|
Şu hayatta Tayyip Bey iki final kaybetti…
Siyaset dediğiniz şey biraz da anı işi, hatıra işi,
“nereden nereye gelmişiz, neler yaşamışız, nelere gülmüşüz, nelere üzülmüşüz"
durumunu hatırlatma işi…


Bu konuda

AK Parti

'nin heybesinde çok şey var ama nedense pek konuşmuyorlar.



Geçmişten bugüne yapılan hizmetlerin anlatılması değil, benim söylemeye çalıştığım, daha başka bir şey.





Geçen akşam

tvnet

'te ana haberi bitirdikten sonra eve dönerken,

Cumhurbaşkanı Erdoğan

'ın katıldığı programı, radyodan dinledim, son bölümde tekrar gündeme getirdiği bir olayı yeniden hatırladım, o günlere gittim, ne yalan söyleyeyim çok duygulandım.



Tayyip Bey

,

1989

'da

Beyoğlu Belediye

başkanlığına aday olduğu dönemde yaşananları hatırlattı,

Refah Partisi'

nin,

Beyoğlu

'nda yaptığı çalışmalardan bahsetti, üniversiteli gençlerin kendilerine verilen yevmiyeyi bile reddederek o seçimi nasıl omuzladıklarını anlattı.



Dikkat ettim, o seçimin neden kaybedildiğine çok az değindi, sanırım kötü anılar canlanmasın istedi.



Şimdiki gençler bilmez, ben size işin aslını söyleyeyim;



Şu yeni dönemde

“trafoya kedi girdi"

ayağına

AK Parti

'nin seçim zaferlerini gölgelemeye çalışanlar var ya; işte onlar

1989

'da,

Beyoğlu

'nda,

Tayyip Erdoğan

'ın oylarını bilerek ve isteyerek çöpe attılar,

Refah Partisi

'nin oyları yanmış, yırtılmış halde çöplüklerden çıktı, o seçim öyle kaybedildi.



Bir oy için gece gündüz çalışan, emek veren gençler, yapılan sahtekarlığa isyan etti, onun için gözyaşı döktü.



O zamanın kedileri trafoya değil, direk sandığa giriyordu; muhtıra veren kediler vardı mesela, darbe yapan, milletin oyunu yakan her türlü kedi mevcuttu memlekette.





Neyse olan oldu, kim ne yaptıysa karşılığını buldu, kervan yürüdü, bugüne kadar geldi.



Söz anılardan açıldı, anlatılan madem bizim hikayemizdi, o zaman bir katkı da biz yapalım.



Mayıs 1998

'di…



Tayyip Bey

, o malum şiiri okudu diye

28 Şubatçılar

tarafından henüz derdest edilmemişti, belediye başkanlığına devam ediyordu.



Şimdi

Başakşehir

olan futbol takımı da

Büyükşehir Belediyesi'

nin takımıydı.



O sezon

Sakaryaspor

ve

Büyükşehir Belediyespor

,

1. Lige

çıkmak için

Eskişehir

'de, playoff maçı oynadılar.



Kütahya

'da üniversite öğrencisiydim, yerel televizyonda çalışıyordum, kanalın spor servisi, o maç için beni görevlendirmişti, iki kameramanla maça gittik.



Stadyuma ulaştığımızda kapılar kapanmıştı, maçın başlamasına da az bir süre kalmıştı.



Öteye beriye koştururken şeref tribünün olduğu bölümün önüne bir araç yanaştı, kapı açıldı, siyah takım elbisesiyle

Tayyip Erdoğan

araçtan indi.



Hemen yanına gittim, selam verdim, durumu anlattım, dışarıda kaldığımızı, kapıların kapandığını söyledim.



“Benimle gelin"

dedi, birlikte yürümeye başladık, kapıları açtılar, stadyuma girdik.



Şu yakın zamanda yapılan bir salon toplantısında yer bulamayan gençlere de

“Beni takip edin, aralara maralara dalın"

dediğinde, yine o anı hatırladım,

“Bu adam hiç değişmeyecek"

dedim, kendi kendime güldüm.



Bizim kameraman arkadaşlar basın tribününe çıktılar, ben

Tayyip Bey

'i takip ettim, koridorun başında

Büyükşehir

takımı sahaya çıkmaya hazırlanıyordu, onlara başarılar diledi, sonra da şeref tribününe yöneldi, ben de peşinden tabi, aralara maralara…



Şeref tribünü tıklım tıklımdı,

Tayyip Bey

için de en dip tarafta bir yer ayrılmıştı,

Federasyon Başkanı Haluk Ulusoy

,

ANAP

'lı,

Ahmet Neidim

,

Ersin Taranoğlu

ve diğer isimler öylece sıralanmışlardı.



Tayyip Bey

ile yukarı çıktığımızda, orada oturan zevattan bir kişi bile ayağa kalkıp,

“Başkan hoş geldin, buyur"

demedi, bırakın demeyi, yüzüne bile bakan olmadı.



Tabi

Tayyip Bey

de aynı şekilde davrandı, birkaç kişiye selam verdi, geçti yerine oturdu.



Televizyon yayınlarının yapıldığı bölümün önünde bir sandalye gördüm, çıktım sandalyeyi aldım,

Tayyip Bey

'in yan tarafındaki merdivenlere koydum, oturdum ben de maçı oradan izledim.





O kısacık anda yaşadığımız sıradan bir olay değildi aslında.



28 Şubat

'ın baskısı devam ediyordu,

Refah Partililere

'cüzzamlı' muamelesi yapılıyordu, her milli bayramda, her resmi törende bir skandal patlıyordu.



Sıradan askerler, sıradan bürokratlar, milletin seçtiği belediye başkanlarına, milletvekillerine olmadık hakaretler ediyor, kamuoyunun önünde küçük düşürüyorlardı.





Maç bitti,

1-0

biz kazandık,

Sakaryaspor

,

1. Lige

çıktı, golü de

Rambo Hasan

attı,

86. dakikada

, hem de kafayla…



Bitiş düdüğüyle birlikte ben de sahaya fırladım, teknik direktörümüz

İlyas Tüfekçi

ile beraber şampiyonluk turuna katıldım.



Daha sonra

Sakaryaspor

'un soyunma odasına indim, futbolcular, şampiyonluğu kutlarken bir taraftan da şampiyonluk priminin artırılması için tezahürat yapıyorlardı.



Ersin Taranoğlu

, bir telefon görüşmesi yaptı, sonra futbolculara döndü,

“Arkadaşlar Başbakanımız Sayın Mesut Yılmaz, primi bir kat daha artırdığını söyledi, bu maçın çok önemli olduğunu, hepinizi teker teker alınlarınızdan öptüğünü söyledi"

dedi.



Nihayetinde bir maçtı,

Sakaryalıydık

,

Sakaryaspor

'u tutuyorduk ama o maçı

Mesut Yılmaz

için

“önemli"

kılan, o derin şeye de itiraz etmekle kuşanmıştık.



Ertesi gün

Türkiye Gazetesi'

nin spor sayfasında çıkan bir fotoğraf,

Tayyip Bey

'le maç izleme dışında ikinci bir hatıra olarak kaldı bize;

İlyas Tüfekçi

ve ben sarmaş dolaş şampiyonluğu kutlarken öylece donup kalmıştık sayfanın üstünde, hem de renkli…





Şu hayatta benim tuttuğum takım kazanırken, kaybeden takıma, o günkü kadar üzülmedim.



Şu hayatta

Tayyip Bey

de zaten iki final kaybetti; biri

Beyoğlu

seçimleri, öteki de

Eskişehir

'deki o muhteşem maçtı.



Fakat kaybettiği bu iki finali de

Türkiye

için kazanca dönüştürmesini bildi; çünkü

Beyoğlu

'nda seçimi kaybeden gençlerle beraber ağlarken,

Eskişehir'

de maçı kazanan gençlerle gülmesini bildi.



Şimdi önümüzde bir final daha var…



Gençler yine aralara maralara dalmaya hazırsa, emin olun, o iş de tamam gibi…


#Cumhurbaşkanı
#Recep Tayyip Erdoğan
#AK Parti
#Beyoğlu
7 yıl önce
Şu hayatta Tayyip Bey iki final kaybetti…
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset