|
“Anatomik laiklik…”

Bazı şeyler tartışılmıyorsa, gündemde değilse ve hatta unutulmaya yüz tutmuşsa, o iş büyük oranda halledilmiş demektir.



Uzun zamandır laiklik konusu memleketin dilinden düşmüştü, doğrusunu söylemek gerekirse rahattık, kafamızı dinliyorduk.



Kimse

Türkiye

'de laikliğin elden gidip gitmediğini, şeriatın önümüzdeki baharda İran tarafından yurda giriş yapıp yapmayacağını, türbanlıların

Arabistan

'a taşınıp taşınmamasını falan konuşmuyordu.



***


TBMM Başkanı Sayın İsmail Kahraman

, durup dururken bir laiklik tartışması başlattı, ortalık toz duman oldu.



Nasıl bir fayda umuluyor bu işten, inanılır gibi değil.



15 senedir iyisiyle kötüsüyle ülkeyi yöneten muhafazakar bir parti var, girdiği her seçimi açık ara farkla kazanıyor.



Milletin verdiği destekle, laiklik adına sahnelenen bütün zorbalıklara son verilmiş durumda.



İsteyen istediği kıyafetle devlet dairesinde çalışıyor, ibadetini yapıyor, hiçbir baskıyla karşılaşmıyor.



Başörtülü hakimler, kaymakamlar, doktorlar, öğretmenler kamudaki görevlerini rahatlıkla yerine getiriyor.



Cuma Namazı

için çalışma saatleri özel olarak düzenleniyor.



Hac

ya da

Umre

yapmak isteyen devlet memurlarına kolaylıklar sağlanıyor.



Öğretmenevlerinden, polis evlerinden, belediyelerin sosyal tesislerinden, alkol kullanmayanların da yararlanması adına alkollü içecekler kaldırılıyor.



İmam Hatip Liseleri,

Türkiye

tarihinin en hızlı yükselişini yaşıyor, her gün bir yenisi açılıyor, diğer okullara ne veriliyorsa İmam Hatiplere de veriliyor.



Diyanet

İşleri Başkanı,

Cumhurbaşkanı

nın hemen yanında, devlet protokolündeki yerini alıyor.



İsteyen camisini, isteyen kilisesini, isteyen havrasını, isteyen cemevini inşa ediyor, huzur içinde ibadetini yapıyor.



Gülen Cemaati

hariç, bütün cemaatler sonsuz bir rahatlık içinde faaliyetlerini yürütüyor ve hatta siyasi alanı dahi etkileyecek kadar aktif çalışıyor.



Devlet, hiç olmadığı kadar İslam coğrafyasıyla derin ilişkiler kuruyor, yönünü, eksenini ifade ediyor.



Askeri okullardaki aşırı laik eğitim yumuşatılıyor, daha dün ülkenin başbakanına hakaret eden askeri erkân, bugün olması gerektiği gibi halkın iradesini temsil eden makam sahiplerine saygı gösteriyor.



***


Laiklik tartışmasını yeniden başlatanlar farkındalar mı bilmiyorum ama

Ak Parti

zamanında yapılan bu köklü değişikliklerin tamamını da tartışmaya açtılar.



Laik düzen, inanç sahibi insanın haklarını devlete karşı koruyan düzendir, işin aslı budur.



Fakat aynı laik düzenin, inançsız olan insanın haklarını da devlete karşı koruması gerekir.



Dindarların yönettiği devletin adaletini, dindar olmayanlara karşı yaptığı uygulamalarla görmek mümkündür.



Türkiye

, bu tartışmaları bitirmiştir,

Türkiye

, bütün baskıları demokratik yollarla aşmış ve

din/devlet

kavgasını sonlandırmıştır.



***


Kim hangi haktan mahrumsa, kendini ifade edemiyorsa, bunu açıkça söylemelidir, doğrusu budur.



Lakin din hürriyeti bu kadar genişletilmiş ve siyasi iktidar tarafından da güvence altına alınmışken, toplumsal değişim olumsuz yönde ilerliyorsa, meseleyi kuru bir anayasa maddesine bağlamak pek inandırıcı gelmiyor bana.



Ne olacak yani, yarın sabah anayasadaki

laiklik

maddesini kaldırdığımızda, bütün hukuksuzluklar, adaletsizlikler sona mı erecek?



Sihirli bir dokunuşla dindar olmayan insanların din algısı mı değişecek, ne olacak, merak ediyorum…



Müslümanlara

'yobaz'

diyen yobazlar, çok mu korkacaklar ve bir daha asla böyle şeyler söylemeyecekler mi?



Hiç inandırıcı değil bunlar. Hatalı, yersiz, zamansız ve hatta zararlı bir çıkıştı bu. Kim söylerse söylesin, gereksizdi.



***


Doğrudur, laiklik bir dönemin zalimleri için icat edilmiş iyi bir sığınaktı.



Şimdi değil, o devirler çok çok geride kaldı artık.



Şimdi, dinini hakkıyla yaşayamayan dindar, ya diğer dindarlarla ya da kendi nefsiyle hesaplaşmalıdır, devir tam da bu devirdir.



Kaba laiklik, halkın gündemini oluşturmadı zaten, aptalca uygulanan baskıların dayanağıydı sadece.



Millet kendi dünyasında dün neye inanıyorduysa onu yaşadı, bugün de neye inanıyorsa onu yaşıyor.



Mesele devlet baskısının kaldırılmasıydı, siyaset kurumu da yaptı bunu.



***


Bunları söyledikten sonra izninizle olayı manşetine taşıyan

Sözcü Gazetesi

'ne ve organ mafyası gibi çalışan yazarlarına da bir iki sözüm var…



Hatırlayın, son seçimde oy vermeye giden vatandaşlara beyinlerini de yanlarına almaları çağrısı yapmıştı, bu pespâye yayın organı.



Şimdi de Meclis Başkanı'nın laiklik konusundaki gereksiz çıkışını, gövdenin

“dip arka”

kısmıyla tehdit etti ve

“… yiyorsa kaldırırsın”

dedi.



Bugüne kadar

Cumhuriyet

ilkelerini akılla, bilimle tarif edenlerin ilk tartışmada ellerini, bellerinin altına atmaları ve organ teşhirinde bulunmaları ne garip şey…



Öve öve bitiremediğiniz Cumhuriyet aydınının (ki gerçek münevverleri tenzih ediyorum, önlerinde saygıyla eğiliyorum) teşbihi bile apış arasını aşamayacak düzeyde, ne acı şey…



Bu arada,



Ne demiş atalarımız, ya da bundan sonra desinler artık; başkasının laikliğini görmeyen kendi laikliğine bakıp bakıp şaşarmış!…


#Yeni anayasa
#Laiklik
#İsmail Kahraman
#Gülen Cemaati
8 yıl önce
“Anatomik laiklik…”
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi