|
"İslamcılık" tartışmalarına bir haşiye ya da savaşın kavramlar cephesi

"İslamcılık" kavramında başından beri bir olumsuzluk, bir iğreti duruş ve bir yabancılık seziyordum. Son günlerde bu konudaki tartışmalar alevlenince kavramı nesebi ve tevellüdü ile öğreneyim de hissettiğim bu iğretiliğin sebebini anlamaya ve anlatmaya çalışayım diye düşündüm. Anlaşılan bu hazırlığa zaman kalmadan tartışma aldı başını gidiyor. Şimdilik bu kadarını yapamayacağım.

Yani konuyu tartışanlara , ''durun, öyle değil böyle!'' diyecek yerde değilim. Hemen hepsi erbabı kalem insanlar, konu hakkında uzmanlığı olanlar bile var. Bendeniz tek tek söylenenleri değerlendirmeyi, yapabilirsem, başka bir zamana bırakarak, bu insanlara yardımcı olabilir düşüncesiyle şimdilik sadece kalbimi tırmalayanları yazmak istiyorum.

Bir defa kendini başkalarının icat ettiği kavramlarla anlatma ihtiyacı duyan bir düşünce asla orijinal olamaz. Hele de İslam gibi enine ve boyuna evrensel bir din buna hiç ihtiyaç duymaz. Bazı müslümanlar ihtiyaç duyuyorlarsa bu, dinden değil onların eksikliğinden kaynaklanmış olabilir.

"Kavramlaştırmaya itiraz edilmez" kuralı da sanırım burada geçerli olamaz. Çünkü bir defa bu kavramı biz üretmedik. İkinci olarak İslam''ın kendini tanımladığı temel kavramlar asla değiştirilemez, hatta bir başka dile çevrilemez.

Kavramlar duygu ve düşünce yumaklarını anlatan kelimeler olduğuna göre elbette Müslümanlar da tarihi süreç içerisinde kendilerini ifade edebilmek için çeşitli kavramlar üretmişler ve üretmelidirler. Bu gün de bu ya ihya, ya da inşa tarzında olabilir. Birincisiyle var olan kavramların yeniden işlevsel kılınmasını, ikincisi ile de gerek duyuluyorsa içtihatla yeni kavramlar üretilmesini kastediyoruz. Ancak içtihadın geçerli olabilmesi için şu kuralları göz önünde bulundurmalıyız:

1.İçtihat yerinde ve ehlinden sadır olan görüştür. Buna göre kavramlaştırmanın içeriden yapılması gerekir.

2.Nas bulunan konularda içtihat olmaz.

Şimdi şu ayet ve hadislere bakalım:

"Allah''a çağıran, salih amel yapan ve ben Müslümanım diyenden daha güzel sözlü kim olabilir?" (41/33)

"Sizi daha önceki dinlerde de bu dinde de Müslüman diye isimlendiren Allah''tır". (22/78)

Daha önce de, denmiş olması, daha sonra da böyle devam edecektir anlamına gelir.

Efendimiz de buyurur ki: "Her kim bizim kıblemize yönelir ve kestiğimizi yerse o Müslümandır. Müslümanın hakları onun da haklarıdır, Müslümanın görevleri onun da görevleridir".

Allah''ın isimlendirmesi eskimez ve O''nun hatırına sonuna kadar korunur.

Burada, neden müslim değil de Müslüman, itirazı naif kalır, ona girmiyoruz.

Elbette Müslümanlar Allah katındaki değerleri itibariyle aynı kademede değildirler. Hücrelerine kadar cihad ruhu taşıyanların yanında, abdestine namazına rağmen heyecanını yitirmiş olanlar da vardır. Ama onlar da zayıf da olsa Müslümandırlar. Yeter ki şirke düşmüş olmasınlar.

Kaldı ki herkesin farklı bir "İslamcı" tanımının olduğunu görüyoruz. Eğer İslamcı ile; akideye, ibadete ve ahlaka önem vermeden şeriata dayalı siyası ve hukuki bir düzen kurmayı hedefleyen kimse kastediliyorsa bu insan İslamcı olsa da Müslüman değildir.

Aksine akide, ahlak ve ibadetle yetinip İslam şeriatının uygulanmasına karşı çıkan biri de Müslüman olamaz. Demek ki "İslamcı", Müslüman demek değildir.

Biz de "İslamcı" ile zaten sizin dediğinizi kastediyoruz diyorlarsa, o halde bu isimlendirmeye neden ihtiyaç duyuyorsunuz, diye sorarız.

Şimdi bu durum savaşın kavramlar üzerinden yürütülmesi değil midir? Bizim tanımımızı bile başkalar yapıyor ve onların sınıflandırmasına göre yerimizi belirlememizi istiyorlar.

Mesela, dini anlamada İslam''ın süregelen mirasını gözardı edemeyiz diyorsanız siz kendinizi gelenekçi olarak tanımlamalısınız. Yeni içtihatlar üretiyor ve geçmiş içtihatlarda hatalar olabileceğini söylüyorsanız modernist bir Müslümansınız. Bölgesel de olsa İslam ahlak ve geleneklerini yaşatmayı savunuyorsanız muhafazakâr ya da bunun biraz eskimiş haliyle mutaassıpsınız. İslam''ın temel kurallarından taviz vermeyen birisi iseniz radikalsiniz. Dilerseniz köktenci olmayı da seçebilirsiniz. Yeni fikirlere kapınız sonuna kadar açıksa aydın bir din adamısınız. İslam''ın sadece duygu boyutuna değer veriyorsanız, sufi ya da tarikatçısınız.

Oysa ben bu isimlerden hiç birisiyle isimlenmek, kendimi başkalarının çizdiği şablona oturtmak istemiyorum. Ben Allah''ın isimlendirmesini, Allah''ın boyasını kabul ediyorum o kadar.

Ben Müslümanım ve hedefim kâmil bir Müslüman olmak. Akidede, ibadette, ahlakta, siyasette… Bu hedefte ne kadar yol alabilirsem o kadar iyi bir Müslüman olmuş olurum.

12 yıl önce
"İslamcılık" tartışmalarına bir haşiye ya da savaşın kavramlar cephesi
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler