|
‘Sayın Cumhurbaşkanımız’ paydasında toplandık yeniden!

15 Temmuz destanının kadın kahramanlarını konuşuyoruz günlerdir. Eylemlerini, hissettiklerini, ideallerini konuşuyoruz.



Eşinin kamyonunun direksiyonuna geçip yoluna çıkan gençleri kamyonu doldurup Boğaz Köprüsü'ne giden Şerife Boz'u, evinden yürüye yürüye köprüyü varıp “Benim köprümü ne hakla kapatırsınız” diyerek askere hesap sorarken yaralanan Safiye Bayat'ı konuşuyoruz.



Hayat arkadaşlarını, oğullarını, kardeşlerini, babalarını kaybeden kadınların, şehit emanetine sahip çıkan dirayetlerine hayran, duayı duaya ekliyoruz.



15 Temmuz gecesinde yazılan destanda kadınların emeği çoktur. Meydanlar demokrasi direnişi için dolduysa bunun kıvılcımına vesile olanların başında CNN Ankara temsilcisi Hande Fırat geliyor.



Hande Fırat Face time üzerinden Cumhurbaşkanımız ile görüşme yapmamış olsa idi meydanlar o kadar hızlı dolmayacaktı belki de...



Hande Fırat, haber ve teknoloji kullanımında ders kitaplarında okutulacak bir başarıya imza attı. Cumhurbaşkanımızı yayına almak konusunda ısrarı olmasa idi olayların seyri başka türlü gelişebilirdi.



Hande Fırat'ın kişiliğinde işini iyi yapan insanlara saygı duymamız gerektiğini bir kez daha idrak ettik.(Ettik mi sahiden?!)



Dünya kamuoyu Hande Fırat'ın başarısını takdir ederken aklı evveller korosu, onu hükümet yalakası olmakla suçladı, tiyatronun bir parçası olduğunu söyleyeme kadar vardırdılar işi.



15 Temmuz gecesi T.C. Cumhurbaşkanı'nın hepimizin Cumhurbaşkanı/Başkumandanı olduğunu hala idrak edemeyenler vardı çünkü. Onlarla ilgilenmiyorum. Ama Hande Fırat'ın Ayşe Arman'a vermiş olduğu söyleşideki şu satırları çok önemsiyorum. Bu satırların “BİZ” paydasını genişletici maya olmasını diliyorum buyurun:



“ Ve ben gerçekten Suriye olmak istemiyorum. Hiçbir koşulda. Benim bir kızım var, hepimizin çocukları var. Şöyle düşün, iki gün önce hepimiz pokemon go konuşuyorduk. Çoğumuz İngilizce biliyoruz, Almanca, Fransızca öğreniyoruz. Yabancı dizileri, Türk dizilerini takip ediyoruz, dünyayı izliyoruz. Tatil planlarımız var. Hayallerimiz var. Deli gibi kitap okuyoruz. Dünyanın her yeri ile görüntülü konuşuyoruz. Teknolojiye ayak uyduruyoruz. Çağdaş insanlarız. Biz Afrika'da açlık çeken bir ülke değiliz. Ya da bombaların altında bir ülke değildik. Demokrasi büyük bir güzellik ve biz ona sahip çıkmalıyız. Benim çocuğum başka türlü yaşamamalı. Benim derken, senin çocuğun, öbürünün çocuğu. Sen de böyle yaşamamalısın. Ben de böyle yaşamamalıyım. O yüzden sayın Cumhurbaşkanımız dedim.”



Siyasi görüşümüz, hayat tarzımız ne olursa olsun hepimiz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bir ferdiyiz.



Devletimiz ayakta olduğu sürece canımızın can, malımızın mal, idealimizin ideal olduğunu idrak etmek zorundayız.



15 Temmuz gecesi her ideolojiden insan, takma akıl ile değil akl eden kalp ile yaşayan her ideolojiden insan, bu gerçeği gördü, kavradı.



Gençler devletçi olmak ile bir devlete sahip olmanın farkını bilmiyordu, 15 Temmuz gecesi öğrendiler inşallah.



15 Temmuz gecesinde yaşadıklarımızı değerlendirirken Suriyeli mültecilere çok şey borçlu olduğumuzu kabul edelim. Onların hikayesine, yoksulluğuna, çaresizliğine, vatansızlığına bu kadar yakından tanık olmamış olsa idik demokrasimize, devletimize sahip çıkma refleksimizi bu kadar kuvvetli olmayabilirdi.



Bundan sonra eleştirilerimizi, kişiselleştirmeden rasyonel bir üslup ile, kurumlarımızın gerçekten kurumsallaşmasına katkı sunmak üzere dile getirmeye itina göstermek zorundayız.



BURADA, vatanımızda hep birlikte en güzel yarınları inşa etmek hepimizin borcu.


#15 Temmuz
#Hande Fırat
#Şerife Boz
8 yıl önce
‘Sayın Cumhurbaşkanımız’ paydasında toplandık yeniden!
Onları kim öldürdü, neden, nasıl öldürdü?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?