|
Tarihi film çekmiş yönetmenin kes-yapıştır tarih anlayışı

I-



Yazacak çok konu, söylenecek çok söz, gamlanacak çok dert, şikayet edecek çok yanlış var.



Yazamadıklarım yazabildiklerimden çoktur.



Yazamadıklarımın yükü ile kalbim ağır, bedenim yorgun, umudum kırgın.



Bu kırgınlığı daima mesafe üzerinden tamir etmeye çalıştım. Rabbimiz,



ateşin içinde dahi ateşe mesafeli olunabileceğini Hz. İbrahim'in imtihanı ile öğretmiyor mu bize!



II-



Bütün bu çokluğun içinde bendeniz hiç de mühim olmayan bir meseleye değineceğim. Daha doğrusu sizin için pek mühim görülmeyen, ama benim için bütün sorunları ortak bir paydada toplamamamızı sağlayan bir derdin, bir yarışma programı vesilesiyle karşımıza çıkan bir karesine odaklanacağım.



Yarışma programından haber sitelerinde karşıma çıkan vidyoları (bakın gene video yazmadım sözlük vatandaşları) sebebiyle haberdar oluyorum.



Paylaşılan son görüntü ODTÜ öğrencisi Batuhan Demiröz'e ait.



Soru şu:



Hadi çocuklar 78 milyon tek yürek olduk seyrediyoruz denilen program aşağıdakilerden hangisidir?



a-Evlilik



b-Spor



c-Çizgi film



d-Belgesel



Yarışmayı sunan Selçuk Yöntem, Batuhan'ı acele etmemesi konusunda uyarıyor. Uyarısı öylesine yapılmış bir uyarıdan ziyade, sık karşılaşmakta olduğu bir durumun tecrübesiyle yapılmış bir uyarı.



Zira gençler çok acele ediyor.



Neden? Çünkü bizim gençlere temrin ettirdiğimiz tek şey acele etmeleri .



Üniversite sınavında rakiplerini geçmeleri için acele etmeleri gerekiyor. Soruları hızlı okumaları, akıllarına gelen ilk cevabı işaretlemeleri tavsiye ediliyor.



Sınav koçlarının ısrarla üzerinde durduğu husus, eğer durup düşünürsen yanlış cevap verirsin. Fazla derin düşünmeden hemen cevapları ele.



Cevapları eliyor ODTÜ öğrencisi Batuhan. Çocuklar kelimesi ile seyir kelimesini birlikte düşünüyor/eşleştiriyor ve hiç tereddütsüz çizgi film seçeneğine gidiyor.



Çoktan seçmeli ve zamana karşı yarışılan eğitim sistemi ile idrak, muhakeme ve tahayyül gücü zayıflıyor.



Muhakeme ve tahayyül gücü zayıfladığı için yaratıcı işler çıkmıyor ortaya.



Yaratıcı işler çıkmayınca, yaptığı işten heyecan duymayan başkalarının kazandığı parada gözü olan mutsuz/huzursuz/kibirli/öfkeli bir gençlik geliyor.



III-



Tahayyül gücü, heyecan, bilgi, birikim ile gelişir.



Türkiye'de bilimin gelişmediğinden şikayet eder fakat ne yazık ki sanat konusundaki sığlık pek derdimiz olmaz. Oysa sanat ve siyaset, sanat ve bilim, sanat ve ahlak birbirinden ayrılmayacak konulardır.



Sözün gelip duracağı yer Mustafa Altıoklar. Tahayyül gücü giderek zayıfladığı için her geçen gün kendisinin gerisine düştü.



İnsanı anlamaktan, çağın gidişini sorgulamaktan vazgeçen herkes gibi ideolojik kırılganlığa demir attı. Atsın bize ne diyemiyorum. Hayat tecrübesini imha eden çocukça cümlelere sığınmasını çok trajik buluyorum.



Hükümetin 29 Mayıs kutlamalarını eleştirmek için

.



Eleştirmek ifadesi yanlış oldu. Bir çağı kapatıp bir çağı açan tarihi olayı kendi kıt kelimeleri ile indirgemeye kalkıyor.



Muhakeme gücünü kaybettiğini ifşa eden cümleleri şöyle:



“İki Dandik Taka”


“İki dandik takayı Haliç'in uysal sularından geçirip, topu topu Avcılar kadar bir üvey kasabayı gasp etmeyi fetih diye kutlayan aptal; elbette bilmezsin; senin Ecdad-ı Osman'ın yalvararak haçlıya teslim ettiği İstanbul'u, Mustafa Kemal'in ölümüne kavgasıyla kurtardığını ve elbette bilemezsin, sana hayatın estetiğini yaşamayı önerdiğini.”


Yukarıdaki cümleler eleştiri cümlesi değil, cehalet ve öfke cümlesi.



Tarihi film yapmış bir yönetmenin tarih konusundaki cehaletine mi üzülelim, sanat adamı olarak muhakeme gücünün bu kadar sığ oluşuna mı kahırlanalım bilemedim.



Bazılarınız hiç derdim değil ahmaklığını gördüğüm için mutlu bile oldum diyebilir.



Ben mutlu olmuyorum. Çünkü Kemalistinden sosyalistine, milliyetçisinden İslamcısına, muhafazakarından liberaline her kesimin kendi inandığı düşünce içinde liyakat ehli olmasını, düşüncenin ıstırabını taşımasını, muhakeme gücüne sahip olmasını, kes yapıştır bir tarih anlayışına değil, zamanın ruhunu kavrayan bir tarih anlayışına sahip olmasını canı gönülden istiyorum.



Ama maalesef Türkiye'de her kesim her geçen gün kendi geçmişinin gerisine düşüyor.




#Tarihi film
#Batuhan Demiröz
#Yarışma programı
8 yıl önce
Tarihi film çekmiş yönetmenin kes-yapıştır tarih anlayışı
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti
Bir bu eksikti...
IBAN veren esnafın katli vacip mi?