|
PKK çözüm sürecini bitirdi
Türkiye'yi terör dalgalarıyla kaos ve savaş alanına çevirmek isteyenler her çeşit şer ittifakı, bombalama eylemleri, katliamlar ve kara propagandanın peşine düştüler. PKK, evinde uyuyan polislerimizi katletti, askerleri kurşunladı. Her gün iş makinalarını yakıp, yol kesiyor. Kentlerimizin sokaklarını ateşe veriyor. PKK, dört koldan savaşıyor. Maalesef HDP de bunu destekleyen, maskeleyen ve meşru gösteren propagandalardan çekinmiyor. Eş başkanı Yüksekdağ, bayram günü kalkıp “on bin silahlı genç” tehdidinde bulunuyor. Türkiye, çok haklı olarak DAEŞ, DHKP-C, PKK terör saldırına karşı topyekûn bir operasyon başlatınca “koalisyon yapmamak, barış yapmamak için geçici savaş hükümeti” ifadelerini kullanıyor. Bunlar Türkiye'yi aptal, demokrasiyi kendi oyuncakları ve Kürtleri de istedikleri gibi kullanacak köleler mi sanıyor? Vekil olmuş, meclise girmiş ve üstelik %13 oy almış bir partinin eş başkanı bunları söylüyor. Bu dil, demokrasinin üzerini çizen bir savaş, dağ ve militan dilidir. Siyasal medeniliği benimsemeyen “siyasal vahşet dönemini” temsil ediyor.

Türkiye devleti, her tarafı kana bulayan, keyfince polis öldüren ve bölgeyi yöneten bir terör hareketine dur demezse zaten bitmiş demektir. Çünkü her devletin olduğu gibi bu devletin de birinci görevi halkın egemenliğini illegal unsurlara geçmesini engellemek ve güvenliğini sağlamaktır. Bu nedenle Suruç katliamından sonra kararlı ve çok yönlü bir terörle mücadele pratiğini ortaya koydu. Barış diye bağıranlar, devletin teröre seyirci kalmasını istiyorlar sanırım. Çünkü vatandaşın mülkiyetini, canını, iş hayatını vs. güvenceye almadan barış olmaz. Terör örgütlerinin yaptıklarını engelleyerek barış olu . Çözüm sürecinin en önemli parçası da buydu. Ancak PKK hareketi, meseleye sadece kendi hakimiyet alanını genişletme açısından baktı. Bundan dolayı da Erdoğan'ın kaygısı çok yerinde : “Güvenlik zaafiyetimiz var” ve “çözüm sürecinde gelinen noktada yanıldık”. Bu ifadeler, devletin en üst düzeyinde çözüm süreci konusunda bir yüzleşme ve uygulanan stratejileri gözden geçirme olduğunu gösteriyor. Terörle mücadeleye yönelik operasyonlar da zaten bu yeni durumun ilk adımını anlatıyor. O da sıfır toleranstır. Çünkü çözüm sürecinin sadece PKK2nın işine yaradığına yönelik halkta da ciddi bir algı oluşmaya başlamıştı. Ak Parti'den MHP'ye giden oylar bunu anlatıyor. Hatta HDP'ye giden oyların bir kısmında bile bunun etkisi var. Çünkü halk silahla iradesine ipotek koyan bir PKK karşısında güvenliğini temin edemeyen devlete karşı inancını da kaybeder!

Çözüm sürecinin bu yeni aşamasında şiddete karşı sıfır tolerans olacak. Terörle ilişkisini sıfırlamayanlar ve PKK'ya karşı mesafeli davranmayanlar Erdoğan'ın ifadesiyle “sonucuna da katlanacaklar”. HDP, burada büyük bir yol ayırımında. Kürtleri demokrasiye taşıyarak orada temsil edilmelerinin önünü mü açacak yoksa onları Türkiye'nin bütün unsurlarıyla kavga etmeye mi çağıracak? Her söyleminde barış, demokrasi ve insan hakları ilkelerine vurguda bulunan bir parti, artık bunları ezip geçen yöntemlere, örgütlere ve ilişkilere açık ve net bir mesafe koymak zorunda kalacak. Bunu yapmazsa kendisini tasfiyeye açık hale getirmiş olacak. Çünkü hukuk düzenine göre terörün propagandası da yasaktır! HDP, halihazırda bile bu konuda bir çok tutuma sahip. Ancak şimdiye kadar Çözüm Sürecinin hatırına bunlara göz yumuldu belki: Geçiş dönemi diye. Ancak bundan sonra böyle devam edilmeyeceğini yine Erdoğan'ın açıklamalarında ve son operasyonlarda görüyoruz. Zaten dünyanın en demokratik ülkelerinde bile( ABD, İngiltere, Fransa, Danimarka vs.) hiçbir siyasal parti meclis içinde kalkıp silahı savunamaz. Demokrasi varsa, silah yoktur; silah varsa demokrasi yok!
#Çözüm süreci
#hdp
#ışid
9 yıl önce
PKK çözüm sürecini bitirdi
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’