|
Seçmenler mi partiyi inşa eder, partiler mi seçmenini inşa eder?

2011 seçimlerini atlattık çok şükür. Hava şartları adeta seçime yardımcı bir latiflik içinde geçti. Geçen senenin aynı dönemdeki iklimini hatırlayın, bir de bu sene yağmur altında geçen baharımızı ve yazımızı.

Liderler çok çalıştı çok yoruldu.

Lakin seçmen açısından sokak gözlemlerime dayanarak söylüyorum sakin bir seçim oldu. Tabi bu sakinliği İstanbul için söylüyorum.Yoksa Güneydoğu''da -seçmenlerden aldığım telefonlara ve e postalara dayanarak söylüyorum- bir hayli gergin bir seçim atmosferi yaşandı.

Sakin bir seçimdi değerlendirmesini özellikle büyük şehirlerde seçmenlerin ileri demokrasinin ileri seçmeni olmayı içselleştirmiş olmaları üzerinden yapıyorum aynı zamanda.

Her ne kadar seçim meydanlarında Sayın Başbakan''ın ağzından gazeteci yazarların isminin telaffuzunu frekansı yüksek bir seslendirme eşliğinde duysak da, esasında ilk defa bu seçimlerde medya bütün partilere karşı aynı mesafeyi korumaya azami dikkat etti.

Bu dikkati nereden ölçtüğümü söyleyeyim. Özellikle HaberTürk, CnnTürk , NTV ve Samanyolu Haber''in seçim bölgelerinde yapmış olduğu yayınları düzenli olarak dinledim. Muhabirler her görüşten halk ile konuşurken aynı mesafede kalmayı başardılar.

Medyanın görevi her türlü özneye eşit mesafeden yaklaşmak olmalı. İleri demokrasi için bu çok önemli.

Halk oy kullanma bilinci açısından oldukça modern bir tavır ortaya koyarken "vatandaş"ın bu bilince pek ulaşamadığını bu seçimlerde bir defa daha gördük.

Halk derken… Gördünüz muhakkak. Evlatlarının sırtında dört kat taşınarak oy kullanan yaşlı ve engelli vatandaşlar vardı. İp takkeli, çember sakallı. Feraceli, yaşmaklı halkımız.

Şimdi büyük harflerle yazıyorum:

ÖNÜMÜZDEKİ SEÇİMLERDE YÜKSEK SEÇİM KURULU YAŞLI VE ENGELLİ VATANDAŞLARIN OYLARINI BİRİNCİ KATTAN KULLANMASINI SAGLAYACAK BİR DÜZENLEME GETİRMELİ.

BELEDİYELER OY KULLANILAN OKULLARIN BAHÇELERİNDE TEKERLEKLİ SANDALYELER BULUNDURMALI.

Bazı bölgelerde yaşlı vatandaşların birinci katlarda oy kullanması sağlandı. Bunun bütün ülke çapına yayılmasını gerçekleştirmemiz gerekiyor.

Takkeli, sakallı yaşlı amcalar evlat sırtında dört kat çıkarken… Ki okula gelinceye kadar ne fedakarlıklara katlandıklarını tahmin bile edemezsiniz… Medyadan öğrendiğimize göre "vatandaş" Yaşar Büyükanıt ve eşi oylarını kullanmamışlar.

2002''den bu yana geleneksel hale gelen bir seçim muhabbetimiz var. Ne olacak bu CHP''nin hali.

CHP, AK Parti neden %50 oy aldı araştırması yapacakmış. Aman bu araştırma bir duyumdan ibaret kalsın. Hiç şık olmayan toplum tarafından oldukça yanlış anlaşılan bir araştırmaya dönüşür.

CHP çalışmadan muzaffer olmak isteyen mirasyediler ile dolu. Bu anlayış ile daha çok seçim kaybederler. Türk kamuoyu ne olacak bu CHP tartışmasından bıkar. Bir müddet sonra da sanki yokmuş gibi davranır bu gidişle. Sanki yokmuş partilerimizi hatırlayalım, ANAP, DYP, DSP.

Gençler bırakın CHP''yi yeni bir parti kurun. Yeni dünyanın dilini anlamaya talip bir parti.

Bu seçimlerde kızım sordu. Herkes oy kullanırken kendisinin kullanmamasından sebep alınmış olmalı ki "anneciğim dedi oy kullanma yaşı var da oy kullanmayı bırakma yaşı neden yok?"

Güzel soru. Dakikalarca güldüm.

CHP''li seçmenler oy kullanmama yaşına varmış görünüyor.

CHP her ne kadar kendini erkenden muzaffer ilen ettiyse de durum vaziyet ortada.

Neden kaybetmelere doymadıklarını anlamaları için Türkiye''deki seçmen tavrını çok net ortaya koyan bir gözlemimi kendilerine geçmiş olsun hediyesi olarak takdim etmek istiyorum. Lütfen kabul buyursunlar.

Üst orta sınıf CHP''liler diyor ki, oyumu CHP''ye vereceğim. Ama AK Partinin kazanmasını istiyorum.

AK Partinin liberal politikalarından memnun olmayan bütçesi dar muhafazakâr seçmen ise şöyle diyor: "Oyumu AK Partiye vereceğim. Ama oyları biraz düşse de kendilerine gelseler."

İki cümle arasındaki farklar üzerine düşünmeden toplumu analiz etmek pek mümkün görünmüyor.

13 yıl önce
Seçmenler mi partiyi inşa eder, partiler mi seçmenini inşa eder?
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’