|
Kadınların anlatılan ve anlatılamayan hikâyesi
I-


Eskiler Mart ayı dert ayı denirdi. Son yıllarda 8 Mart Kadınlar gününü içinde barındırıyor diye bütün Mart ayı, “Kadın dostu ay" olarak kutlanıyor.



Nihayet Dergi olarak Mart ayını 1906'dan günümüze “Müslüman kadınların hikâyesi" etrafında değerlendirmeye çalıştık.



Çok tartışılacak bir sayı olacağının elbette farkındaydık ama içeriğine bakmadan kapağının bu kadar tartışılmasını beklemiyorduk.



Mart sayısının kapağı internette yayınlanır yayınlanmaz dostlarımdan şöyle tepkiler almaya başladım:



“Aaa ben senin peçe taraftarı olduğunu bilmiyordum."



“Peçe taraftarı değilim ."



“O zaman derginin kapağı niye öyle!"



“Dergiyi oku ondan sonra konuşalım".



“Hiç yakışmadı içinde peçe ile ilgili şeyler yok ama siz satmak için kapağa, peçeli kadın ile çok eşli Osmanlı erkeği koydunuz öyle mi?"



“Hayır öyle değil. O adam çok eşli bir Osmanlı erkeği değil. Piyer Loti."



“Piyer Loti'yi niye kapağa koyuyorsunuz yahu!"



“Dergiyi okuyunca bu soruyu sormayacaksın."



“Okumadan söylesen ön tanıtım olarak..."



II-



Kadınların hikâyesi daima imajlar savaşının ortasında yer alır.



Kadınlar kendi hikâyelerini anlatmaya niyet etseler de hiçbir zaman anlatılan sadece kadınların hikâyesi olarak kalmaz.



Kelimeler üzerinden ilerleyen imajlar savaşı devreye girer ve hikâyenin sunumunu daima muktedir olanlar gerçekleştirir.



Nihayet'in Mart sayısında 1906 yılında yayınlanan Loti'nin Bezgin Kadınlar romanını merkeze aldık. Çünkü roman Pierre Loti tarafından yazılmış ancak kendisine bu romanı sipariş veren iki kız kardeş “haremden kaçanlar" olarak uzun bir süre Avrupa basınının ilgisini çekmiş, büyük kardeş kitaplarda okuduğu Batı'yı bulamamış olmanın kederi ile Türkiye'ye dönmüş, küçük kardeş Nuriye ise Polonyalı bir kont ile evlenmek için Hristiyan olmuş, dört çocuk dünyaya getirmiştir.



Hariciye memurlarından Mehmet Nuri Bey'in, Taha Toros'un kaleminde “Kontes Nuriye" olarak yer alan kızı, Fransa'da Güzin Dino ve Ahmet Hamdi Tanpınar ile de görüşmüştür.



Nihayet Dergi'nin Mart sayısının kapağında yer alan peçeli fotoğrafa gelince... “Bizim bir ruhumuzun olduğunu Avrupalı hemşirelerimize romanınız yoluyla anlatın" diyerek Piyer Loti'ye Bezgin Kadınlar'ın siparişini veren üç genç kadın, gizli saklı buluşmalarından birinde bu fotoğrafı çektirmişlerdir. Kadınlardan birinin peçesi diğerine göre daha kalındır. O kalın peçelerin ardında bir Türk kadını değil, Fransız kadın yazar Maria Lera vardır. Maria Lera, Mehmet Nuri Bey tarafından kızlarına mürebbiye olarak tutulmuştur ve sanki Türk romanlarındaki “mürebbiye" tiplemesini gerçek hayata geçirmek ister gibi “bezgin" romanların yazılış sürecini inşa etmiştir.



Roman 1906 yılında yayınlanmış olmasına rağmen romanda anlatılanlar ve anlatılmayanlar üzerine Fransızca kitaplar yazılmaya devam ediyor.



III-



Batı, Doğu'nun sadece yeraltı ve yerüstü zenginliklerini tarumar etmekle kalmıyor, aynı zamanda “bilinmeyen İslam"ı oryantalist söyleme uygun olarak bilinir kılmaları için otobiyografisini, anılarını yazan kadınlara finansal destek veriyor. Bkz. Namık Kemal'in torunu Selma Ekrem'in anıları.



Hikâyeyi anlatan kim?



Bir tarafta Batılı tüketiciler için inşa edilmiş otobiyografiler ve romanlar var, diğer tarafta ninelerimizin yaşadığı göç, gurbet, sürgün hikâyeleri.



Ninelerimizin hikâyesini harflerin gövdesinde yeşertelim.



Lütfen şunu unutmayalım: Her birimiz kendi kültürel genetiğimizi çıkarmakla yükümlüyüz.


#Nihayet Dergisi
#Roman
#Genetik
7 yıl önce
Kadınların anlatılan ve anlatılamayan hikâyesi
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset