|
Küçük kızın gözyaşından “kahramanlık” hikayesi çıkarmak...

Küçük kız feryat figan ağlıyor.



Ev ahalisinden birisi küçük çocuğun gözyaşlarının kaydını tutuyor.



Küçük kız Bu kitabı bana devlet verdi ben onu nasıl yırtarım derken adeta kendinden geçiyor.



Bu kitabı devlet verdi. Cümle öğretmenin cümlesi. Belli ki küçük kızın öğretmeni kitaplarınız size emanettir yırtmayacaksınız, tertemiz kullanacaksınız demiş. Dememiş adeta öğrencileri bu sorumluluğun alınmadığı durumlar için acıdan kahrolma potansiyeli üzerinden şartlamış.



Küçük kız, öğretmeninin korku burcunda verdiği “sorumluluk" ateşinde takılı kalmış, gözyaşını birbirine ekliyor.



Küçük kızın vidyo kaydı alınırken, ona eşlik eden yetişkin bir kadın var. Belki annesi. Belki yakını. O kitap sana emanet değil o kitap senin diyor. Küçük kız hayır o kitap bana emanetti diyerek içini çeke çeke ağlamaya devam ediyor.



geçen hafta “paylaşım rekoru" kırdı.



Herkes paylaşımını kendi dağarcığındaki kelimelerle ve ses getireceğini düşündüğü etiketler/kalıplar üzerinden yaptı. Kimisi vatan hainlerine gelsin dedi, kimisi böyle küçük kızlar oldukça bu memleketin sırtı yere gelmez diyerek zafer narası attı.



Velhasıl küçük kız bir kahraman olarak selamlanıp, kahramanın şahsında yarına dair umut mayası atıldı.



Oysa umudun mayası, üç lise öğrencisinin topladıkları parçalarla otomobil yapmasındaydı. İki haber aynı anda medyaya düştüğü halde kamuoyu gerçek başarı ve gayreti değil vidyo üzerinden “ispat edilmiş üzüntü"nün peşinden gitti.



Üç liseli gencin başarısı, gayreti pek kimselerin umurunda olmadı.



Küçük kızın gözyaşlarının sergilendiği vidyo binlerce kişi tarafından beğenildi/ izlenildi.



Üç liseli gencin YouTube üzerinden edindikleri “nasıl otomobil yapılır" bilgisi ve kendi gayretleri ile toplamış oldukları parçalardan otomobil yapışları bizi hayrete düşürecekken, niye bu haberin peşinden gitmedik?



Gayretin değil de şaşkınlık gözyaşlarının bize bunca değerli gelmesinin sebebi nedir?



İnsanlar kız çocuğunun “kederi"nden neyi öğrenmiş oldular? Ya da neyi deneyimlemiş oldular?



Öznenin acısının, devletin kamusal bütünlüğüne tercüme edilmesi ne kadar anlamlı?



Bu soruların cevabı Güney Koreli sosyolog Byung-Chul Han"ın “olumluluk toplumu" teorisinde aşikar: “Olumluluk toplumu hiçbir olumsuz duyguya izin vermez."



II-


Küçük kızın kimliği hakkında pek bilgimiz yoktu. Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin ve Gaziantep Valisi Ali Yerlikaya, İl Milli Eğitim Müdürü Cengiz Mete küçük kızı ziyaret etmesiyle birlikte yüzüne, hüznüne, gözyaşına tanık olduğumuz küçük kızın, adının Yasemin olduğunu, ilkokul ikinci sınıfa gittiğini ve sekiz yaşında olduğunu öğrendik. Kitabın yırtılma sebebi 13 yaşındaki ağabeyi ile yaptığı tartışma. (Ağabeyinin sorumsuz çocuk olarak etiketlenmesine ailenin yaptığı katkıyı tartışabilecek miyiz?)



III-



Aynı şeye bakıyor ama aynı şeyi görmüyoruz.



Bendenizin bu vidyodan gördüğü şudur: Ebeveynler çocuklarının görüntüsünü hiç sorgulamadan tüketime dahil ediyor, izleyiciler “beğenmeye doyamadıkları" vidyo üzerinden mahremiyetin sınırlarını aşındırdıklarını hiç idrak etmiyor.



Pedagogların ve psikologların; ebeveynlerin çocuklarının vidyosunu “paylaşıma" sokmamaları konusunda ikna edici kamu spotları hazırlanmasına katkı sunması gerekiyor.



Çocuğumuz ağladığında bize düşen onu teselli etmektir, ne kadar üzüldüğünü cümle aleme duyurmak/ ispat etmek üzere vidyo kaydını almak değil.

#Fatma Şahin
#Ali Yerlikaya
7 yıl önce
Küçük kızın gözyaşından “kahramanlık” hikayesi çıkarmak...
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi