|
Baransu’ya haber kaynağını soruyordunuz...
N
azlı Ilıcak
, savunmasını yaparken şu cümleyi kurmuş;
“Benim fıtratım teokratik düzen kurmaya çalışan bir hareketle beraber olmaya müsait değil, bütün kazanımlarımı laik, demokratik cumhuriyete borçluyum, Tayyip Erdoğan’ın muhalifiyim, düşmanı değilim, geçmişte yol arkadaşlığı yaptık, herkes benim ne olduğumu, kim olduğumu bilir…”

Bu cümle
Fethullah Gülen
hareketini bütün yönleriyle ortaya koyan sihirli bir cümle, çok çok iyi analiz edilmesi gereken bir cümle.
Ilıcak
’ın içinde bulunduğu durum zor bir durum,
Erdoğan
’a geçmişi hatırlatarak yardım istemesi de anlaşılabilir bir şey.
Ama esas konu bu değil, esas konu
“Teokratik düzen kurmaya çalışan bir hareketin içinde yer almam, alamam”
konusu.
Ilıcak
,
“Ben dindar değilim”
diyerek,
Ulusalcılardan
medet umuyor, kendisini kurtarmalarını istiyor.
Sadece bu durum bile,
Fethullah Gülen
’in,
“İslami düzen”
diye bir derdi olmadığını, muhafazakar siyasetin tabanını kullandığını,
“ılımlı İslam”
hikayesiyle koskoca bir ülkeyi aldattığını ispatlamaya yeter de artar bile.
15 Temmuz
’u, laik düzeni değiştirmeye yönelik darbe olarak değerlendiren
Ulusalcıların
da
Nazlı Ilıcak
’ın savunmasına dikkat kesilmeleri gerekir.
Ahmet Altan
’ın,
Mehmet Altan
’ın,
Şahin Alpay
’ın,
Mümtaz’er Türköne
’nin,
Can Dündar
’ın ölümüne savundukları bir hareket asla ve kat’a
İslam merkezli
olamaz, onların da
Ilıcak
gibi fıtratları uygun değil çünkü.
Şimdi aynı akıl,
Kemal Kılıçdaroğlu
’nun yürüyüşüyle bambaşka bir posta bürünmüş, gündem oluşturuyor.
Kılıçdaroğlu
’nun elindeki pankartta
“adalet”
yazıyor.
“Adalet”
çok kıymetli bir kavramdır, insan denilen eşref-i mahlukatın arşı titreten çığlığıdır, hem dünyevi, hem uhrevi, bütün değerlerin tartılacağı eşsiz terazidir.
Kılıçdaroğlu
’nun bilmesi gerekir ki, dünyanın gark olduğu adaletsizlik,
“Ankara-İstanbul”
hattına sıkışmış bir adaletsizlik değildir.
Her yıl
68 milyon
insanın mülteci durumuna düştüğü bu alemde
“adalet”
yürüyüşü,
İstanbul
’dan
Berlin
’e,
Bağdat
’tan
Washington
’a,
Şam
’dan
Paris
’e,
Bosna
’dan
Rotterdam
’a,
Mekke
’den
Londra
’ya doğru yapılırsa
“adalet”
yürüyüşü olur.
“Dünya beşten büyüktür”
dersen,
“Gazze’de çocuklar ölüyor”
dersen,
“Çekin elinizi Afrika’nın üstünden”
dersen
“adalet”
istemiş olursun.
Ülkeni istila etmeye kalkan, memleketini parçalamaya çalışan baronların tezgahına su taşıyanların yargılanmalarını engelleyerek
“adalet”
istemiş olmazsın.
Amerikan istihbaratının
talimatıyla darbe yapmaya kalkan, kendi halkını tanklarla ezen üniformalı teröristlere destek çıkarak
“adalet”
istemiş olmazsın.

Memlekette hukuk garabeti varmış!...

Bazı hatalar yapıldı, doğrudur, suçsuz insanlar da yargılandı, işinden gücünden olanlar oldu, fakat darbe davalarında ana aksın dışına çıkılmadı.

“Hukuk garabeti var”
diyenler, içine düştükleri iki yüzlülüğü örtmenin derdindeler.
MİT TIR'larına
operasyon izni veren savcılar suçlu, askerler suçlu, polisler suçlu ama görüntüleri yayınlayan, aracılık eden, yol gösteren, kendilerince işin sağlaması yapan medya suçsuz, öyle mi?...
“Adalet arıyoruz”
diyerek işi döndürmeye çalışanlar, aynı zamanda
15 Temmuz
’u da
“İslami darbe teşebbüsü”
olarak yaftalayıp, laik kesimin desteğini almaya çalışıyorlar.
Madem adaletsizlik var,
Enis Berberoğlu
25 yıl
ceza almış,
Hasan Cemal
niye almamış da,
Kılıçdaroğlu
’yla beraber yürüyor?
Hasan Cemal
, muhalif kanadı örgütlemiyor mu,
Kemal Kılıçdaroğlu
’na,
“Edirne’ye kadar yürü, Kürtleri de sokağa çekmiş olursun”
demiyor mu, muhalefet susturuluyorsa, o, niye tutuklanmıyor?

Çünkü fikrini söylüyor, eleştiriyor, yazıyor çiziyor, istediğini yapıyor.

Ayrıyeten hiç kimse de
Enis Berberoğlu
, hapislerde çürüsün, diye can atmıyor.
Hatırlayın,
Mehmet Baransu
, eline tutuşturulan bir bavul dolusu belgeyi getirip savcılığa teslim ettiğinde kıyamet kopmuştu.
O dönemde
Ergenekon
’dan ve
Balyoz
’dan tutuklananlar için gösteriler tertipleniyordu,
Kemal Kılıçdaroğlu
, hukuksuz yargılamaların yapıldığını ve herkesin hesap vereceğini söylüyordu.
Mehmet Baransu
’ya, o belgeleri nereden bulduğunu, yani haber kaynağını soruyorlardı.
Baransu
’yu tehdit edenler,
Ergenekon
ve
Balyoz
sanıklarının suçsuz olduğunu,
FETÖ
’nün, sahte belgelerle yargıya müdahale ettiğini söylüyorlardı.
Şimdi aynı isimler
Enis Berberoğlu
için yürüyüş yapıp, adalet istiyorlar.
Nasıl yani,
FETÖ
’nün kuryeliğini
Mehmet Baransu
yapınca, suç oluyor,
Enis Berberoğlu
yapınca suç olmuyor mu?...

Bu nasıl adalet arayışı anlamadım ki,

Suçluları savunurken bile adaleti gözetmeyenler, adalet arıyorlar, hayret…

#Nazlı Ilıcak
#FETÖ
#15 Temmuz
#Enis Berberoğlu
#Mehmet Baransu
7 yıl önce
Baransu’ya haber kaynağını soruyordunuz...
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset