|
15 Temmuz gecesi yaşadıklarımızdan ne öğrendik?

Tecrübe nedir? “Tecrübe başımıza gelenler değil, başımıza gelenlerle ne yaptığımızdır.”



Başımıza gelenlerden ne öğrendik?



Karakter ve vefa bahsi üzerinde tekrar tekrar durmak gerektiğini öğrendim. Sayın Cumhurbaşkanının etrafındaki yaverlerde nasıl bir rol kabiliyeti, nasıl bir takiyye kuvveti mevcut ki kendilerini bu kadar iyi saklamayı başarabilmişler diye düşündüm/düşünüyorum. Düşündükçe zihnim tel tel geriliyor. Böyle bir ihanet çemberinin içinde yaşamaya maruz kalmak ne zor bir şeydir. Sayın Cumhurbaşkanının yaşadıklarını/hissettiklerini anlamamıza imkan yok.



İkinci olarak, devlet erkanının asker ya da sivil tam kadro belli bir mekanda bulunmaması gerektiğini düşündüm.



Bu düşüncenin endişesiyle 15 Temmus'ta şehit olanları uğurlamaya bütün devlet erkanının bir arada katılması yüreğimi titretiyor.



Lütfen daha dikkatli olalım.



Zengin aileler her ihtimale karşılık ailenin bütün bireylerinin aynı uçağa binmemesine dikkat eder.



Cinnet darbesini düzenleyenler bütün komutanların aynı düğünde olacağını önceden bildikleri için darbe senaryolarını düğüne göre planlamışlar.



Olanı biteni hatırlayalım....



15 Temmuz gecesi Eskişehir Moda Deniz Kulübü'nde düğün var. Muharip Hava Kuvvetleri Komutanı ve 11 Havacı general düğünde hazır bulunuyor. Darbeciler için bu beklenen fırsat. Moda Deniz Kulübü'ne baskın yaparak komutanlar rehin alınıyor.



Türkiye'yi daha büyük bir kıyımdan kurtaran şey ise iki korgeneral ve bir tuğgeneralin düğünden erken ayrılması.



Başbakan Binali Yıldırım düğünden erken ayrılan bir havacı korgeneral ile temasa geçerek Akıncı üssünün kontrol altına alınmasını istiyor. Uçakların yakıtının bitip iniş yapacağı beklenirken uçakların havada yakıt ikmali yaptığı anlaşılıyor. Bunun üzerine Binali yıldırım İstanbul ve Ankara hava sahasını kapattırarak, uçan bütün unsurların etkisiz hale getirilmesi talimatını veriyor. Komutan “Efendim yazılı emir lazım” diyor. Binali Yıldırım'ın sorun çözücü tavrı devreye giriyor: “ Vur kardeşim, sesimi kaydet ve vur!”



İhanetin teferruatını öğrendikçe olanı biteni rasyonel bir şekilde izah etmeye takatımız kalmıyor. Sayın Cumhurbaşkanımız Marmaris'e giderken yaverlerini de yanına almış olsa idi, bulunduğu yeri on dakika önce terk etmemiş olsa idi, komutanlar düğünden erken ayrılmamış olsa idi, kışla Komutanı Koruma Astsubayı nöbetini tutan Başçavuş Ömer Halisdemir darbecilere hiç tereddütsüz kurşun atmamış olsa idi... Halk Cumhurbaşkanı'nın sokağa çıkma çağrısına uymamış olsa idi... Uzar gider liste.



Bütün bunların tek bir anlamı var: Allah bizi esirgedi. Allah bizi muhafaza etti. Yöneticilerimize, Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza feraset, basiret ve sağ duyu ihsan etti. Yapmaları gerekenleri hiç heyecansız ve serinkanlı yaptıkları için sosyal medya maymunları, olanı biteni “bunlar tiyatro” diye küçümsemeye kalkıyor. Çünkü onların dar kafasının bu cesaret ve sağ duyguyu anlaması mümkün değil.



Allah bizi her daim muhafaza etsin. Her birimize basiret, firaset, merhamet ve şefkat ihsan etsin.



Aylar önce bize yeni karşılaşma mekanları lazım diye yazmıştım. Kanlı darbeyi, cinnet darbesini bastırmak üzere karşılaşacağımızı bilmiyordum elbet. Merhum Cemil Meriç'in dediği gibi Türkiye'de “sağcı- solcu, ilerici-gerici yoktur, bu memlekette namuslular ve namussuzlar vardır.”



Ortak paydamız vatan, ilkemiz liyakat ehline hak ettiği önceliği vermek olmalı bundan böyle...Daima söylüyorum, kimliklere değil kişiliklere bakalım.




#15 Temmuz
#Darbe girişimi
#Moda Deniz Kulübü
#Cemil Meriç
8 yıl önce
15 Temmuz gecesi yaşadıklarımızdan ne öğrendik?
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak
Târihin doğru yerinde durmak