|
Tesettürlü kadınların elinden alınan konuşma ve susma hakkı

Başörtü yasaklarıyla birlikte kamusal alandaki geçiş hakkını sınırlandırmak üzere devlet bazı vatandaşlarına vize mecburiyeti getirmiş olmakta; kendilerinden vize istenen mesture hanımlara vize şartı olarak başını açması mecburiyeti konulmaktadır. Bu şart kendini devletin sahibi olarak görenler tarafından iyi vatandaş-kötü vatandaş ayırımını gerçekleştirecek bir turnusol kağıdı olarak tanımlanmaktadır. Nitekim, Antalya milletvekili Nesrin Ünal vize alabilmek için başını açmış, başını açmayı reddeden Merve Kavakçı ise devletin başı tarafından ajan provokatörlükle suçlanmıştır.

Kamusal alana giriş için tesettürlü kadınlardan istenen başını açma vizesinin gerekçesi hangi anlayışa dayanmaktadır? Maksat muhatabın saçlarının rengi, kelliği ya da saçının kalitesi olmadığına göre vizenin gayesi nedir?

Vizenin gayesi muhatabının iteat edip etmeyeceğini bilme güvencesini elde etmeye yöneliktir. Başörtüsünün bir türlü kabul edilemeyen, kaynağı din olan simgesel özelliği de zaten "iteat" ögesinin farklı yerlere gösterilmesinden kaynaklanmaktadır. Başını örtmek ben her ahval ve şeraitte Allah''ın emirlerini birinci dereceden emirler olarak görür, uymam gereken emirlerin sırasını bu birinci emir ile uzlaştığı süre içinde bir sıraya koyarım manasına gelmektedir. Günlük hayattaki emir ve yasakları uhrevi ve dünyevi olarak ayırdıktan sonra sıralamanın daima birinciye verilecek olması, meseleye ahlakilik açısından bakılmadığında laik düşüncenin bozguna uğratılması fobisine dönüştürülmektedir. Halbuki başörtüsü takan kadın, kendisini "dindar kadın" olarak belirlemekte ve muhatap olacağı insanlardan kendisinin belirlemiş olduğu bu norma dikkat etmesini istemektedir. Nitekim bu istek 90''lı yılların başından itibaren tesettürlü kadınların da "kötü" olduğu inancının suni tiplemeler vasıtasıyla bilinçlere yerleştirilmeye çalışılmasına kadar halk nezdinde kesintisiz bir itibara sahipti. Zaten kendisini laikçi, laikçi-feminist olarak tanımlayan kadın gruplarının itirazı, başörtülüleri kamusal alanda görmeme haklarının olduğunu iddia etmeleri, halkın başörtülü kadınlara göstermiş olduğu bu itibara duyulan tepkiden kaynaklanmaktadır. Bu tepki haklı mıdır? Tepkinin haklı olabilmesi için laikçi ve laikçi-feministlerin kendilerini birincil olarak tanımladıkları kategori ile, başörtülülerin birincil olarak tanımladıkları kategorinin aynı olması gerekir. Mesela laikçiler ve laikçi feministler kendilerinin birincil olarak dindar kategorisinde tanınmalarını istediklerinde; başları açık olduğu için, kendisini dindar olarak tanımlayan başörtülüler yüzünden halk nezdinde itibarları ikinci sıraya düşeceği gerekçesi ile başörtüsünün tek başına dindarlık simgesi olarak görülmesine itiraz edebilirler. O vakit derler ki, "biz de birinci tercih olarak kendimizi Allah''ın emirlerine uyan kullar olarak görüyoruz. Tek farkımız onların başı örtülü bizimkisi değil. Toplumun dindarlık ölçüsü olarak sadece başörtüsüne bakmasını tasvip etmiyoruz. Nitekim kırda bayırda, köylerde başını örten pek çok kadın var. Ama biz başımız açık olduğu halde İslamın beş şartına uymaktayız ama başı örtülü pek çok kadın bu şartlara riayet etmemektedir. Dolayısıyla başörtüsünün tek dindarlık ölçüsü olarak görülmesine karşıyız. Bizim amel ve davranışlarımızda ne kadar dindar olduğumuz gözden kaçırılmasın."

Başını örtemeyen kadınların başını örtenlere itirazı ancak kendilerini tanımlayış biçimlerindeki referans din olduğunda bir anlam taşıyabilir. Fakat mevcut tartışmalar muhatapların birbirini aynı düzlemde gördüğü bir seviyede gerçekleşmemektedir. Başörtüsüne karşı olanlar kendilerini daha yukarda görmekte ve söylediklerinin tartışmasız kabul edilmesini beklemektedirler. Halbuki daha yukarda olan daima din''dir. Tartışma kabul etmeyen dini müeyyidelerdir. Başörtüsüne karşı olanların saldırgan tutumu işte tam bu noktada, kendilerini tanrılaştırmada karşılaştıkları güçlüklerden kaynaklanmaktadır.

25 yıl önce
Tesettürlü kadınların elinden alınan konuşma ve susma hakkı
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti