|
Türk Baharı mı? Yazı gören oldu mu?

Önce rahat bir nefes alalım. Gerilimi ve gerginliği bir tarafa bırakalım. Birkaç gündür çok yorulduk. Şükür itidal hakim olmaya başladı. Neden mi bahsediyorum? Elbette ki son günlerde Taksim Gezi Parkı"ndaki protesto ve şiddet olaylarından. Peşinen belirteyim protestoya evet şiddete hayır. Taksim Gezi Parkı"nda başlayan olayları sadece birkaç ağaç söküldü o nedenle olaylar bu noktaya geldi diyerek yorumlama kolaycılığına kaçmamak lazım. Kendi çerçevemden sosyo-psikolojik analiz yapmak istiyorum.

Birinci analizim, bu olayın asıl sebebi öteki olarak nitelendirilen kitlelerin kendilerini rahat ve özgür hissetmemeleridir. Bu olayı sadece CHP ve marjinal örgütlere bağlamak da kolaycılık olur. Haklı ya da haksız gerekçelerle de olsa olayların temelinde seküler dünya görüşünün yara aldığı, yok sayıldığı düşüncesi hakimdir. O nedenle duygudaşlık yapmak gerekir.

SANDIĞI KAÇIRAN YOK Kİ…

İkinci tespitim muhalefetin haksız bir biçimde seçim yenilgisinin tepkisini Başbakan Recep Tayyip Erdoğan"a yönlendirmesidir. Başbakan"ın konuşmasını ve üslubunu beğenmeyebilirsiniz ancak Başbakan"ı diktatörlükle suçlamak en hafif tabirle aymazlıktır. Demokrasilerde hesap sorma mercii sandıktır. Sandıkta gider Başbakan"la hesaplaşırsınız. Başbakan diktatör diyerek konuyu çözemezsiniz. Başbakan sizin önünüzden sandığı kaçırmıyor ki.

ALEVİ VATANDAŞLARIMIZ KIŞKIRTILIYOR

Bu konudaki üçüncü tespitim Suriye olaylarının, Taksim Gezi Parkı"na etkisidir. Özellikle Hatay"da bulunan Alevi vatandaşlarımız Suriye rejimi tarafından kışkırtılmaktadır. Bakın Suriye"de Radikal İslamcılar bizi öldürüyor yakında sizi de öldürecekler diyerek korku salıyorlar. Buna ilave olarak Rusya, Çin ve İsrail"in etkisini de dikkate almak gerekir.

Dördüncü tespitim sosyal iktidar meselesi üzerine… AK Parti ve muhafazakar kanat, sanat gibi, sivil toplum gibi, spor gibi, üniversiteler gibi alanlarda yeterince örgütlenememiştir. Bugün sanatçılarla iyi bir diyalog kurulamamış, bu alanlar ihmal edilmiştir. Siyaseten oy almak yeterli görülmüştür. Oysa sinema, tiyatro gibi alanlarla ilgi kurmak önemlidir. Sosyal iktidarı AK Parti elde edememiştir. Bu konuda duyarlı adımlar atılması gerekir.

Beşinci önemli tespitim sosyal medyanın ihmal edilmesidir. Bütün dünyada sosyal medya üzerinden mesajlar verilmekte kimi zaman yalan ve iftira zinciri oluşturulmaktadır. Klasik anlamda medya artık yeterli değildir. İnternet teknolojileri facebook ve twitter etkin hale gelmiştir. Buradan çıkan yalan haberler toplumu kaosa sürüklemektedir.

TÜRK BAHARI İSTEYENLER

Bu olaylara Türk Baharı diyorlar. Peki baharı gören ülkeler yaza ulaşmışlar mı? Mesela Libya"da Kaddafi sonrası iç çatışma ve savaş bitmiş mi? Tunus ekonomik ve siyasi istikrara kavuşmuş mu? Kan ve gözyaşı Suriye"de durmuş mu? Bu ülkelere gelen bahar felakete dönüştü, kışa dönüştü. Türkiye"yi de mi kışa soğuğa terk etmek istiyorsunuz?

BAŞBAKAN"DAN NE İSTİYORLAR?

En son ve en önemli tespitim ise gün yüzüne çıkmayan Başbakan"a dayatılan bir şey mi var sorusu ve endişesi. Başbakan"ın ülkenin menfaatleri için çırpındığını hepimiz biliyoruz. Birileri ekonomideki büyümeyi mi engellemek istiyor? Ya da açılım süreciyle ilgili bir pazarlık mı yapıyor? Ya da bölgede bir müdahalenin önü mü açılmak isteniyor? İsrail bir taviz mi istiyor? Bu konuda açıklanamayan bir tehdit mi var?

Son olarak bütün bu tespitlerin ışığında şunu söylemek isterim. Herkes sağduyu içinde olmalıdır. Türkiye"de bir kısım sol marjinal örgütler Alevi-Sünni çatışması yaşatmak istiyor. Eğer bu örgütlere uyulursa bir mezhep çatışması çıkar, bu çatışmada ülkemiz kaybeder, evlatlarımız kaybeder.

CUMHURBAŞKANI"NIN UYARISI

Demokrasi sadece seçim değildir uyarısı son derece isabetli ve zamanında oldu. Bu yazının konularından biri olması nedeniyle ona da takdirlerimi arz etmek isterim. Kendisini öteki diye görenlerin ruh hali bu eylemleri beslemektedir. Yaşam biçimlerinin tehlike altında olduğunu, çoğunluğun kendilerine hükmettiğini zannetmeleri iktidarın omuzlarına bu konuda da bir hassasiyet yüklemektedir.

11 yıl önce
Türk Baharı mı? Yazı gören oldu mu?
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’