15 Temmuz FETÖ darbe girişiminin üzerinden bir yıl geçti. Bu darbe girişiminin tortularını silmek için kısa sürede önemli mesafeler alındı.
Bu yıl içerisinde Türkiye bir taraftan darbenin tortularını temizlerken diğer taraftan
üretim yapısını değiştirmek, enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için yenilenebilir enerjide kendi kaynaklarını kullanmak, finans, ulaşım ve enerjide “merkez ülke” olmak için gerekli
büyük altyapı projelerini tamamlamak için adımlarını hızlandırdı.
Bu çabalar neticesinde hem yatırımcı hem de tüketici açısından ekonomiye güven arttı, hem de ekonomide
önemli ve pozitif değişim süreci başladı.
PEKİ BU DÖNEMDE
EKONOMİDE NELER OLDU?
Bu sürecin somut göstergelerine bakalım. 2017 yılı ilk çeyrekte Türkiye ekonomisi yüzde 5 oranında büyüdü.
İkinci çeyrekte birinci çeyreğe göre daha yüksek oranda ekonomik büyümenin gerçekleşeceği beklentisi arttı.
Temmuz ayında ilk defa bu kadar yüksek ihracat rakamına ulaşıldı
Türkiye’nin ihracatının 2016’nın son ve 2017’nin ilk çeyreğinde güçlü toparlanması, ekonomik büyüme için önemli bir ivme kaynağı oldu.
Sonraki çeyreklerde de ekonomik büyümeyi destekleyecek en önemli kalemin ihracat olması bekleniyor.
Bu beklenti, ekonomideki diğer aktörlerin Türkiye algısını da etkiledi.
Ekonomik büyümedeki pozitif beklenti sayesinde birçok finansal kurum ve kuruluş, Türkiye’nin 2017 yılı büyüme beklentilerini yukarı doğru revize etti.
Bu aktörlerin Türkiye hakkındaki olumlu değerlendirmeleri devam edecektir.
Diğer yandan TL, Dolar karşısında değer kazanmaya devam ediyor. 2017 yılının Ocak ayında 3.88 TL’ye kadar yükselen Dolar şu anda 3.44 TL’ye kadar düştü.
Borsa İstanbul (BİST) endeksi ise artış trendinde.
BİST endeksi tarihinin en yüksek rakamlarına ulaştı.
Bunun yanı sıra, birçok makro ekonomik göstergenin kötüleşmesine neden olan, özellikle de kur ve faiz oranının artışında önemli rol oynayan enflasyonun yeniden düşüş trendine girmesi önemli.
2017 yılı Temmuz ayında enflasyonun yüzde 9.79 oranına yani tek rakama inmesi olumlu bir işaret.
Bir ülkenin borcunun veya faizini ödeme riski için kredi derecelendirme kuruluşlarından daha
güncel kredi notları veren CDS’ler,
Türkiye için 2016 yılı Ağustos sonlarında 244 civarında iken şu anda ülke risk primi 171 seviyelerine kadar düştü.
Bu durum, ülkenin ekonomik prestijinin artması için hayati derecede önemli.
Tabii bu düşüş, kredi derecelendirme kuruluşlarının ülke notunu yeniden revize etmelerini de gerektiriyor.
2008 küresel ekonomik krizinden sonra kredi derecelendirme kuruluşlarının yaptıkları taraflı ve hatalı ülke değerlendirmeleri nedeniyle CDS’ler kredi notlarından daha dinamik ve objektif gösterge olarak tanımlanıyor artık. Dolayısıyla CDS’lerdeki durum, kredi derecelendirme kuruluşlarının notlandırmasına da yön verecektir.
Turizmde başlayan olumlu hava ve kurban bayramı tatilinin uzaması
hem turist sayısı hem turizm gelirleri açısından 2017 yılı için önemli bir kazanım olacak.
EKONOMİDE BAHAR HAVASININ
SÜRMESİ GEREKİYOR
2017 yılındaki ekonomideki başarıyı tüm yıla yayabilmek için son çeyreğin de çok iyi değerlendirilmesi gerekiyor.
Bunun için ise, ekonomide artık olmazsa olmaza
dönüşen reformların hızlandırılması, teknolojik üretimin ekonomik üretimde yer alması, istihdam alanlarında katma değeri yüksek üretim yapabilecek alanların öncellenmesi ve buna göre işgücünün yetiştirilmesi,
Türkiye ekonomisindeki baharı kalıcı hale getirir.
Ayrıca, ekonomideki
finansman ihtiyacı, düşük tasarruflar, enerjide dışarıya bağımlılığı, yüksek faiz gibi
yapısal sorunlara yapısal çözümlerin, siyasi gündeme heba edilmeden uygulanması zorunlu.
2018 yılı, Türkiye’nin siyasi ve ekonomik bir eşik olarak saydığı 2019’a hazırlık yılı. 2017, 2018 için uygun ortamı hazırladı,
şimdi bu ortamın sürekliliğinin sağlanması için bayram sonrası rehavete kapılmadan bahar havasının kalıcılığı sağlanmalı.
#15 Temmuz
#FETÖ
#Ekonomi
#merkez ülke
٪d سنوات قبل
Ekonomide bayram havası
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler
