|
Bakan Yardımcısı olarak iki isim öneriyorum: Nazife Şişman ve Ayşe Böhürler

Hafta sonu medyada yoğun olarak Bakan yardımcıları ile ilgili bilgiler kamuoyunun dikkatine sunuldu.

Bakan yardımcıları meselesinde en önemli hususun dışarıdan bir bakış olduğunun ısrarla altını çizmek isterim.

Siyasetin doğası gereği bir müddet sonra siyasetin içinde bulunanlar kapalı devre bir hayat yaşayamaya başlıyor. Çok seyahat ediyorlar, çok insanla görüşüyorlar ama çokluk zaman içinde kendilerinin gerisine düşmelerine sebep oluyor. Üstelik karşılarına çıkan kişiler ya hayranlıklarını dile getirenler oluyor ya hayranmış numarası yaparak bir şeyler koparmaya çalışanlar.

Vakti zamanında entelektüel birikimi gıpta ile takip edilen kişilerin siyasete girdikten hele de Bakan olduktan sonra, alt seviye bir güncel takibi ile sınırlı kaldıklarını gözlemlemek yıllardır içimi acıtan bir durumdur.

Alt seviye derken neyi kast ediyorum? Herkesin konuştuğu konuları gayet iyi bilen-ki bu bir televizyon programı olabilir, bir spor müsabakası olabilir- fakat dünyadaki sosyal ve felsefi tartışmalardan bihaber bir duruş.

Bir de eş durumu var tabi. Siyasilerin vizyonu eşlerin merakı ile yakından alakalı. Siyaset tek başına yapılabilecek bir meslek değil. Evdeki eşin (kadın bakanlar için kocalarını kast ediyorum aynı zamanda) muhakkak siyasetin içindeki eşe medya takibi konusunda ve yapılan icraatların halk nezdinde nasıl karşılandığı konusunda bilgi aktarması gerekiyor. En iyi eleştirmenler eşler olduğu zaman siyasi hayat, kapalı devre olmaktan çıkar.

Sayın Emine Erdoğan, sayın Hayrünnisa Gül, Sayın Sare Davutoğlu sokağın sesini ve tepkisini yakalamak, gündelik hayat içindeki eksiklikleri gidermek konusunda olağanüstü performans gösteriyor.(Üç isimin dışında başka isimleri saymıyor olmam başka isimler olmadığı anlamına gelmiyor.Bu üç ismin toplumsal konulara alakasına yakın plan ve doğal ortamlarda tanık olduğum için özellikle zikrediyorum.)

Bu performans eşlerinin siyasi başarılarında önemli bir rol oynuyor.

Siyasi hayatın, ev desteği ile mukim olmasının dışında bir de vizyon desteğine ihtiyacı var. Bunu özel sohbetlerde uzun süredir dile getiriyor, arkadaşlar ile beyin fırtınaları gerçekleştiriyorduk.

Özellikle dijital teknolojinin gündelik hayatı etkileyen veçhesi konusunda Türkiye''de yapılan çalışmalar çok yetersiz. Üreme teknolojilerinden, iletişim teknolojilerine kadar pek çok alanı etkisi altına alan ve bir öncesini anlayamadan bir dizi yeniliğin bütün yerleşik değerleri alt üst ettiğini fark edemeden yaşıyoruz. Başımıza gelenlerin neden başımıza geldiğini anlayamadan önce bir ahlak elden gidiyor diye feveran ediyor; sonra farkında olmadan red ettiğimiz anlayışların içinde nefes almaya çalışıyoruz.

Sözü nereye getireceğim… Özellikle Milli Eğitim Bakanlığı, Aile Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı gibi bakanlıklarda postmodern dönemin birey üzerindeki baskılarının bütün dünyada nasıl tartışıldığını yakından takip eden; orada olanları buraya aynen uygulamaya kalkmayan; ama ufuk çizgisi konusunda son derece aktif ve derinlikli bakış açılarına ihtiyacımız var.

Sayın Başbakan, bakan yardımcılarını çoktan seçmiştir büyük ihtimal. Ama tarihe not düşerek vazifemi yerine getirmek istiyorum. Ki bu vazife bu satırların yazarı için farzı ayın hükmündedir.

Bakan yardımcısı olarak iki ismi özellikle zikretmek istiyorum. Nazife Şişman ve Ayşe Böhürler.

Nazife Şişman''ın entelektüel destek ve birikim açısından bakan yardımcısı olarak çok iyi bir seçim olacağını düşünüyorum. Özellikle Aile Bakanlığı yardımcılığı kendisi için biçilmiş kaftan gibi görünüyor.

Ayşe Böhürler''i Bakan yardımcısı olarak teklif etme sebebim Nazife Şişman''dan farklı. Ayşe Böhürler AK Parti''nin her kademesinde çalıştı. Siyasetin kılcal damarlarını çok iyi biliyor. Taban ile tavan arasındaki uçurumu, farklı bakış açılarını,gündelik hayatın pratik dayatmalarını ve bu dayatmaların kadınların gündelik hayatını nasıl etkilediğini bilen bir isim.Bakan yardımcısı olarak sivil toplum örgütleri ile hükümet arasında düzenli ve dengeli bir iletişimin varlık bulmasına katkı sağlayacağına inanıyorum.

Meraklısı için şu notu düşmek isterim: "Başörtüsü yoksa oy yok kampanyası" iyi kotarılmış bir kampanya değildi. Sloganı sert öznesi müphem olduğu için iyi kotarılmış bir kampanya değildi. Kampanya boyunca kampanyayı düzenleyenlerin elini zayıf düşürmemek için bu konudaki eleştirel düşüncelerimi parantez içinde tuttum.

"Başörtüsü yoksa oy yok" sloganı yerine liyakat sahibi bir başörtülü öznenin ismi doğrudan telaffuz edilse idi kampanyanın daha başarılı olacağını düşündüm seçim boyunca.

Bakan yardımcısı olarak ismini zikrettiğim Nazife Şişman ve Ayşe Böhürler evet başörtülü. Ama ben oları başörtülü oldukları için değil, sahip oldukları liyakat dolayısıyla Bakan Yardımcısı olarak aday gösteriyorum.

13 yıl önce
Bakan Yardımcısı olarak iki isim öneriyorum: Nazife Şişman ve Ayşe Böhürler
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset