerin nefret söylemlerini ortaya çıkarmak, istismar ettikleri kavramın gasp edilmiş kullanım değerini iade etmek açısından hayır doğuracağı kanaatindeyim. Zira