Geçmiş dönemdeki ekonomik ve siyasi şartların yerine çok farklı bir ortam var. Dolayısıyla, bu dönemdeki döviz, enflasyon ve faiz sürecinin ekonomi üzerindeki etkisi de farklı olacak.
Değişen şartların başında siyasi istikrar geliyor. Siyasi istikrarın yanı sıra, ekonomik yapının da güçlü duruşu, sürecin negatif etkisini azaltacak önemli bir faktör. Ekonomik göstergelerde en büyük avantaj, kamu maliyesinin güçlü olması. Ayrıca, ülke ekonomisi birçok testten de başarılı bir şekilde geçti.
15 Temmuz darbe girişimine rağmen, yoluna kararlılıkla devam eden, yatırımlarını sürdüren, hatta yeni ve büyük projelerde öncülük eden bir ekonomiden bahsediyoruz. Dolayısıyla, ekonomiye ciddi bir güven duygusu var.
Döviz-enflasyon-faiz üçgeninde, döviz kurunun ve enflasyon artışını konuşurken, faizlerin iki değişkeni kontrol altında tutmak için yükseltilmesini tartışıyoruz.
Oysa ki, yapılması gereken bu sonuçlara sebep olan faktörlere odaklanılması.
Tüm bu sürecin başlıca sebebi var
Her ne kadar doğal gaz fiyatları düşse de, halen yüzde 70 oranında enerjide dışarıya bağımlıyız.
Bu yüzden, enerji faturası ekonomide kazanmamız gereken en önemli kale ve tabi ki
Diğer sorun alanı ise düşük tasarruf oranları. Bugün derecelendirme kuruluşlarının ve finans kuruluşlarının özel çaba harcadıkları ve ülke ekonomisinde faiz artışını tetiklemeleri, tam da tasarrufların az olmasından kaynaklanıyor. Çünkü,
Diğer bir sorun ise, Türkiye'nin katma değeri düşük üretim yapması. İhraç ürünlerimizden ne yazık ki yüksek bir gelir saplayamıyoruz, katma değerinin düşük olmasından dolayı. Çözüm, üretim yapısının kademeli olarak yüksek katma değerli üretim sürecine geçişi. Son yıllarda, ihracat rakamlarında yerimizde saymamız da bu sebepten.
Bu üç sorunun çözümü, döviz-enflasyon-faiz üçlemesinin ülke ekonomisinde risk oluşturma kapasitesini de azaltacak. Yani, sonuçlar üzerinde kafa yormanın yanı sıra, bu sonuçları bize dayatan faktörler üzerinde de düşünmemiz ve çözüm bulmamız gerekiyor.
Döviz-enflasyon-faiz sorununa çözüm olarak TL'nin kullanılması öne çıkıyor. Elbette ki, TL ekonomik süreçlerin her aşamasında kullanılmalıdır. Özellikle,
Dövize talebin azaltılması, ancak bu şekilde mümkün.
Diğer taraftan, ülkeler arasında yerel para kullanılarak ticaret yapılması, ülkelerin kendi paralarını kullanmaları gündemdeki konulardan birisi. Bunun gerçekleştiği ülkeler de var. Ancak, ticaret yapan ülkeler arasında büyük ticaret açıklarının olması ve ortaya çıkan yüksek miktarda yerel paranın nasıl ve nerede kullanılacağı konusunda soru işaretleri mevcut.