Milyonlarca öğrenciyi ve kamu personelini ilgilendiren çok önemli bir düzenlemeye imza atılıyor. Devrim niteliğindeki düzenlemeyi merak mı ettiniz?

Hemen söyleyeyim…

Okullarda ve kamuda "Q Klavye" dönemi sona eriyor…

Çağımızın en önemli iletişim teknolojisi olan bilgisayarda "F Klavye"ye dönülüyor.

Artık bizim alfabemize ve Türkçemize uygun olmayan "Q Klavye"den kurtuluyoruz…

Tamam, eğitim sistemimiz yap-boz"a döndü. Ama kabul edelim ki bu uygulama Türkçe"ye daha uygun. Olan milyonlarca bilgisayara ve "Q Klavye"ye alışan insanımıza olacak…

Milli Eğitim Bakanlığı gelecek yıl dağıtacağı tablet ve bilgisayarlarda "F Klavye" kullanımını tercih edecek.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Erdem, bu haberi Kon TV ve yerel kanallarla ortaklaşa yapılan "Anadolu Soruyor" programında açıkladı.

Malum Ekrem Erdem, Türkçe sevdalısı ve öğretmen milletvekillerinden…

Askerliğin süresinin kısaltılması yerine, mecburi askerlik yeniden değerlendirilmelidir. Ordu-millet anlayışı eski asırlarda yaşanmış bir haldir. Ortaçağ devlet ve toplum modelinin bir gereğiydi. O zaman; Rusya da ordu-milletti, Büyük Britanya da ordu-milletti, İran da ordu-milletti.

Artık savaşlar sadece meydanlarda yapılmıyor; medya üzerinden, ekonomi üzerinden hatta sinema ve müzik endüstrileri üzerinden de savaş yapılıyor. Teknolojik savaş aygıtları, uçaklar, radarlar, uzaktan kumandalı makinalar ile savaş yapılıyor.

Üstelik her altı ayda bir yeni gelen acemi eri gelişmiş teknolojik ürünleri kullanmak üzere eğitme zorunluluğu; buna harcanan para, emek de profesyonel askerleri canından bezdirmiş durumda.

Hal böyle iken, yüz binlerce mevcutlu dev birlikler güçlü bir ordu anlamına gelir mi? Bunu oturup yeniden düşünmeliyiz…

Bizim gibi ordu-millet olmakla övünenler yavaş yavaş bu kavramı değiştirdiler. Ama biz bir türlü sorgulama bile yapamıyoruz.

Ordu-millet ile mi övünmeliyiz? Yoksa; öğretmen-millet, sanatçı-millet, bilim adamı- millet kavramları ile mi övünmeliyiz?

Uzun lafın kısası; zorunlu askerlik yerine, askerliğin teşvik edilip bir meslek olarak profesyonelce yapılabileceği, gelişmiş teknolojiler ile üretilmiş savaş makinalarının kullanılabileceği ve son derece iyi eğitilmiş uzmanlardan oluşan bir askerlik sistemi oluşturmalıyız.

Silahlı Kuvvetleri"mizde onlarca yıllık emek, gayret ve masrafla yetişen tecrübeli askeri pilotlarımızın hatırı sayılır bir kısmı sivil havacılığa geçiyor.

Bu konu her yıl gündeme gelir ve kapanır. Milletimizin kaynakları ile yetişen bu tecrübeli savaş pilotları hizmetlerine sivil uçakları uçurarak devam ediyorlar. Bu pilotlarımız için harcanan para belki telafi edilebilir; ancak bu tecrübeyi elde etmek için gereken onlarca yıllık zaman bir daha geri gelmiyor… Hepsinden önemlisi savaş pilotlarımızı kaybediyoruz.

Bir daha kullanılamayan askeri uçuş tecrübesi ne oluyor? Biz neden bu pilotları hem sivilde hem askeriyede istihdam etmiyoruz? Askeri doktorların hem sivil hem askeri hastalara, askeri hastaneler dışında da hizmet vermesi gibi…

Bu konuları dertleştiğim eski savaş pilotu tecrübeli arkadaşlarım (benim de bu arkadaşlarımın beğendiği çok güzel bir pilot montum var) "Rezerv (ihtiyat) Pilot Uygulaması"ndan bahsediyorlar.

Nedir bu uygulama? Nereden çıkmış? Var mı uygulayan ülkeler? Bizde buna yönelik çalışmalar yapılmış mı? Bu soruların hepsinin yanıtı var… Master tezlerine bile konu olmuş…

Rezerv pilot uygulamasını Çarşamba günü anlatmaya çalışacağım.