Özellikle de
Üç tane derecelendirme kuruluşu, tüm ülkeleri ve firmaları paylaşmış neredeyse. Aslında bu durum, büyük bir pastanın paylaşımını da ifade ediyor. Borç veren bankalar, finansal kuruluşlar ve diğer derecelendirme kuruluşları,
2015 yapımı Oscar ödüllü
filminin bir sahnesinde Amerikan finans sisteminin bir felakete doğru gitmekte olduğunu gören bankacılar, kredi derecelendirme kuruluşlarının bazı kağıtlara neden gereken notu vermediklerini araştırmak için Standard&Poor's derecelendirme kuruluşunun yetkilisiyle konuşuyor.
Yetkilinin cevabı aynen şu;
”. Bu diyalog kredi derecelendirme kuruluşlarının nasıl çalıştıklarını da gözler önüne seriyor.
Moody's'in Türkiye konusunda kafasının karışık olduğu ise, kısa zaman aralıklarıyla yapılan açıklamalarından belli. Moody's, 21 Eylül'de
açıklamasını yaparken, sadece 2 gün sonra ne değişiyor da, 23 Eylül'de, Türkiye'yi birden “yatırım yapılamaz” buluyor.
Birbirine
Üstelik iki açıklamaya temel teşkil eden veriler aynıysa, ne oldu da birbiriyle çelişen iki yorum geliyor?
Kredi derecelendirme kuruluşlarının kararlarındaki tutarsızlık ve yanlılık, artık gelenek haline geldi.
Peki bu kuruluşlara karşı biz ne yapmalıyız? Hangi önlemleri almalıyız?
Bunun için 2012 yılında, yani Türkiye'nin yatırım yapılabilir seviyede notlandırılmadığı bir dönemde
Üzülerek söylüyorum ki, bu tespitlerin hepsi halen geçerli. Çünkü bu konuda hiçbir şey yapamadık ve hiçbir önlem alamadık.
Türkiye'de kredi derecelendirme konusunda hangi kurumun yetkili olduğu belli değil.
Bu yüzden, yetkili kurum ve kuruluşların belirlenip aralarında koordinasyon sağlanmalıdır.
Kredi derecelendirmeye yetkili kurumlarda, uzman kişilerden oluşan bölümler kurulmalıdır. Bu bölümler,
Uluslararası derecelendirme kuruluşlarının raporlarındaki geleceğe yönelik tahminlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği incelenmeli,
gerektiğinde bu
Düzenleyici kurumların ulusal kredi derecelendirme kuruluşlarına uyguladıkları şartlar, uluslararası derecelendirme kuruluşları için de geçerli olmalıdır.
Gelişmiş ülkelerin içinde bulunduğu olumsuz koşullar ve uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının yaşadığı itibar kaybı, bizim gibi
Dolayısıyla,
projesiyle, İstanbul'un finans merkezi olması halinde bu bölgede kurulacak derecelendirme kuruluşu ile derecelendirme sektörünün oligopol yapısı kırılabilir