|
Grip aşısıydı üçüncü boğaz köprüsüydü filan! Ya fareler! Ya fareler!

I-

Bu hafta anneler fena halde teyakkuzdaydı. Doktorlar arandı. Arkadaşlar arandı.Komşular ile fikir alış verişinde bulunuldu. “Yeni nesil” (her şeyi nesil yapan sizsiniz) grip aşısını evlatlarımızın bedeninde deneyecek miydik? Bütün bir hafta boyunca bu soruya muhatap olmuştum ki…Aşağıda anlatacağım olayı yaşadım.Ben yaşadım diye bundan bir yazı konusu çıkarmazdım emin olun.Gündem şu kadar yoğun iken üstelik.Ne var ki yetkililerin dikkatini çekmek zorundayım.

Grip aşısı yaptıralım yaptırmayalım tartışmaları eşliğinde altın renkli sonbaharı ağız tadıyla yaşayamazken. O gün kaldırımın üzerinde kış hazırlığı için cam kavanoz seçen bir grup kadının, aynı anda aynı frekansta, rol olarak çalışsalar asla bu kadar uyumlu bir şekilde başaramayacakları kadar bir örnek irkilmelerine tanık oldum.Benimle birlikte bütün cadde.Derken kavanoz seçen kadınların vücut dili, salgın hastalık gibi çocuğunun elinden tutmuş okula götüren annelere geçti.Annelerden seyyar satıcılara.Seyyar satıcılardan arabasını park etmeye çalışan kadınlara.Sanki bir akım geçiyordu ve bu akım ile birlikte insanlar aynı anda aynı tepkiyi veriyordu.

Olay caddenin bize göre karşı tarafında yaşanıyor.Karşı taraf adeta elim sende benzeri bir tuhaf oyunun içinde birbirlerine el verirken, caddenin bu tarafında kalanlar yani biz, donmuş bir şekilde onlara bakıyoruz.

Derken olan oldu! Bizim taraf da aynı tepkiyi vermeye başladı.Bazıları ne olduğunu anladı.Ama ben hala anlayamadım.Çünkü olayı anlamak yerine insanların verdiği tepkiye odaklanmıştım.Yüz ifadelerine, vücut dillerine bakıyorum.Kadınların aşikar şaşkınlığı ile erkeklerin gizli şaşkınlığını, çocukların coşkulu şaşkınlığı ile mukayese ediyorum.(Mesleki deformasyon diyebilirsiniz tabi.)Ta ki o ana kadar.

“Orda orda.Kadının ayağının dibinde” diyen sesleri duyunca ayaklarıma baktım.

Bir fare.!!!!

Benim fareyi gördüğüm anda bir kedi belirdi ortalıkta. Şarküterinin kedisi.Salam,sucuk,peynir artıklarını yemelere doymuş şişman kedi.Bütün cadde hadi kedi yakala onu diye tempo tutmaya başladı.Fare o anda bira kamyonunun tekerleklerinin arasına saklandı.Sanki tekerleklerin arasında bir fare değil de, iki saniye sonra patlaması beklenen bir bomba var.Şişko kedi arabaya doğru gider gibi yapıp saklandı.Evet saklandı.Korkak kedi!

Kedi korkak! Esnaf korkak! Herkes nefesini tutmuş farenin biri tarafından yakalanmasını bekliyor.Kim yakalayacak?!

Diyorsunuz böyle yazması kolay.Ne yaptın onu söyle.Fare çok tehlikeli bir hayvan.Özelikle yiyecek içecekler için.Bir anda bir salgının baş göstermesi an meselesi.Bilim adamların kobay olarak kullandıkları farelerin, korkunç bir intikamla geri gelmelerinden korkuyorum.

Fareli köyün kavalcısı başka bir versiyonuyla şehirlerimizde tekrar yaşanmak üzere.

O gün hiç üşenmedim yolumun üzerindeki yiyecek satan dükkanlara,marketlere tek tek girerek bir yetkili ile görüşmek istediğimi söyleyip yetkili bekledim.Karşıma yetkili olarak dikilen kişilerin yetkili ve de dolayısıyla pek etkili olamayacaklarını anlamakla birlikte görevimi yerine getirdim.Dışarıda bir fare gördüğümüzü bir farenin görüldüğü yerde başka farelerin zaten yaşadığına delil sayılacağı için mekanlarında acilen fareden korunma sistemlerinin olması gerektiğini hatırlattım.

II-

Tanık olduğum olayı kime anlattıysam, A ben de geçen gün diye başlayan bir fare hikayesi olduğunu gördüm.

Grip salgını için tedbirler almaya çalışırken farelerin sebep olacağı salgın hastalıkları gözden uzak tutmayalım.

III-

Maltepe Belediye başkanı prof.dr.Mustafa Zengin''i sabahın erken saatlerinde ve gece yarısı Maltepe''de tebdil-i kıyafet denetime davet ediyorum.Sosyal demokrat politikacıların işlerin kendiliğinden tıkır tıkır yürüyeceğine dair bir ütopyaları var.Hayır efendim bir ev kadını gibi eliniz yönettiğiniz beldenin üstünde olmaz ise işler durur.Nitekim Maltepe sahilinde hiç alışkın olmadığımız bir şekilde çöp kaynadığına şahit oldum geçen Pazar sabahı.Belediyeler temizlik işlerinin sabahın çok erken saatinde yapılmasını gerçekleştirmek zorunda.

İdealist yaşlı kadınları ellerine ameliyat eldiveni geçirmiş çöp toplarken görünce içim ezildi. Bellik ki oy verdikleri belediyenin döküntülerini toplayarak onu başarılı yapmaya çalışıyorlar.Yanlış!!! Bu yanlışı muhafazakarlar da yapıyor .Halbuki oy verdiğimiz yönetimlerin döküntülerini toplamakla vazifeli değiliz.Bilakis onları denetlemekle, vazifelerini yapmaya çağırmakla yükümlüyüz.

Ne diyordum…Fareler.Şehirlerimizde yüzleşmemiz gereken bir “fare gerçeği” var!!! Köyler mi?

15 yıl önce
Grip aşısıydı üçüncü boğaz köprüsüydü filan! Ya fareler! Ya fareler!
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’