|
Çocuklarımıza gökyüzüne bakmayı kim öğretecek!
I-

Onları bir vakıf üniversitesinin koridorunda topaç çevirirken gördüm.

Mucizevî bir şeye bakar gibi bakıyorlardı dönen topaca. Topacın ipini elinde tutan topaca hafif hafif vurunca topacın dönme hızını arttırdığını fark ediyordu coşkuyla.

Bir müddet seyrettim topaç çevireni ve ona bakışı ile eşlik eden arkadaşını. Topaç çeviren kendinden geçmişti. Baktığımı fark etmedi. Ya da dünyaya kendisini kapatmış topacın dönme hızına adamış olduğundan, iletişim kurulması imkânsız farklı zamanların içindeydik.

Mescidi sormak üzere gitmiştim yanlarına. Arkadaşı sorumu duydu. Tarif etmek yerine mihmandarlık etmeyi tercih etti. Tedirgin bir mihmandarlık idi. Onları yargılayacağımı koca kızlar olmuşsunuz yerlere kadar pardösü, başta örtü bu ne hal diye bakmakta olduğumu düşünmüş olmalıydı. Tedirgin bir göz temasının ardından gülümsedim. "Unutulmasın bu oyunlar" dedim. "Geç de olsa siz öğrenin ki sizden sonrakilere de öğretebilesiniz. Fingirdek/fırıldak vardır bir de." "O ne hiç bilmiyorum" dedi.

"Ucundan tutar döndürürsünüz" diye tarif ettim.

"Nasıl birlikte oynanır ki.." dedi. Topacın sokak oyunu olmasındaki manayı da kavrayamamıştı.

"Bunlar odaklanma oyunlarıdır" dedim ayaküstü. "Uçurtma, misket, topaç çevirme hepsinin ortak teması odaklanmadır. Gözünü ayırmadan objene bakarsın. Adeta kendi enerjini objene aktarırsın. Kiminki daha uzun süre aktif halde kalırsa oyunu o kazanır."

II-

Kızım ilkokul üçüncü sınıfta iken, okul gezisi olarak Bursa"ya gidildi. Yeşil Cami"nin önünden birkaç tane topaç alarak çocuklara topaç çevirmeyi öğretmeye meylettim. Kızımın benden utandığını hatırlıyorum. Utanmakta haklı idi. Çünkü topaç çeviren anne imajı fazla gelmişti.

Yılmadım gördüğüm her topacı eve getirmeye devam ettim.

Sevdiremedim. O günden geriye kalan mahcubiyet ile topaç çeviren annesini evde bile yalnız bıraktı. Çünkü arkadaşlarının, öğretmenin yargılayıcı bakışlarına muhatap olmuştu. Annesinin bu yargılayıcı bakışlara aldırmazlığını anlayabilecek yaşta değildi.

III-

Çocuklarımızın dikkat sorunu var farkında mısınız?

Geleneksel oyunlarımızın ortak noktası dikkati yoğunlaştırmaya yöneliktir.

Ende tura bir iki üç vücudun kaskatı olarak sabitlenmesini sağlar. Topaç çevirme, bilye oynama, çivi oynama göz ile parmakların uyumuna dayalıdır.

Uçurtma ile bekleme estetiğini temrin ederiz.

Uçurtma uçar, bulutların arasına girer, başımız göklerde öylece bakarız.

Uçurtma bize göklere bakmayı öğretir.

Çocuklarımıza gökyüzüne bakmayı öğretmek için ne yapıyoruz…

Daha çok ekrana bakmalarını sağlamak için Milli Eğitim seferber oysa. Bkz. Fatih Projesi.

IV-

Göklere bakmayı temrin ettiremediğimiz çocuklar için ne tevriye günü heyecanı var ne Arife ne bayram.

V-

Kurban Bayramımız mübarek olsun. Gökyüzüne bakanlardan, ötelerin sesini duyanlardan ve dahi Arafat vakfesinde içindeki boşluğu ilahi keder ile dolduranlardan olalım inşallah.

11 yıl önce
Çocuklarımıza gökyüzüne bakmayı kim öğretecek!
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi