|
Erkeklere kitap, kadınlara kütüphane!
Nihayet Dergi'nin
Erkeklere Kitap, Kadınlara Kütüphane başlığı ile çıktı.


Neden mi?


Erkekler kitaplarını alır ve evin bir köşesinde okuyabilir. Kitaplarını üst üste yığabilir. Eşlerinin, annelerinin, kız kardeşlerinin, kızlarının şikayetini, Aman kadın milleti de kitabı sevmiyor azizim diyerek şikayet konusu edebilir.



Anneler, kardeşler, kızlar eşler ille de kütüphane ister.



Evdeki ortam düzenli olsun ister. Üst üste yığılmış kitaplar olmasın ister.



Kadınlar kütüphane ister, ama bu istek sadece evin içindeki kütüphane değildir. Yürüme mesafesinde bir semt kütüphanesi, insani ihtiyaçlara cevap veren bir halk kütüphanesidir istenen.



Kadınlar ille de evine yakın kütüphane ister. Bir yaşam alanı olarak, bir cazibe merkezi olarak kütüphane ister. Yarıyıl tatilinde, yaz tatilinde çocuklarını emniyetle götürebileceği, emniyetle ödünç DVD alabileceği, kitap alabileceği; müzik, resim, el sanatları kursuna katılabileceği, yaşıtları ile edebiyat, bilim ortamında buluşabileceği bir mekan olarak kütüphane ister.



Akademisyen anneler gece yarısına kadar açık kütüphane ister. Çünkü başka türlü araştırmalarını yetiştirmeleri mümkün değildir.



Peki bu istekler neden gerçekleşemiyor? Üstelik yıllar önce İSAM gibi bir kütüphane kurulmuşken, İSAM'ın kapısından bir defa geçenlere, işte çalışma mekanı bu olmalı dedirten bir İSAM örneği varken, neden ikinci bir İSAM kurulamamıştır?



Bu sorunun cevabı Tayyar Altıkulaç Hocamızla yapılan söyleşide gizli.



İSAM kurulduğunda İstanbul'un henüz Avrupa ile yarışan AVM'leri yoktu. Ama bu gün İstanbul'un AVM'leri Avrupa'nın ilk beşinde yer alıyor.



O halde lütfen Batı'nın kütüphaneleri Doğu'nun AVM'leri başlıklı yazımızda bir müddet demir atın. Metin kısa. Ama siz o metin üzerinde, oradaki rakamlar üzerinde uzun uzun durun.



Fatma Tuba Yaylacı ve Özgen Felek'in yazıları kadınların neden, nasıl ve niçin kütüphane istediğini, idrak edilmiş bir kütüphane zamanı üzerinden anlatıyor. Ne yazık ki idrak edilen kütüphane zamanı Türkiye'ye ait değil.



Biz bu sayıyı gamlanmak için hazırlamadık. Güzel örnekleri nazara verip güzellik üzere maya çalmak için hazırladık.



Ayşe Sevim'in Sinop Rıza Nur Kütüphanesi üzerine yazdıklarını işini aşkla yapan kütüphane görevlilerine selam olarak okuyunuz.



Kitap satışlarının yükseldiği ama satışla orantılı, kitap okuma alışkanlığının olmadığı bir dönemi yaşıyoruz. Kötü paranın iyi parayı kovması gibi küresel dünyanın çok satan listelerinin kitapları maalesef bütün kitapçı dükkanlarını işgal etti. Her yerde şık kitapçılar var lakin bizi zenginleştirecek kitaplara o şık kitapçılarda ulaşmamız neredeyse imkansız. Sadece internet üzerinden verebileceğimiz siparişler var.



Velhasıl, mahallemize, ilçemize, ilimize kütüphane istiyoruz. AVM'lerin yaşam merkezi haline getirilmesine duyduğumuz isyan ile haykırıyoruz ve diyoruz ki iyi kitaplara, iyi insanlara ulaşmak, okur yazarlardan muhit edinmek hepimizin hakkı ise, bu hakkın gerçekleştiği/gerçekleşeceği yerler kütüphaneler.



YAŞAM MERKEZİ OLARAK KÜTÜPHANELER İSTİYORUZ!

Diyorsunuz ki pek çok üniversitenin bile kütüphanesi yokken mahalleye kütüphane istemek çok lüks bir istek değil mi?



Hayır. Mahallede kütüphane olmadığı için çocuklar okuma zevki alamıyor, okuma zevki olmayan hocaların ders verdiği; okuma zevki olmayan dekanların, rektörlerin yönettiği üniversitelerdeki kütüphanesizlik hiç kimsenin dikkatini çekmiyor.



Beştepe Külliyesi'ne yapılması planlanan kütüphanenin, kütüphanecilik tasavvuruna yapacağı katkının yanı sıra yaşam merkezi olarak kütüphane ihtiyacına yönelik duyarlılığı artırmasını temenni ediyoruz. Bu sebeple Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı ve Sözcüsü Prof. Dr. İbrahim Kalın ile yapılan söyleşinin, yöneticilerin sorumluluk alanına işaret etmesi bakımından önemli olduğuna dikkatinizi çekmek isterim.



Kütüphanelere ihtiyacımız var. Hem de çok. Çünkü doğal karşılaşma mekanlarımızı yitirdik. Kütüphane özellikle çocuklar, gençler ve kadınlar için karşılaşma mekanı oluşturması açısından önemli.



Kütüphane değince aklınıza sadece ihtisas kütüphaneleri gelmesin. Yaşam alanı olarak düşünün kütüphaneleri. Geniş bir bahçe içinde, aydınlık birimlerden oluşan kitap, dvd, oyuncak koleksiyonu olan bir mekan olarak düşünün lütfen kütüphaneleri.



Büyük şehirlerde insanların gidebilecekleri tek mekan AVM'ler.



AVM'ler para harcanan yerler. Para harcayanlar ile para harcayanlara bakanları aynı mekana hapsettiğimizde oradan fesat çıkar, haset çıkar. Toplumsal gerilim çıkar.



Kütüphaneler gelir seviyesi ne olursa olsun kültür paydasında buluşmak isteyen insanları bir araya getirir. Orada zenginlik biter, ideoloji biter, sadece tutku kalır. Kitaba ve öğrenmeye duyulan tutku.



Şikayet kültürünü terk edip talep kültürü inşa edelim. Nasıl kütüphaneler istiyoruz? Cevabı Nihayet Dergi'nin Mart sayısında.



Bu hafta kütüphaneler üzerine düşünmeye devam edelim. Karşılaştığınız güzel kütüphaneleri, sizi ve çocuğunuzu kütüphaneden soğutan kütüphane memurlarını anlatan mektuplarınızı bekliyorum.



Adres:



#kütüphane
#nihayet dergi
#yeni sayı
8 yıl önce
Erkeklere kitap, kadınlara kütüphane!
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti