|
“Aramızda kalsın ama…”
Sisifos
, mitolojide
Yunan tanrılarının
cezalandırdığı bir kraldır.


Öyle sadece kral deyip geçmeyin,

Homeros

,

Sisifos

için

“yeryüzünün en bilge insanı”

der.



Bizim

Aliya

'ya rahmet olsun, fakat bu da bildiğiniz

Yunan

'ın,

“bilge kralı”

yani…



Hikayenin özetini vereyim, meramımı anlatamayacağım yoksa.



*

Bir gün,



Irmak tanrısı
Asopos

'un kızı kaçırılır, arkadaş

ırmak tanrısıdır

ama içi harlanmaktadır, fellik fellik kızını aramaktadır.



Sisifos

kulağı delik, araziye hakim, hırlıyı hırsızı tanıyan bir kraldır, boş adam değildir,

Asopos

'un kızını kimin kaçırdığını da bilmektedir.



Gider

Asopos

'a,

“Arkadaş, senin kızını kaçıranı biliyorum, söylememi istiyorsan bizim kalenin bir sorunu var, işi hallet, ben de kızının yerini söyleyeyim”

der.



Asopos

sorar,

“Nedir benden istediğin?”


Sisifos

,

“Sen, ırmak tanrısısın, kolayca halledebileceğin bir iş aslında… Bizim kalenin suyu yok, halkım susuzluk çekiyor, oraya da bir ırmak akıtsan, klorlama işini bana bırak, sen boruları döşe, gerisini ben hallederim”

der.



Asopos

, kalenin içine ırmağı salar, etraf bir anda yeşerir, bolluktan bereketten meyveler taşar, fıskiyeli havuzlar bile yapılır.



Sisifos

,

Asopos

'un kulağına eğilir,

“Üstat senin kızı, her kötülüğün anası, her zalimliğin başı olan Zeus kaçırdı, kız onda”

der.



Zeus

, olan biteni

Hüseyin Peyda

gibi izlemektedir, kayanın arkasından.



Ortaya çıkıp bir şey demez, sessizce çekilir katına, toplar diğer tanrıları,

Sisifos

denilen müfterinin(!) durumunu anlatır mecliste.



İstişare istişare, en sonunda karar çıkar, temyizi de yoktur hani…



Sisifos

, tonlarca ağırlığındaki bir kayayı etraftaki en yüksek dağın zirvesine çıkaracaktır,

Atina

sıcağında yapacaktır bunu ve kimseden de yardım almayacaktır.



Garibim hemen işe koyulur.



İt babam it, o sıcakta devasa kayayı bayır yukarı santim santim çıkarır, biraz dinlenir, devam eder,

Asopos

'un getirdiği ırmağın suyundan içer, tekrar itmeye başlar, avuçları nasır tutar, aldırmaz devam eder.



Tepeye birkaç metre kalmışken, o devasa kaya birden bire paldır küldür aşağıya doğru yuvarlanmaya başlar.



Sisifos

, acıyla kayanın arkasından bakar, yorgunluktan ağlamaya bile takati kalmamıştır, sadece bakar.



Yavaş yavaş aşağıya iner, yine

Asopos

'un getirdiği ırmağın suyundan içer, tekrar kayayı itmeye başlar.



Günlerce aylarca uğraşır, yine zirveye yaklaşır, yine birkaç metre kalır ve yine kaya aşağıya yuvarlanır.



Bir zaman sonra

Sisifos

, gerçeği anlar.



Kendisine verilen ceza tonlarca ağırlığındaki bir kayayı dağın zirvesine çıkarma cezası değildir aslında, kendisine verilen ceza, o kayayı, o dağın tepesine çıkaramayacağını bilmesine rağmen sabredip bu çabayı sürdürme cezasıdır.



*

Albert Camus

,

Sisifos Söyleni

'ni yazarken, aynı dönemlerde

tek partiliden

,

çok partiliye

geçmeye hazırlanan

Türkiye

'nin, siyasi hayatına manifesto yazdığını bilmiyordu tabii.



Bilge kral

Sisifos

'un, tonlarca ağırlığındaki kayayı yuvarlaya yuvarlaya tepenin üstüne çıkarma gayretinin her seferinde başarısızlıkla sonuçlanmasının,

Türk siyasetinin

kaderi olduğunu bilmiyordu tabii.



Çünkü

Camus

, bu dünyanın beyhude tekrarlardan ibaret olduğunu ve insan denilen akıl fikir küpünün de ancak din sayesinde, bu kısırdöngüyü kırıp yaşama sevincini tazeleyebildiğini söylüyordu.



*


Bizim memlekette

Üsküdar

Meydanındaki

III. Ahmet Çeşmesi

'nden su akıtanlar,

1969

'dan beri

Sisifos

'un cezasına çarptırılanların ta kendileriydi.



Her seferinde dağın tepesine çıkardıkları kaya,

Tanrılar

tarafından aşağıya yuvarlandı.



Sisifoslar

, defalarca yılmadan, üşenmeden, o kayayı, o dağın tepesine çıkardılar, tam zirveye koyacaklarken, kaya

Tanrılar

tarafından tekrar aşağıya yuvarlandı.



Camus

'nün dediği gibi bizim memleketin

Sisifosları

da, tepeye çıkardıkları kayanın aşağıya yuvarlanacağını bildikleri halde, her seferinde tevekkül ettiler, din yoluyla ebede uzanan sonsuz bir sabra yaslandılar ve tekrar işe koyuldular.



Bizim memleketin

Sisifosları

, en son

2002

yılında yuvarlamaya başladıkları kayayı bir kez daha zirveye yaklaştırdılar, şunun şurasında birkaç metre kaldı.



Zeus

, kayayı aşağıya doğru bastırıyor,

Sisifos

, yukarıya doğru itiyor, amansız mücadelenin son raundundayız.



Gerçi

Sisifos

açısından sonuç belli…



Eğer

Zeus ve arkadaşları

kayayı tekrar aşağıya yuvarlamayı başarabilirlerse,

Sisifos

, büyük bir sabırla dağdan inecek,

III. Ahmet Çeşmesi

'nden su içecek ve kıyamete dek o kutsal çabasını sürdürecek.



Yok, bu sefer

Zeus

ve arkadaşları

Sisifos

'un kayasını aşağıya yuvarlayamazlarsa, tarih bundan sonra avcıların değil, biraz da aslanların kitabından okunacak.



*


Referandumu anlatmak için

Eski Yunan

'dan başka örnek bulamadım mı, öyle bir şey mi dediniz?...



“Referandum”

sözcüğü de

Latince “referre”

kökünden geliyor, yaptığımız işin adı da

Latince

yani.



Kulağınıza bir şey diyeyim, kimse duymasın ama, “

referre”

demek,

“geri getirmek”

demekmiş

Latince'de

, ben de yeni öğrendim.



Şişt, aramızda kalsın…


#Anayasa referandumu
#Sisifos
#Albert Camus
7 yıl önce
“Aramızda kalsın ama…”
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı