|
Kasvetli hava

Anayasa Mahkemesi cihetinden gelen haberler olumsuz; TBMM''nin anayasanın belli maddelerinde gerçekleştirdiği değişikliklerle ilgili olarak CHP''nin yaptığı başvuruyu esastan incelemeye alacak gibi... Henüz bu konuda bir ilke kararı almadı, ama konuyu görüşmeye değer bulması niyetin iyi olmadığı anlamına yorumlanıyor.

Dün Yargıtay''daki bir toplantıda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya''nın yaptığı konuşmanın anayasaya ve Anayasa Mahkemesi''ne değgin bölümleri, Anayasa Mahkemesi üyelerini kapatma yönünde teşvik anlamına çekilebilecek sözlerdi.

Türkiye''nin eline geçmiş en önemli fırsatlardan birinin önünü kesebilir Anayasa Mahkemesi diye kasvetli bir bekleyiş havası var Ankara''da...

Bizim ülkemiz anayasasını sivillerin yapamadığı bir ülke. Bugüne kadar çok partili sistemde anayasalar askeri müdahaleler dönemlerinde yazılabildi; bu amaçla topladıkları sivillerin yazdığı metne son biçimi hep askerler verdi. Bir çok kez maddeleri değiştirildi son anayasanın, ancak esasa yönelik ve toplumun arzusu istikametinde ilk değişiklik Anayasa Mahkemesi duvarına çarptı.

Duvar da duvar hani...

1982 Anayasası Anayasa Mahkemesi''ni koruyucu kanatları altına alıyor, ancak yine de sınırsız bir yetki vermiyor... Anayasa Mahkemesi''nin yetki sınırı TBMM''nin yasama sınırına kadar; mahkemenin ''kanun koyucu gibi'' hareket edemeyeceğini (m. 153) öngörüyor anayasa... Bir başka kısıtlama da anayasa değişikliğiyle ilgili: “Anayasa değişikliklerinde ise” diyor anayasa (m. 148), “Teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlıdır.”

Mahkeme, kimilerinin beklediği gibi, Meclis''ten geçen değişiklik paketini esastan görüşmeye alırsa, bir anayasa suçu olan ''yetki aşımını'' kendisi işlemiş olur.

Biliyorum, Meclis''ten daha önce 411 oyla geçen iki maddelik başka bir anayasa değişikliğini, yetkisizlik iddialarına kulak tıkayarak, esastan görüşmüş ve iptal etmişti Anayasa Mahkemesi; ancak zorlama da olsa, değiştirilen hususların ''anayasanın değiştirilemez maddelerine aykırılığını'' ileri sürerek yapmıştı bunu. Oysa elindeki pakette yer alan değişiklikler arasında o kategoriye sokulabilecek tek bir madde bile bulunmuyor.

Normalde, iptal talebini, mahkeme üyelerine bile sunmadan geri çevirmeliydi Anayasa Mahkemesi başkanı...

411 oyla geçen değişikliklerden farklı olarak, mahkemenin dikkatine sunulan paketin bir başka özelliği daha var çünkü: Meclis''in iradesi ancak halkoylamasıyla tamamlanabilecek... Henüz halkoylamasına sunulmamış, dolayısiyle yasalaşıp yürürlüğe girmemiş bir anayasa değişikliğini nasıl görüşebilir Anayasa Mahkemesi?

Anayasa Mahkemeleri dünyanın her tarafında ''hukuk devleti'' ilkesinin gereği olarak faaliyet gösterirler; ''hukuk devleti'' olmak ise herkesin ve her kurumun anayasayla belirlenmiş sınırlar içerisinde görevlerini yerine getirmelerini ve yetkilerini kullanmalarını gerektirir. Anayasa Mahkemesi anayasa değişikliklerini de inceler, ama anayasanın çizdiği sınırları aşmadan; aştığı taktirde hem kendisini ''kanun koyucu gibi'' konuşlandırdığı, hem de ''şekil'' kısıtlamasının dışına çıktığı için, ''hukuk devleti'' kurallarını çiğnemiş olur.

Kural çiğneyen bir Anayasa Mahkemesi nerede görülmüş?

Daha önceki iptalde, 411 milletvekilinin kabul oyuyla gerçekleşmiş iki maddelik değişiklikte, Türkiye hayli farklı bir ortamdan geçiyordu. Bugünlerde kimse üstlenmediği için ''yakar topa'' dönüşmüş 27 Nisan (2007) ''e-muhtırası'' günleriydi o günler; bugün ise çok farklı bir ortamdayız. Anayasa Mahkemesi başkan ve üyelerinin kendilerini daha rahat hissedecekleri bir ortamda...

Böyle bir ortamda kendilerinin ve kurumlarının itibarı daha önde gelecektir.

Tahlil, bizi “Mahkeme iptal başvurusunu reddeder” noktasına götürüyor.

Öyleyse bu kasvetli bekleyiş neden?

14 yıl önce
Kasvetli hava
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset