|
Tokat’a gitmek lazım, Romancı’yı görmek lazım!

Hz. Mevlana “Tokat'a gitmek lazım” demişti. Tokat'a gitmek lazım. Tokat'ta “Tokat”ı görmek lazım.



Öncelikler sıralamasında, zaruretler bahsinde herkesin kendine göre oluşturduğu listeler vardır. Benim listemin birinci sırasında gençlere zaman ve mekan şuurunun kazandırılması yer alıyor. Gençlerin zaman ve mekan şuuru kazanmasında öğretmenlerin mesuliyeti büyük.



Bu mesuliyetten bihaber yaşayan öğretmenler de var, 7/24 bu mesuliyet ile yaşayanlar da...



Tokat'ta Taşhan'da Romancı diye anılan bir sahaf dükkanı mesuliyet sahibi bir öğretmenin gayretleri ile ayakta. Bu mekana ev sahipliği yapan öğrencilerle tanıştım. Mekanı siz anlatın bütün gençlere örnek olsun dedim. Anlattılar. Buyurun:



“Romancı güzellik olsun diye açılmış bir yer...”


Romancı yaklaşık iki yıl önce öğretmenimizin kendi tabiriyle 'güzellik olsun' diyerek üç dostuna sunduğu bir sahaf açma fikriyle ortaya çıktı. Adı sahaf ama asıl amaç kitap okuma gruplarıyla bir güzellik ve farkındalık oluşturmak. Gencinden yaşlısına dertleşebileceğimiz bir gönül evi oluşturmak. Belki hayata değil olumlu bakmayı, sadece bakmayı dahi unutmuş olanlara bir göz olabilmek. Ne yapalım, ne yapalım derdine düşüldüğünde 'hadi Romancı'ya gidip çaylarına ve dertlerine ortak olalım' denmesinin istendiği bir yer Romancı. Elde edilen gelirin burs ve hayır işlerinde kullanıldığı bir yer ayrıca. Geçen zaman içinde amacımıza ulaştığımızı gösteren birçok sahneye şahit oldum. Kitap okuma gruplarıyla hayatı değişenlerden kimliğini bulanlara, güzellikleri fark edip paylaşmaya başlayanlara, dükkana geldiği için sevinçten gözleri parlayanlara dek birçok sahne hafızamda saklı.



Bu sahnelerden birini anlatayım: Sacid amcamız var, 55 yaşın üstünde emekli tornacı. Küçüklüğünden beri kitaplarla yaşayan kıymetli bir kitap dostu kendisi. Bana ilkokul dördüncü sınıfta Pearl Buck'un Mübarek Toprak isimli kitabını okuduğunu ve çok sevdiğini söyledi ancak bir arkadaşı okumak üzere alıp geri getirmemiş. Üzüntüsünü paylaşırken bir yandan da kitapları karıştırıyordu. Derken rafta kitabı, eski baskısıyla buldu. 5 yaşında bir çocuk gibi sevindiğine yemin edebilirim, gözlerinin içi parlıyordu. Bu an hala hafızamda tazedir.



Bir diğer anım ise, öğretmenimizle masada otururken sohbet ettiğimiz bir anda yaşandı. Öğretmenlik yaptığı okul bir ilçenin meslek lisesi olduğu için öğrencilerin profili hakkında önceden kanıya varılmış ve öğrenciler de isteyerek ya da istemeyerek bu kanıya teslim olmuştu. Öğretmenimiz derste öğrencilere, dışarı çıkın ve bir güzellik yakalayın dediğini söyledi. Öğrencilerden biri hocam güzellik nasıl yakalanır, nasıl yapacağız diye sormuş. Öğretmenimiz bunu gözleri dolu dolu anlattı: 'Çocuk güzellik nedir bilmiyor ya, düşünebiliyor musun? 'Bak güneşe ne güzel ya benim için tekrar doğmuş de, aa yine uyandım, bir fırsat daha verildi çok şükür de, ya da hep olumlu şeylerle mutlu olma, bugün de hava soğuk ne güzel de. Hep olumsuz şeylere şaşırıp, kader diyoruz. Hava ne güzel ya kadere bak ya da çiçekler açmış kader işte diyelim' demişti. Öğretmenimiz gördüğü reklam panolarından, duyduğu olumsuz cümlelerden, gençlerin halinden, sıkıntısı olan birinden velhasıl duruşu olan bir insanın radarına takılabilecek her şeyden farkında, başkalarının başına gelmiş kedere onlar kadar belki daha fazla üzülüp bir şey yapma isteğiyle dolan güzel bir insan. Allah ondan da yol arkadaşlarından da razı olsun.



Dükkana daha çok üniversiteli arkadaşlar uğruyor. Romancının sömürüden uzak ve hayra talip bir yer olması aynı zamanda da elden geldikçe kitap ve dergi çeşidinde günceli takip etmeye çalışması da cazip kılıyor dükkanı. Gelenler için çoğu zaman çayımız hazırdır ve yanına -varsa eğer- bisküvi ikram ederiz. Ve tabii Tokat'ın küçük şehir olmasından dolayı ikinci el kitap sirkülasyonu fazla olmuyor. Bunun yanı sıra öğretmenimizden bir tane olması da bizi sıkıntıya sokan durumlardan...



Romancı benim için yaşam alanı demek. Tanıştığım andan itibaren dersime, ödevime rağmen geldiğim bir yer. Beni besleyen ve hayata daha bilinçli bakmamda vesile olan bir yer.



Muhammed Enes Çınar



“En çok satanlar değil cok satması gerekenler listesi…”


İçeriye girdiğinizde sizi sıcak bir ortamın karşıladığı, satmak için kitap alışverişinde bulunmayan bilhassa kitaplar hakkında fikirlerini beyan eden ve müşteriyle daima sohbet içinde bulunan çalışanların yer aldığı ortamdır Romancı. En çok hoşuma giden durumlardan biri de romancımızın raflarında “en çok satanlar” rafının yerine “çok satması gerekenler” rafının bulunuyor olması.



Grupların gruplaşmadığı birçok fikir ve görüşün saygıyla iletişim halinde bulunduğu söyleşiler olur. Sözüm o ki insan ayrımı yapılmadan ötekinin berikinin uğrak alanıdır sahafçımız.



Romancımız sadece kitaplara ve kitapseverlere ev sahibi değildir elbette. Bahar-yaz mevsimlerinde küpe çiçeklerinin ekildiği ve sardunya kokuları etrafında Kelebek, Şems ve Hakkı adlarında kuşlarımızın ötüşmelerine şahitlik ettiği ve bir de Eylül adında bir balığımızın yer aldığı bir ortamdır.



Merve Ekin



Taşhan, 111 Numaralı Dükkan'da bir öğretmen


Taşhan'ın taş duvarları arasında samimiyetin kitap kokusuyla birleşip doyasıya yaşandığı kitapçı dükkanı. Sadece bir kitaplıktan ibaret olmayan, içinde kitaplarla beraber birçok anıyı, sohbeti barındıran, insanın gönül telini titreten, zihnine ince ince işleyen cümlelerin dört bir yanı sardığı yerdir Romancı. Kitapların gölgesinde aydınlık sunan, zamanın, mekanın ve huzurun birleştiği kendi küçük, davası büyük bir yerdir. Ve tüm bunlara vesile olan gönlü güzel bir öğretmen.Yerlerin döşemelerini kendi elleriyle yapan bir öğretmen. Rafları kendi elleriyle birleştiren bir öğretmen. Romancı'ya samimiyet kazandıran, Romancı'yı Romancı yapan bir öğretmen.



İnsanların gönlüne dokunmayı, gözyaşlarını silmeyi, dertleriyle dertlenmeyi amaç edinmiş ve bu amaç uğruna bir araya gelmiş gönlü güzel bir okur topluluğu hakimdir Romancı'da.



Gelen misafirlerimize “müşteri” sıfatı yüklemeden sohbetler yapılır ve onların yüreklerine dokunan şiir demetlerimizden ikram edilir. Bazen de olur ki misafirlerimizin bize bıraktığı notlar bir pano oluşturur.



Belli bir çizgi dahilinde sosyal ve ahlaki değerleri muhafaza etmeyi ve o çizgide ilerlemeyi de hiçbir zaman bırakmamıştır. Ve bunu raflarımızı içindeki bilgilerle dolduran kitaplar dahilinde gerçekleştirir. Cemil Meriç, Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Rasim Özdenören, Aliya Izetbegoviç, Mustafa Kutlu gibi yazar ve şairlerin yanısıra Dergah, Hece, Cins, Nihayet, Ayasofya, Izdiham gibi dergilerde raflarımızı ve düşüncelerimizi aydınlatır. Bunlarla beraber bahsedecek çok şey var aslında.Boş olan raflarımızın şeffaf poşetlerle gelen kitaplarla dolması gibi, küçük köşelerimize gelen hediyelerin mekanımızı güzelleştirmesi gibi, masalarımızdaki notlarımız gibi, kısmetinize ne çıkarsa diyerek ikram ettiğimiz şiir demetlerimiz gibi, saksılarımızı renklendiren ve kokusunu etrafına yayan çiçeklerimiz gibi, kulağımıza hitap eden ötüşmelerin sahibi kuşlarımız gibi, bize her daim destek olan ve yanımızda olduklarını her fırsatta hissettiren dostlarımız gibi....



Bir sohbetinde “Romancı'yla beraber hayatı değişen insanlardanım” demişti bir arkadaşım. Ben dahil birçok insanın Romancı'yla beraber hayatı değişti

.

Çünkü burada sözünü önce özüne söyleyen insanlar var. Çünkü burada önce can sonra canandan ziyade, öncesi de canan sonrası da canan diyen insanlar var. Burada dokunduğu yeri gül bahçesine ceviren insanlar var. Burada emek, burada samimiyet, burada huzur var.



Meryem Tokmak


#Mevlana
#Meryem Tokmak
#Tokat
#Pearl Buck
8 yıl önce
Tokat’a gitmek lazım, Romancı’yı görmek lazım!
Kara dinlilerle milletin savaşı
Aklınızı başınıza alın. Cemaatler, gruplar, meşrepler, müritler
Ekonomi cephesinde mevzi savaşları
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?