Maçtan önce konuşulması gereken Rize'de boş tribünler. Gerek kulüp yöneticileri gerekse Türk futbolunu yönetenler pek umursamıyor ama hemen her maçta futbolun bir seyirci krizinde olduğu ilan ediliyor ve bu orta vadede başka krizlerin habercisi...

Yeni teknik direktör İgor Tudor'un kadro tercihleri, hocanın Galatasaray'da kadro zaafiyeti değil disiplin sorunu olduğuna hükmettiği şeklindeydi. Bu meseleyi oyunculara da anlattığı, ilk Çaykur Rizespor atağında neredeyse tüm takımın savunmaya yardım pozisyonu almasından anlaşılabilir. Keza maçın başında rakip sahada senkronize pres görüntüleri de yeni olarak nitelendirilebilir.

Sıkıntılı bölgeden kurtulma derdindeki ev sahibi Çaykur Rizespor, bu 'yeni Galatasaray' karşısında ilk bölümde topla oynayamadı. Buna rağmen gol dışında ilk yarıda Galatasaray'ın net pozisyonu olmamasını ise set hücumu kısırlığının devamı olarak görmek lazım galiba.

İlk yarıdaki tek kale tek gol ve pozisyonsuz maçın aksine ikinci yarı karşılıklı ataklarla başladı. Rizespor'un daha net pozisyonlar yakaladığı bu bölüm Tudor'u endişelendirmiş olacak ki hemen değişiklik geldi. Hemen ardından Hikmet Karaman da bir değişiklikle cevap verdi. Hamlelerin galibi Hikmet hoca olmuş olacak ki Rizespor baskısı artarak devam etti. İlk yarı adına yazdığımız cümleleri sildirecek bir görüntü oluştu sahada bir bakıma (silmedik elbette).

Galatasaray savunmasının sağ kanadının ciddi zaafiyet gösterdiği bu bölümde tamamen kontratak arayan bir takıma dönmek zorunda kaldı; yine eskisi gibi... Baskı gol getirdi ve Rizespor eşitliği yakaladı. Golden sonra oyun yeniden ve bu kez 'atan alır' kuralının geçerli olduğu çift kale maça döndü. Ama iki takım da istediği golü bulamadı. Başa dönecek olursak Tudor hoca anlamış olmalı ki, Galatasaray'ın problemi sadece disiplin değil...