|
Meclis ve temsili sistemle tanışmamız

23 Nisan 1920 tarihinde Ankara''da açılan Büyük Millet Meclisi''nin seneyi devriyesi coşkuyla katlanırken günün "milli egemenlik" boyutundan "çocuk bayramı" boyutuna doğru kayması biraz şanssızlık olarak değerlendirilmelidir. Bu çerçevede icra edilen bir dizi etkinlikler arasında "milli egemenlik" üzerine nutuklar veriliyor milletimizin verdiği Kurtuluş Mücadelesi günleri hatırlanıyorsa da çocuklara yönelik programlar ve onların coşkulu eğlenceleri bütün bunları bastırmakta ve çocuklara yönelik boyutuyla anılır hale gelmektedir.

Aslında bugünün özünü, ülkeyi yönetme yetkisinin temelini oluşturan egemenliğin kullanımı ve temsili sistemin nasıl işlerlik kazanacağı oluşturuyor. Büyük Millet Meclisi''nin açılışını önemli ve hayati kılan temel unsur egemenliğin kullanılmasında halk temsilcilerinden oluşan bir organın etkin rol alması ve halkın egemenlik yetkisini temsilcileri eliyle kullanması hususudur.

Demokratik yönetimde temsil konusu hem bir zorunluluk hem de siyasi gelişmenin en önemli merhalesi olarak ortaya çıkmıştır. Bir zorunluluk ürünüdür zira belli büyüklüğe erişmiş toplumlarda toplumun bütününü ilgilendiren kararların toplumun bütün üyelerinin bir araya gelmeleriyle alınması mümkün olamamaktadır. Bilindiği gibi Eski Yunan''da siyasi kararlar şehirdeki hür ve erkek vatandaşların doğrudan katılımı ile alınıyordu. Ancak şehir devletlerin büyüklüğü genişleyince erkeklerin katılımı imkansız hale gelmiştir. Bu sorun ancak temsil sistemiyle aşılabilirdi. Halk kendi yetkisindeki bir hakkı, bu iş için görevlendirdiği ve kendi adına hareket edecek temsilciler eliyle kullanacaktı.

Bizim geleneğimizde yönetme ve egemenlik hakkının temsilciler eliyle kullanılması uygulaması yoktur. Bir bakıma temsili sisteme geleneksel olarak yabancı bir milletiz. Böyle bir gelenekten gelen bir milletin modernleşme sürecinde yönetme ve egemenlik anlayışının köklü bir değişikliğe uğramasıyla birlikte temsili sistemle tanışmış ve bunun bir sonucu olarak da önce yerel düzeyde, arkasından da ulusal düzeyde temsili kurullara kavuşmuştur. 23 Nisan 1920''de Ankara''da açılan Büyük Millet Meclisi, Türk milletinin 19. yüzyılda tanıştığı ulusal düzeydeki temsili kurullar sürecindeki yeni bir halkadan başkası değildir.

23 Nisan 1920''de açılan Büyük Millet Meclisi''nin anlamı ve önemi her şeyin üzerindedir. Ancak milletimiz ilk kez temsili kurullarla tanışmış değildir. Her yıl yapılan törenlerdeki konuşmalarda milletimizin ilk kez temsili kurulla 23 Nisan 1920 tarihinde tanışmış olduğu gibi yanlış ve yanıltıcı bir anlam yaratılmaktadır. Büyük Millet Meclisi''nin önemi kendisinden önceki ulusal meclisin varlığını gölgelememelidir.

Bir toplumun geleneğinde olmayan bir kurumun tesisi son derece önemli bir gelişmedir. Olmayan bir kurumun ilk tesisi özel bir tarihe işaret eder, varolan kurumun kendi içerisindeki değişikler de önemli olmakla beraber ilk tesisi kadar önemli olmasa gerektir. Milletimizin geleneğinde olmayan temsili sistemle tanışması önce 1860''li yıllarda oluşturulan şehir meclisleriyle gerçekleşmiştir. Şehirlerde oluşturulan meclislerde yerel bürokrasinin temsilcilerinin yanında yerel halkın temsilcilerinin yer alması söz konusu olmuş ve bu yöntemle yerel düzeydeki yönetime ilişkin kararların alınmasına yerel halk temsilcileri eliyle katılma imkanı bulmuştur. Bu uygulamanın arkasından 1876''da yürürlüğe giren Anayasa ile (Kanun-ı Esasi) ulusal düzeyde Meclis-i Umumî adıyla bir temsili kurum getirilmiştir. Bence altının çizilmesi ve öncelikle öneminin tebarüz ettirilmesi gereken kurum bu olmalıdır.

Meclis-i Umumî iki organlı bir temsili kurum olarak oluşturulmuştu. Bunun bir ayağını Meclis-i lii, diğer ayağını ise Meclis-i Mebusan oluşturuyordu. Meclis-i lii''nin üyeleratama ile gelirken Meclis-i Mebusan üyeleri halkın seçimi ile oluşuyordu. Kanun-i Esasî''nin yürürlüğe girmesinden sonra (23 Aralık 1876) Meclis-i Mebusan''ın oluşturulması için yapılan seçimleri takiben ilk toplantı 19 Mart 1877 tarihinde gerçekleştirilmiştir. Altının çizilmesi gereken bu tarih olmalıdır, zira milletimiz temsil kurumu ile ilk kez bu tarihte tanışmış ve bu tarihten itibaren kimi inkıtaları bir yan bırakırsak devamlı temsili kurumla birlikte yaşamıştır.

Ben hep "19 Mart" tarihini neden bayram yapmadığımızı kendi kendime sorar dururum. Ulusal düzeyde meclisle ilk tanıştığımız 19 Mart tarihini bayram yapmamız veya özel bir törenle kutlamamız 23 Nisan tarihini küçültme veya ona alternatif olma anlamına gelmez. 23 Nisan''da Ankara''da açılan meclisi özel ve önemli kılan onun ilk kez açılıyor olması değil bu tarihte açılan Büyük Millet Meclisi''nin Kurtuluş Savaşını yönetmesi ve Türkiye Cumhuriyeti devletini kurmasıdır. Dolayısıyla bu tarihin özel bir anlamı ve önemi büyüktür. Ancak temsili sistemle ve meclisle ilk tanıştığımız "19 Mart" tarihinin anlamı ve önemi ortadan kaybolmamalıdır. Bugün demokratikleşme yolunda önemli atılımlar yapılıyor, egemenliğin halkta olduğuna ilişkin teze işlerlik kazandırılmak için mücadele veriliyorsa bu sürecin başlangıcı "19 Mart" tarihinde tanışmış olduğumuz meclis ve temsili sistemden dolayıdır.

16 yıl önce
Meclis ve temsili sistemle tanışmamız
Yeni Türkiye"nin doğum belgesi...
Darbe söylentilerini gözardı etmeyelim; önlem almaya bakalım!
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar