I-

Kabul etmek çok kolay olmasa da “Kürt açılımı” konjonktürün bir dayatması.Ortada kuyu var yandan geç diyemeyeceğimiz bir yerde konuşlanmış bir dayatma.Bu dayatmayı parantez içine alarak meselemizi çözmek zorundayız.Yani ulusalcıların ve milliyetçilerin yaptığı gibi “bu konjoktörün dayatmasıdır ne yapalım onlar bizim iyiliğimizi istemeyeceğine göre hele biz şimdi duralım denilecek günlerde değiliz.Çünkü tarih büyük dayatmalara karşı hiç baskı hissetmiyormuşçasına insiyatif alanlara başarı/zafer hanesini açar.Esas bu küresel hikayenin oluşturduğu dayatmaya karşı “donmuş adam” numarası yaparsak kaybederiz .

II-

Birinci Dünya savaşının sonunda Ortadoğu''da sınırlar cetvel ile çizilmişti.Osmanlı sancakları ansızın kendisini “ülke” olarak buluvermişti.Onlar için durum “ansızın” olmuştu ama, bu süreci başarı ile yürütenler için arkada yoğun bir emek vardı.Tıpkı ABD''nin Irak işgalinden önce bölgede yoğun olarak görev yapan antropologları gibi o dönemde de antropologlar iş başındaydı.

Irak işgali öncesinde bölgede çalışan antropologların “günlüklerini/anılarını” henüz okumadık.Ama büyük nineleri, Lawrence''in hocası, Getrude Bell''in anılarına aşinayız. Ortadoğu''nun çöllerinde, dağlarında gezmiş; kadınlar ile zinhar konuşmayan Arap şeyhlerinin, Dürzi şeyhlerinin yoğun ilgisine mazhar olmuş; o şeyhler ki bir kadının yörüngesinde iş yapmayı gururlarına yediremedikleri için Getrude “Bey” diye hitap etmişlerdi.

İbrahim Karagül''ün de yazdığı gibi batının yeni doğusu, doğunun yeni batısı bu defa cetvelle değil kimlikler üzerinden yeniden çiziliyor.Ve Kürt kimliği; hem Arapları hem de Türkleri denetlemek,hizaya sokmak için joker kartı .İşte bunun içindir ki bağımsız Kürt aydınlara red edemeyecekleri bir tarihi sorumluluk düşüyor:Büyük hikayenin dayattığı “reel politiği” insani bir hikayeye çevirmek .

Altan Tan benim ru be ru tanıştığım bir Kürt aydını.Ümmet şuuru yara almamış bir Müslüman.Sağ duyusuna emniyet ettiğim için ismini zikretmek ihtiyacı duydum.Çünkü Akşam gazetesinde Nagihan Alçı''ya verdiği söyleşide, Abant kriterlerinin acil olarak uygulanmasını isterken, anadilde eğitimi olmazsa olmaz bir şart olarak ortaya koyuyor.

Kürt çocuklarının ana dillerine öğrenmesine itiraz edecek değiliz.Çünkü bu itiraz her şeyden önce çağın ruhuna aykırı olur.Çağın ruhuna aykırı olarak yapılan her itiraz patlamaya hazır gizli enerjinin birikmesine vesile olur ancak.Altan Tan yeni özgürleşme paketi ile Osmanlı öncesi dokuya kavuşulacağını büyük bir iyimserlik ile savunuyor.Marx''ın o meşhur sözünü hatırlatmakta fayda var.Der ki toprağı bol olasıca: “Tarihte acılar birincide trajedi ikincide komedi olarak yaşanır.” Oysa Ortadoğu coğrafyasında birinci ya da on birinci fark etmiyor, acılar daima trajedi olarak yaşanmaya devam ediyor.

Altan Tan Kürt açılımının beyaz Türklere karşı olduğunun altını çiziyor.Bu açılım ile birlikte Anadolu Türklüğünün de kalkınacağını söylüyor. İşte esas mesele burada düğümleniyor.Hükümetin paketi Kürt açılımı kadar Anadolu Türk açılımını rahat telafuz edemiyor.Kürt açılımının bir de simetrik Türk açılımı olması önemli.O bakımdan MHP''nin, sürecin dışında kalmaması gerekiyor.Çünkü Anadolu Türkleri için MHP''nin söylemi dekoder fonksiyonu icra ediyor.Onun için,Devlet Bahçeli kenara çekilerek, “haşin söylemler” üzerinden seçim stratejisi geliştirmeye kalkarak, tarihi rolüne dublör gönderemez.

III-

Hükümet Mahmur kampının kapatılması için çalışma başlatmak istiyor.Mahmur Kampında yaşayan 11 bin kişinin Türkiye''ye hasarsız katılımı için “İmaj yönetimi ve hasar denetimi” çok önemli.

Ekran aracılığı ile,Mahmur Kampında bir yaşlı teyze gördüm.Ak yaşmağı içinde asil bir yüzü vardı.Fakat o teyze Türkiye''ye dönmek için Öcalan ile konuşulmasını onunla masaya oturulmasını şart koşuyordu.O yaşlı ve dinç Kürt kadınını , mesela Niğde''nin bir köyünde seyreden ve torununu PKK terörüne şehit vermiş nineyi düşünün.İşte tam burada küçük hikaye birbiri ile çatışmaya giriyor.Giyim tarzı olarak birbirinin aynı olan iki insan.Ama birbiri ile asla yekdil olamayacak iki insan.Bendeniz ısrarla bu tehlikeye dikkat çekmeye çalışıyorum.

Altan Tan anadilde eğitim hakkını savunurken o hakkın hemen şimdi olmasında ısrar ettikleri halde, dilin bizi ayıran nehire dönüşebileceğini düşünmek zorunda.

Anadilde eğitim zaman içinde gerçekleşmesi gereken bir hak olmalı diye düşünüyorum.Sebebi şu.Şimdiye kadar Kürt sorunu Kürtler ile devlet arasında idi.Fakat çatışma küçük hikayeye üzerinden yürümeye kalktığı zaman bir daha geri dönemeyeceğimiz toparlanamayacağımız bir sürecin içinde buluveririz kendimizi.

Uslup konusunda Türk aydınlar hassas davranıyor diye düşünüyorum.Bu hassasiyet otuz yıl önce yakalanmış olsa idi çok başka bir yerde olurduk.Şimdi aynı hassasiyet dilini, Kürt aydınların geliştirmesi gerekiyor.Devlet ile olan sorunları bireylere yüklemeden dile getirmek konusunda Kürt aydınların bekleyen ciddi manevralar söz konusu.

IV-

Ak Parti Genel Başkanı sıfatıyla Tayyip Erdoğan''ın DTP genel başkanı Ahmet Türk ile görüşmesinde anlaşılmayacak bir durum yok.Bu ülkeyi yönetmek istiyorsanız TBMM çatısı altında bulunan bütün partilere aynı mesafede bulunmanız gerekiyor.Çünkü o partiler kendilerini oraya gönderen vatandaşların temsilcisi.

Lakin sayın başbakanın ille de CHP ve MHP''yi sürece dahil etmeyi başarmalı.Yalnız bu dahil ediş minareye ip atıp ipin ucunu da MHP ve CHP''ye çektirmeye çalışmak gibi olmamalı.(Mimar Sinan minare yamuk olmuş diyen çocukları minareye bağladığı ipin ucunu eline vererek yoruluncaya kadar ipe asılmalarını sağlayarak, minareyi ''düzelt”tirmişti.Yorulan çocuklar artık minarenin “doğru” olduğunu kendilerinin onu “düzelttiğini” sanmışlardı.)

Devlet Bahçeli küçük hikaye ile büyük hikayenin kesişme ve yanlış enerji biriktirme noktalarını iyi görerek, tarihi rolüne hazırlanmak zorunda. Rolüne hazırlanmak yerine; “haşin söylemli” dublörü iş başında tutarsa bundan en çok milliyetçi söylem zarar görür.

Dar geçitlerde “milliyeçi söylem”in ülkeyi ne kadar zora soktuğunu merhum Muhsin Yazıcıoğlu fark etmişti. Darısı yaşayan milliyetçilerin başına.Hem Kürt hem Türk milliyetçilerinin başına.