|
Filibe"de coğrafyalar arası entelektüel yolculuğa

Filibeli Ahmet Hilmi"yi çoğunlukla onun Amak-ı Hayal eseriyle tanıyoruz. Oysa Filibeli Ahmet Hilmi, Osmanlı modernliğinin en önemli entelektüellerinden biridir. Modernleşmeyle nasıl bir ilişki kurmamız gerektiği üzerinde kafa yormuş, eleştirilerde bulunmuş ve önemli söylemler ortaya koymuş. Modernleşmeyle hem hesaplaşan hem de yol bulmaya çalışan bir entelektüel.

Ahmet Hilmi, 1878 Osmanlı-Rus savaşıyla beraber Filibe"den Anadolu"ya savrulmuş. Milyonlarca Müslüman muhacir gibi yurdunu, topraklarını ve cedlerinin vatanlarını bırakmış arkasında.

Bir grup Türkiyeli akademisyen, üç gün boyunca yeniden onun memleketi olan Filibe"de hem onu konuştuk hem de Balkanlar"ı. Buna Ankara Düşünce ve Araştırma Merkezi öncülük yaptı. Savaştan Barışa Balkanlar Sempozyumu...

Bulgaristan"ın Plovdiv( Filibe) Üniversitesi"nin mütevazı bir salonunda biz Türkiyeli ve Bulgaristanlı akademisyenler, yeniden ortak uzun bir tarihsel geçmişin bugüne düşen payları içinde var olmanın imajları ve hisleriyle tanışıyoruz. Tebliğlerimizde Osmanlı, Balkanlar, Filibeli Ahmet Hilmi ve barış temaları iç içe geçiyor. Bir gün boyunca yoğun bir akademik fasıldan geçiyoruz. Diller arasında akademik yolculuk yapıyoruz: Bulgarca, Türkçe, İngilizce. Akşam üstü Filibe kentini dolaşıyoruz. Eski binalar, tarihi yapılar, geniş meydanlar ve Murat Hüdavendigar Camii... Osmanlı"nın Balkanlar"a mührünü vurduğu ilk yapı. Nefeslenerek namaz kılıyoruz.

Sonra yürüyerek kentin kalesine doğru gidiyoruz. Burası kaleden öte çok büyük bir tepeyi andırıyor. Uzun bir tırmanıştan sonra, kocaman bir meçhul Rus asker anıtıyla karşılaşıyoruz. Elinde Kalaşnikofu, heybetli görünüşü ve ayağından dizlerine kadar uzanan çizmeleriyle sanki Filibe"yi yukardan gözetliyor. Otoriterliğin Sovyetler komünizmindeki ürpertici görkemliğini bu devasa anıtta hissediyor insan. Bu soğuk, otoriter ve devasa anıt önünde insan küçülüyor, adeta bir böceğe dönüşüyor. Belki de insanların kendilerini böyle hissetmeleri için yapıyorlar bu anıtları.

İkinci gün, sabah güneşinin ışıkları Filibe ovasına vurduğu zamanlarda Plevne"ye doğru yola çıkıyoruz. Roma döneminde Anadolu"ya giden tarihi orta yolun üstünde Rodop Dağları"na doğru gidiyoruz. Otobüste Abdurrahman Adem, yanık bir Boşnak türküsüyle bizleri başka bir zamanın dünyasına götürüyor. Ovanın bitişiyle beraber Rodop Dağları"na tırmanıyoruz. Ünlü Troya geçidini aşıyoruz. Büyük ormanlık sıradağların önce tepesine tırmanıyor, sonra tekrar aşağılara iniyoruz. Köprüler, berrak ve cılız akan dereler, yeşilliğin onlarca tonlarıyla dans ettiği patikalar... Uğur Altuğ"u dinliyoruz. Osmanlı"nın Balkanlar"a yerleşmesinin toplumsal anlam dünyasını anlatıyor. Osmanlı"nın adalet devletini nasıl ihya ettiğini, bu topraklar örneğinde tek tek tarihsel olgular göstererek ortaya koyuyor.

Osmanlı bize geliyor, biz ona gidiyoruz. Çağlar arasında bir yolculuğa çıkmışız adeta.

Filibeli Ahmet Hilmi"nin Amak-ı Hayali"ni anlatıyor bu defa Bilal Sanbur. Hakikat arayışının felsefesini açıklıyor bizlere. Bir otobüs dolusu sosyolog, tarihçi, ilahiyatçı, iktisatçı, siyaset bilimci... Bir otobüsün içinde kendi hakikatlerini başka bir zaman dilimine ve başka bir coğrafyaya yolculuk yaparak keşfediyorlar. Sanki Amak-ı Hayal onları anlatıyor. İçinde Filibe"nin, Plevne"nin, Osman Gazi"nin, barışın, Ahmet Hilmi"nin geçtiği bir hikaye bu.

Prof. S.Mehmet Şen ve Prof. Mehmet Bulut hocalar da konuşmalarıyla bizleri yeniden asırları kucaklayan bir kültürel coğrafyanın muhayyilesiyle buluşmaya davet ediyorlar.

Rodop Dağları"ndan Plevne"ye iniyoruz. Türkülerin, seferlerin ve hakikat felsefesinin varlığından Osman Gazi"nin huzuruna varıyoruz. Plevne kalesinde onun dokuz ay boyunca devam eden destanımsı mücadelesine tanık oluyoruz. Tarihçi arkadaşımız yeniden söze giriyor. Osman Gazi"nin soylu mücadelesini ve askerlerimizin açlık karşısında yaşadıkları perişanlığı anlatınca içimiz acıyor. Hüznün ve zaferin karmaşası içinde dalgalanan bir ruh haliyle kaleye veda ediyoruz. Osman Gazi"ye dualar okuyoruz, nihayet beklenen marşı hep birlikte söylüyoruz.

Tuna Nehri akmam diyor/Etrafımı yıkmam diyor

Şanlı büyük Osman Paşa/Plevne"den çıkmam diyor.

12 yıl önce
Filibe"de coğrafyalar arası entelektüel yolculuğa
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’