|
Endişeli modernlerin rahatsız karargahçıları

Türkiye'de statükoyu elinde tutan modernler, hep güven içinde hissettiler kendilerini. Aslında güvencelerini sağlayan ana unsur hegemonyadır. Devleti tartışılmaz bir biçimde ellerinde tutarak kendilerini mutlu hissediyorlar. Çünkü devlet hegemonya kadar, toplumun varlığına nüfuz eden ve bütün toplumsal çevreleri modernleri örnek alacak biçimde hizaya sokmanın anlamına geliyor. Batıcı kadroların tartışmasız bir biçimde merkeze yerleşerek devleti ellerinde tuttukları yüz yıllık tarihte bu siyasal psikoloji hakimdir. Hakim sınıf efendi, mutlu, güvenli ve moderndir. Çevredekiler muhafazakarlar, Aleviler, Kürtler (bütün heteredoks unsurlar) homojen kültür politikalarıyla zapturapt altına alınmıştır. Huzur sağlanmış ve sükunete varılmıştır. Aslında huzuru sağlanan ve sükunete varan hakim olan devleti kendi mülkiyeti gibi görenlerdir. Cumhuriyeti kendi mülkiyetleri olarak kodlayan bu sınıf, devleti yönetmeyi talep eden kesimleri de cumhuriyet düşmanı, mürteci, tarikatçı ve gerici olarak damgalıyorlar.



Özal dönemiyle ters yüz olmaya başlayan merkez ve çevre ilişkileri, AK Parti iktidarıyla gelen reformlar sonucunda iyice dönüşmeye başlar. Hegemonyadaki unsurlar telaşa kapılır. Devleti kaybetmenin telaşıdır bu. Demokratik reformlar, sivil siyasetin güçlenmesi ve bürokratik vesayetin sorgulanmasıyla bu telaş yerini endişeye bırakır. Artık “endişeli modernler” olurlar. Modernlerin devlet içinde kaybetmeye başladıkları hakimiyet pozisyonu ve yine toplum tarafından örnek alınacak efendilik rollerinin çözülmesi sonucunda telaş yerini endişeye bırakır. Bundan dolayı “bizi çarşafa sokacaklar, plajları kapatacaklar, içkilerimizi yasaklayacaklar” diye bağırmaya başlarlar. Çünkü bütün güvenleri hegemonya ilişkisine dayanıyor. Modernlikleriyle model, örnek, imrenilmesi gereken varlıklar büyüsünü kaybedince bu hegemonya parçalanıyor. En başta kendi plajları için muhafazakarlara plajları yasaklıyorlardı (Esenköy'de muhafazakarların plajları defalarca irtica etiketiyle yıkıldı). Kendi başı açık gezmeleri için başörtüyü yasaklıyorlardı. Yani kendi güven dünyalarını muhafazakarların yoksunlukları üzerinde inşa etmişlerdi. Muhafazakarların ya da çevrenin özgürleşmesi onları güven bunalımına itti. Bundan dolayı endişeli modernler haline geldiler.



Devleti ve cumhuriyeti kendi sınıfsal varlığıyla birleştirerek kodlamış bu “modernler”, devlet ve cumhuriyet herkesin mülkiyeti haline gelince büyük bir güven kriziyle karşılaştılar. Korkuya kapıldılar. Tabularının yıkılması ve sarsılması karşısında yeni yorumlara yönelmediler. Çünkü kendi egemen yollarını ve tabularını en doğru yol görüyorlardı. Endişelerini dağıtmak için yeni yollar bulmak yerine çevreyle, muhafazakarlarla sonuna kadar savaşmayı göze almaya kalkıştılar. Bundan dolayı hükümeti her çeşit damgalama ve dışlama söylemleriyle birleştirdiler. İşıd'çı, İslamcı, şeriatçı ve tarikatçı diye propaganda yaptılar. Buna içten inandılar da. Çünkü yıllarca onların muhayyilesindeki cumhuriyet sadece onların “modern” değerleriyle beraber vardı ve meşruydu. Dinle çatışıyordu. Dinin ne cemaatini ne de tarikatını tanıyordu. Genişleyen ve toplumsallaşan cumhuriyet ile beraber değişimi algılamak yerine statükocu bir direniş içine girdiler. Tek yol, gün geçtikçe cumhuriyet ve devletle bütünleşen ve de orada etkin hale gelen muhafazakar iktidarı tasfiye etmekti. Endişeyi dağıtmanın tek yolu bu görüldü. Bunun için denenecek en son yol, en tehlikeli yoldu.



En tehlikeli ve en son yol endişeli modernler için darbeydi. Çünkü kendi vesayetçi düzenleri için orduyu ana bekçi olarak kodlamışlardı. Ordu onların endişelerini dağıtacak en önemli güçtü. Bundan dolayı Cumhuriyet mitinglerinde “ordu göreve” dendi. Açıktan açığa “sivil diktatörlük” denerek ordunun müdahalesine çağrılarda bulunuldu. Endişeli modernlerin son çıkışları bu defa yeni sistem arayışı karşısında ortaya çıktı. Çünkü yeni Cumhurbaşkanlığı sistemi onların vesayetçi düzenlerini, yaşam tarzı dayatan devlet anlayışlarını ve bürokratik oligarşisini tamamıyla değiştirecek. Devlet de Cumhuriyet de tek bir politik unsurun hegemonya aracı olmaktan çıkacak. İşte bunu engellemek için bu defa “karargah rahatsız” dediler. Endişeden rahatsızlığa sıçrama yapıldı. Yine gündelik yaşam tarzlarıyla uyumlu görmedikleri konulardan gittiler. Nitekim “ordudaki başörtü”yü gündeme getirdiler. Doğrudan hükümetin öncülük yaptığı sistem değişimini hedef aldılar. Aslında tüm bunlar, devlet yönetme erkini kaybeden bir politik sınıfın, yeni tarihsel değişim karşısında gericileşen akıl dışı tepkileridir. Bundan dolayı sadece kaosa ve çatışmaya davetiye çıkarıyorlar.



Muhafazakarlar artık hem cumhuriyetçi hem de modernler. AK Parti belediyeleri buz pateni, oyun sahaları yapıyor... Muhafazakarlar hızla modernleşiyor. Hem tatil yapıyorlar hem de lüks arabalar kullanıyorlar. Hem alışveriş merkezleri inşa ediyorlar hem de “modern mahrem” yerleri üretiyorlar. 15 yıllık iktidarda ne kimsenin plajı kapanıyor ne de içki içilmesine karışılıyor. Kimse çarşafa da sokulmuyor. Bütün bunlar karşıtıyla varlığını sağlayan statükocu modernleri bunalıma sokuyor. Bu yüzden haaayır haaayır diye bağırıyorlar herşeye…


#Endişeli modernler
#Muhafazakarlar
#Cumhuriyet
#AK Parti
7 yıl önce
Endişeli modernlerin rahatsız karargahçıları
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi