|
Başbakan"a müfredat dayatması mı?

Gezi Parkı olayları ile birlikte toplumsal yapımız ve siyasi dokumuz biraz örselendi. Konuyla ilgili siyasiler, akademisyenler, iş adamları ve vatandaşlarımız çeşitli yorumlar yaptılar. Olaylarla ilgili hemen herkesin ve her kesimin haklı olduğu noktalar var. Artık bu olayları kaşımak yerine sağlıklı tahliller yapmak gerekir.

Daha önceki yazılarımda geniş bir sosyolojik analiz yapmıştım. Bu analizlere ilave olarak çok önemli bir noktanın altını çizmek isterim:

Gezi Parkında başlayan olaylara Batılılar neden bu denli destek verdiler. Batılı iş adamları, gazeteciler ve siyasiler yaşananlara haddinden fazla ilgi gösterdiler. Neredeyse olayları çarpıtmak pahasına konuyla ilgilendiler. Öyle ki İstanbul Kazlıçeşme"de yaklaşık 1 milyon kişinin katıldığı hükümete destek mitingini bile sanki hükümet karşıtı gibi verdiler. Peki bu kara propagandanın sebebi nedir?

AK Parti bilindiği üzere muhafazakar demokrat bir partidir. Milli Görüş geleneğinden gelen bir partidir. Her ne kadar Tayyip Bey ve arkadaşları biz değiştik dese de Batılılar ikna olmuş değiller. Başbakan"a karşı ihtiyatlı bir iyimserlik içerisindeydiler.

Ta ki one minute olayına kadar. Başbakan, İsrail Cumhurbaşkanına Davos"ta dur bir dakika dediği gün ilk kırılma başladı. ABD ve Avrupa"da etkin olan Yahudi Lobisi Başbakan"a karşı bir duvar örmeye başladılar. Bu duvara rağmen yine de Türkiye"deki ekonomik çıkarları ve Ortadoğu"daki harita değişikliklerinin nasıl sonuçlanacağının belli olmaması nedeniyle hükümete karşı tavır almadılar. Zaten bölge karışıklık ve kaos içindeyken Türkiye"nin karışması işlerine gelmedi. Burada başlayan markaj daha sonra da devam etti.

MESELE PARK DEĞİL, MÜFREDAT MI?

Hükümetin göreve geldiği günden bu yana attığı en önemli adım ise düz liselerde Kuran-ı Kerim ve Siyer dersi konulmasıdır. Bu derslere ilave olarak İmam Hatip Liselerinin önünün açılması da Batılıları tedirgin etti.

Batılılar ve ABD"liler sosyal değişimleri yakından takip ediyorlar. Onların bilim adamları var. Anket yapanları var. Arge çalışması yapanları var: Onlar her türlü bilimsel analizi yaparlar adamlar elli yıl sonrasını hesap ediyorlar.

Türkiye"nin dindarlaşıyor olması onları rahatsız etti. Ayrıca geniş orta kesimler ekonomik pastadan daha fazla pay almaya başladılar. Başbakan"ın bahsettiği faiz lobisi, çevreden merkeze gelen Anadolu sermayesinin de ekonomiden daha fazla pay almasını istemiyorlar. Batılılara göre bir yirmi yıl sonra daha dindar bir Türkiye olacak daha güçlü ekonomisi olan bir Türkiye olacak. O nedenle ülkemizin ve Başbakan"ın ehlileştirilmesi gerektiği düşüncesindeler. Başbakan"a sanki müfredatı değiştir mesajı veriyorlar. Çünkü daha dindar ve muhafazakar bir millet istemiyorlar.

GÖRÜNEN HEDEF BAŞBAKAN GÖRÜNMEYEN HEDEF İSE CEMAATLER

Batılıların Türkiye"deki muhafazakarlığa doğru değişimden rahatsız olduklarını söylemiştim. Bu müfredat değişikliğini sadece hükümet yapmıyor. Türkiye"deki sivil toplum örgütü olan cemaatler de bu değişimde rol alıyorlar.

Sokaklarda eylem yapan insanların ortak noktalarından bir tanesi de cemaat ve tarikatlara ve bunların mensuplarına, yaşam biçimlerine karşı olmalarıdır.

Sonuçta Tayyip Erdoğan tek başına hareket eden birisidir. Kendisinin klasik anlamda bir cemaate mensup olmadığını söyleyebiliriz. Başbakan"a milletin ve her türlü cemaatin desteği vardır. Ancak Başbakan tek bir cemaate mensup değildir. Batılar ve ülkemizdeki endişeli modernler ve Balyozcular, Ergenekoncular Cemaatleri de hedef almış durumdadırlar.

Başbakan görünür hedeftir. Görünmez hedef ise cemaatlerdir. Maalesef milletin ve memleketin hizmetinde olan cemaatlerin de hedefte olması ayrı bir üzüntü kaynağımdır.

11 yıl önce
Başbakan"a müfredat dayatması mı?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset