|
"Gaiplerden bir ses geldi bu adam gezdirsin boşluğu ense kökünde!"

Çağlara ismini veren kavramlar o çağın yiten değerleri ile ilgili. Evet, evet kazanımları değil yiten değerleri ile ilgili. Aydınlanma çağının, insanın bir yanının giderek karanlığa gömüleceği bir zamanın habercisi olduğunu ancak bu günden geriye bakarak görebiliyoruz. Aydınlanma çağından başlayarak bizi insan yapan özellikleri terk ederek, canlılar âlemindeki hiyerarşik üstünlüğümüzü de kaybettik. Eşitliğin başlangıcı bu üstünlüğün yitirilmesi ile başlar. Masum bir kavram, ideal bir kavram olarak görünür eşitlik. Aydınlama çağından birkaç yüzyıl sonra katillerin, canilerin, sapıkların insan haklarını ve birey olarak eşitliğini konuşuyor olacağımızı o çağlarda henüz bilmiyorduk.

Bir köşe yazısında, aydınlanma çağında tohumları atılan; Fransız İhtilali"nde ete kemiğe bürünen; günümüzde sadece cinsler üzerinden konuşulabilir olan eşitlik meselesinin felsefi arka planını tartışmayacağım. Niyetim çağımıza isim olarak verilen "iletişim"in bizleri ne kadar yalnızlaştırdığı üzerine kuş bakışı bir şeyler söylemek.

İletişim çağında insanlar dinleyicisini ve dinleme/anlama/yekdil olma erdemini kaybetti. Hiçbir çağda insanlar bu kadar dinleyicisiz kalmamıştı. Kadim kültürlerde dinlemek bir erdemdi. Modern kültürün NLP tarikatları ise konuşmaya, kendini ifade etmeye yönlendiriyor herkesi. Tüketim ile kendini ifade etmek arasındaki bağ keşfedildiğinden bu yana herkes konuşuyor. Herkes konuşup hiç kimse dinlemediği için öfke ve şiddet, yalnızlık ve intihar birbirini besleyerek artıyor. Beş kişilik "dost" meclisinde herkes bir başkası ile yani telefon üzerinden bağ kurulabilenle iletişim halinde. Yani "burada" olmayan ile.

"Burada" olanlar ancak birbirini suçlamak birbirine bağırmak üzere ağzını açıyor. Açıyor ağzını, yumuyor gözünü. Kulak buralardan gideli çok oldu.

Filmden devam edecek olursak... Yeryüzündeki Son Aşk filminde insanlar işitme duygusunu kaybetmeden önce müthiş bir saldırganlık ile doluyor. Saldırganlık en yakındakinden öç almaya dönüşüyor. (Lütfen son yıllarda katillerin, hırsızların, canilerin en yakındakiler olduğunu hatırlayalım. Eşi ya da sevgilisi tarafından başı kesilerek öldürülenler, komşusu tarafından canına kıyılanlar, torunu tarafından katledilen nineler, yeğenini fidye için kaçıran dayılar, amcalar.)

Koku ve tat alma duygusunu yitiren insanlar ilk şoku atlattıktan sonra hayata kaldığı yerden, durduğu yerden katılmaya devam ediyordu. Ama işitme kaybı hayata katılmayı imkânsız kılmıştır. Salgından korunmak için maskeli ve korunaklı kıyafetler içinde, kapı kapı dolaşan yetkililer "İşitmiyorsanız evinizde kalın ve ekranı açık tutun" pankartı ile insanları uyarmaya çalışmaktadır.

Lokantanın sahibi her şey bitti artık der. Geriye bir tek un ve yağ kaldı. Un ve yağın dünyasında lokanta işletmenin anlamı yoktur. İnsanlar spor salonlarına, okullara doldurulmakta ve düzenli olarak makarna servis edilmektedir. Dünyadan kopuk, her daim açık ekranın önünde öylece bekliyor insanlar. Ekrandaki tek görüntü lütfen televizyonunuzu açık tutun ibaresinden ibaret.

Ekran açık.

Kokusunu, tadını ve sesini yitirmiş dünyada insanları hayatta tutacak tek şeyin ekran olması size neyi hatırlatıyor?

İşitmenin ardından, görme duyusu da insanı terk ediyor. Geriye bir tek dokunma duygusu kalıyor.

Hiçbir duygusu hasar görmemiş Berlin yakınlarında bir çocuk insanlığın umudu olarak görülüyor. Medeniyetten geriye kalan bütün duyguları işleyen tek bir çocuk...

Bizi kimseler uyarmadı henüz. Ama bir ibadet aşkı içinde ekranlarımız açık. Haber bekliyoruz. Neyin haberini?

Necip Fazıl"ın Çile şiiri ile bitirelim:

Gaiplerden bir ses geldi: Bu adam, /Gezdirsin boşluğu ense kökünde!/ Ve uçtu tepemden birdenbire dam; /Gök devrildi, künde üstüne künde.../ Pencereye koştum: Kızıl kıyamet! /Dediklerin çıktı, ihtiyar bacı!/ Sonsuzluk, elinde bir mavi tülbent, /Ok çekti yukardan, üstüme avcı.

12 yıl önce
"Gaiplerden bir ses geldi bu adam gezdirsin boşluğu ense kökünde!"
En çok aranan, eleman temininde güçlük çekilen ve istihdam artışı beklenen meslekler
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti
Bir bu eksikti...