|
FETÖ ile mücadeleyi sulandırma

Yıl 2004'dü. Ankara'da çok önemli bir uluslararası sempozyuma katılmıştım. Beş günlük bu sempozyumda bir çok bilim adamıyla tanışmıştım. Bunlardan biri de Abdülkadir Baharçiçek'ti. İngiltere'de doktora yapmıştı. Ama yılardan beridir İnönü Üniversitesi'nde doçentlik ataması yapılmıyordu. Fatih Hilmioğlu, bu üniversitede muhafazakarlara karşı her çeşit dışlama politikalarını uyguluyordu. En çok nasiplenenlerden biri de Baharçiçek olmuştu.



Malatya, Türkiye'de kültür ve entelektüel faaliyetlerinin yürüdüğü önemli bir şehir. Muhafazakarlığın ticaret, sivil toplum ve akademiya bütünlüğünde güzel çalışmaların yapıldığı bir yer. İslami eğilimlerin Ak Parti dönemiyle beraber, yeni Türkiye etrafında seferber olduğu ve dinamizmini buraya kanalize ederek sürdürmekte. İnönü Üniversitesinde uzun süre dışlanan muhafazakar, dindar akademisyenler yeni dönemde etkili olmaya başladılar yeniden. Bu akademisyenlerin bir çoğu birikimleriyle sivil toplum üzerinden kentin kamusal hayatına da büyük katkılar sağlıyorlar. BİLSAM bu çalışmalar içinde en önde yer alanlardan birisi. Seminerler, konferanslar, okuma grupları, sempozyumlar aracılığıyla Türkiye'nin önemli entelektüelleri ve akademisyenleri Malatya'ya taşıyor. Kent, bu entelektüel sermaye aracılığıyla daha fazla gelişiyor.



9 Kasımda rektör yardımcısı Prof. Dr. Abdülkadir Baharçiçek, dekan Prof. Dr. Bilal Altay, eski başhekim Yrd. Doç. Dr. Mehmet Asalan, Prof. Dr. İlhan İçen daha sabah olmadan önce üniversitelerindeki ofisleri basılıyor. Sonra evine gidiliyor ve saat 7'de baskınla göz altına alınıyor. Prof. Dr. Abdülkadir Baharçiçek, İngiltere'de doktora yaptığı dönemlerde( 1990) Türkiyar'da katıldığı bir konferans neden gösterilerek göz altına alınıyor. Türkiye'de bir çok kişinin kaldığı bu öğrenci yurdunda bir konferansa katılmak Fetocu olarak damga yemesine neden oluyor. Bütün bunlar yetmiyor. Daha Haziran'da göreve başlatılan rektör Prof. Dr. Ahmet Kızılay, BİLSAM'ın yönetim kurulu üyesi olarak gösteriliyor. Üstelik BİLSAM'ın FETÖ ile de hiçbir alakası yok. Gözaltına alınan diğer akademisyenlerle ilgili ne Bankasya'ya para yatırma ne Bylock, ne Aktif Sendika üyeliği, ne de başka bir gerekçe var. Bazı tanıkların iftiralarına dayalı kimi iddialar…



Akademisyenlere yönelik bu Fetoculuk kumpası üzerine Malatya'da faaliyette bulunan 71 sivil toplum kuruluşu tepki gösteriyor. Önce valilikle, sonra da emniyet müdürüyle görüşüyorlar. Arkasından da kamuoyuna bir basın açıklamasında bulunuyorlar. Bu defa da Fetocu oldukları iddiasıyla bu STK'lar töhmet altında bırakılmaya yönelik tutumlar içine girilir. Örneğin Malatya'da çok önemli çalışmalarda bulunan BİLSAM, FETÖ ile suçlanır. Önce tivitler üzerinde üretilen bu algılar ve söylemler arkasında operasyonlarla tamamlanır. Aynı günlerde FETÖ yapısından insanlar da gözaltına alınarak muhafazakar STK ve akademisyenlerin bununla ilişkili olduğu algısı pekiştirilmeye çalışılır.



Tutuklanan akademisyenler, sivil toplum kuruluşların dayanışmaları ve girişimleriyle beraber bırakılır. Ancak öte yandan onlarla beraber tutuklanan ve gerçekten de FETÖ'cü olduğu söylenen kişiler de serbest bırakılır. Böylece FETÖ'cüler kurtarılırken, FETÖ ile alakası olmayan muhafazakarlar da töhmet altında kalırlar.



Malatya örneğinde yaşanan muhafazakar akademisyen ve STK'lara yönelik bu FETÖ'cü suçlama girişimiyle yapılan gözaltılar ve sansasyonlar ciddi soru işaretlerini gündeme getirmektedir. Birincisi “karşı paralel yapıcı”lar ortaya çıkıyor. İkincisi, muhafazakarlar ve dindarlar Ak Parti içinde bu tür suçlamalarla beraber kendi içinde ayrışmaya ve çatışmaya sevk ediliyor. Üçüncü olarak demokrasiyle ve devletle entegrasyona giren ve Ak Parti siyasetinde de önemli bir dinamizmi temsil eden İslamcıları farklılaştırarak ve ötekileştirerek onları hem Ak Parti'den koparmak hem de devlete karşı yeniden küskün ve kızgın hale getirmek çabası gizlidir.



Muhafazakar STK'ları ve akademisyenleri FETÖ ile suçlama ve gözaltına alma cesaretini kendinde bulan kişiler ve yapılar var mıdır? Varsa bunlar kimlerden cesaret alıyorlar? Bu soruların derhal cevaplandırılması gerekir. Mesele bir Malatya ya da bir İnönü Üniversitesi meselesi olmanın çok ötesindedir. FETÖ ile mücadelenin sulandırılması ile karşı karşıya kaldığımız önemli durumlar vardır. Bahsettiğim olay da bunlardan biridir. Bu nedenle FETÖ mücadelesini yürüten aktörlerin kimler olduğu ve hangi yöntemlerle hareket ettikleri büyük bir önem taşımaktadır.


#FETÖ
#Abdülkadir Baharçiçek
#Bilal Altay
7 yıl önce
FETÖ ile mücadeleyi sulandırma
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’