Dün iç İşleri Bakanı Beşir Atalay basın toplantısı düzenleyerek, "Demokratik Açılım" süreci içinde yaptığı toplantıları,görüşmeleri kamu oyu ile paylaştı.
Beşir Atalay sürece yaptıkları olumlu katkıdan dolayı basın mensuplarına teşekkür ile konuşmasına başladı.Medyanın sürece olumlu katkısından bahsedecek isek öncelikle açılımı "kürt açılımı" olarak isimlendirmekten vazgeçilmesi gerekiyor.Başarı önce isimlerden kazanılır.Fakat çözüm arayışlarının adını hükümet "demokratik açılım" olarak isimlendirdiği halde medya niçin "kürt açılımı" kavramını kullanıyor? Kürtlerde ve Türklerde etnik milliyetçiliği kışkırtılmasından başka bir anlama gelmediğinin farkında değil mi açılımı etnik kimlik üzerinden isimlendirenler!?
Yapılan isimlendirmelerde art niyet aramaktansa öncelikler sıralamasının farklılığı üzerinde durmanın daha faydalı olduğunu düşünüyorum.Medya sürece "kürt açılımı" ismini vererek,yıllarca inkar edilmiş bir kimliğin kazasını yaptığını düşünüyor.Bölge vatandaşları ile bu isim etrafında daha iyi bir diyalog kurulacağını zannediyor .Zannediyor diyorum çünkü sürecin başarı ile nihayetlenebilmesi için toplumun bütün kesimlerinin ortak kavramlar ve ortak isimler etrafında bir mutabakata varması gerekiyor. "Kürt açılımı" isimlendirmesini şehit ailelerinin "imralıya özgürlük" olarak "okuduğunu" medyanın gözden kaçırmaması gerekiyor.
İş İşleri Bakanı, toplumun bütün kesimleri ile yapmış olduğu toplantıları anlatırken, her kesimin konu ile alakalı olarak ne kadar hazırlıklı olduğunu,konuyu müzakere edebilmek için kimisinin hastane odasından, kimisinin tatilini yarım bırakarak geldiğini samimi bir dil ile paylaştı.Samimi dilin altını özenle çizmenizi istiyorum.Çünkü içinde bulunduğumuz bu sürec "imaj yönetimi ve hasar denetimi" konusunda aşırı bir titizlik gerektiriyor.Ve bunun için Beşir Atalay''ın özelikle psikolog ve psikiyatristlerle "hikaye paylaşımı" içine girmesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum.Geçtiğimiz haftalarda Zaman gazetesinde Psikiyatrist Doç Dr.Medaim Yanık önemli bir yazı yayınladı.Yazı özelikle siyaset psikolojisi açısından önemli ipuçları sunuyordu.
"Kürt açılımı sürecinin en zor parçası süreci idare eden temel aktörlerin kronik stres altında olacak olmalarıdır. Süreçte liderler için kaotik eleştiri ortamı oluşacak, her açıdan ve her şekilde suçlanacaklardır. Bu ortamda liderlerin baş etmede en zorlanacakları suçlama vatan hainliği suçlaması olacaktır. Bu hal ciddi bir psikolojik dayanıklılık gerektirir."
Beşir Atalay''ın basın toplantısı bu dayanıklılığın dilinin ortaya konması bakımından çok önemliydi.Devlet Bahçeli''nin öfkeli, suçlayıcı,kör düğüm üslubuna karşılık, Beşir Atalay sakin ve kendinden emin; kördüğümü çözmek için kendi benliğini parantez içine almış bir üslup kullandı.
Bu üslubu en çok şehit annelerinin gördüğünü Devlet Bahçeli unutuyor.Bütün stratejisini "öfke" üzerine temellendirmiş olan Devlet Bahçeli, bir taraftan kendi geçmişini imha ediyor bir taraftan yılların kördüğümüne bir düğüm daha atmış olduğunu fark etmiyor.Oysa Beşir Atalay sürecin başlangıcının on yıl öncesine uzandığını kendi hükümetlerinin de yedi yıldır bu sürece olumlu katkı sağladıklarını hatırlatırken ne kadar da zarifti. Bu sürecin üç yılında Devlet Bahçeli''nin de olduğu bundan daha güzel ve zarif bir şekilde kamuoyuna hatırlatılamazdı.
Beşir Atalay''ın sakin ve sağduyulu üslubu karşısında Devlet Bahçeli''nin öfkeli üslubunun hiç şansı yok.Devlet Bahçeli''nin önümüzdeki seçimlerde kadınlardan oy alma ihtimali giderek zayıflıyor.Çünkü kadınlar konuşmaları önce kalpleriyle dinlerler.
