|
Avrupa"nın neyi batıyor?

Avrupa''da sular durulmuyor. Avrupa''nın en büyük ekonomileri Almanya ve Fransa Avro Bölgesi''ni kurtarmak için çabalıyor.

Kaçıncısı olduğunu hatırlayamadığım zirvelerin en sonuncusu geçtiğimiz hafta yapıldı.

Beklenildiği gibi; zirvenin ardından sihirli bir değnek Avrupa''yı düzlüğe çıkaramadı.

Merkel''in, Avrupa İstikrar Mekanizması limitinin artırılması önerilerine karşı çıktığını açıklaması sonrası, Avrupa''nın ortak parası avro dolar karşısında hızla değer kaybederek onbir ayın en düşük seviyelerine geriledi…

Hafta sonu yapılan zirve öncesinde ve sonrasında kredi derecelendirme kurumlarının yaptığı açıklamalarda, birçok Avrupa ülkesinin uzun vadeli kredi notunun negatif izlemede olduğu açıklandı.

Normal şartlar altında doksan günde bir aksiyon alıp, revize durumları açıklayan kredi derecelendirme kurumlarının artık bu süreye pekte uydukları söylenemez.

Notçuların en büyük kozunun Fransa olduğunu bir kez daha hatırlatalım.

Sarkozy, uluslararası derecelendirme kuruluşlarının, Fransa''nın ''AAA'' olan notunu düşürmesi halinde, "işlerinin biraz daha zorlaşacağını, Fransa''nın kredi notunun düşürülmesinin sadece Fransa''yı ilgilendirmediğini, bütün Avrupa''yı ilgilendirdiğini" söyleyerek notçulara "akıllı olun" uyarısı yapmaktan da geri kalmıyor.

Açıkçası Sarkozy pek de haksız sayılmaz. Daha önceki yazılarda nedenleriyle açıkladığımız üzere; mesele artık Fransa meselesi değil. Topyekûn bir Avrupa Birliği meselesidir.

Avrupa''nın bu ekonomik krizin altından nasıl kalkacağını ve ne gibi sonuçları olacağını zaman gösterecek.

Gerçek olan bir şey var ki; o da 500 milyon nüfuslu Avrupa Birliği''nin işinin çok zor olduğu ve tekrar düzlüğe çıkmanın hiç kolay olmadığı.

Avrupa ülkeleri önümüzdeki yılda da borç sorunlarıyla boğuşmaya devam edecek. Portekiz, İtalya, İrlanda, İspanya ve Yunanistan 2012''de de borçlarını çevirmede oldukça zorlanabilirler.

Kısacası batı cephesinde değişen bir şey yok…

Avrupa''da tüm bunlar yaşanırken bizde bazı çevreler reel politikten uzak, hissi diyebileceğim bir yaklaşımla Avrupa meselesini ele alıyorlar.

Kimisi uzun yılların verdiği bir alışkanlıkla Avrupa mitinin çökmesini kaldıramıyor.

Kimleri de; Avrupa battı, biz dimdik ayaktayız edalarıyla nutuklar atıyorlar. Bu bizim intelijansımızın züğürt tesellisinden öte bir şey değildir!

Her iki görüşü nde sağlam temellere dayandırılması gerekiyor.

Şöyle ki;

Kendi içinde ciddi travma geçiren Avrupa, bizde halen ulaşılmaz bir kızılelma olarak görülüyor. Hâlbuki Avrupa Birliği uzunca bir süredir kendi içinde tartışılan bir olgu idi zaten. Ünlü Fransız nüfus bilimci Alfred Sauvy 1985 yılında yayımladığı kitabında "Avrupa Batacak" diyordu. Ama bugün olmuş bizde halen Avrupa kutsanıyor…

Batmaktan kastın ne olduğunun ortaya konmaması da ayrı bir çelişki.

Eğer Avrupa felsefi, kültürel, medeniyet ve ahlaki anlamda çöktü deniyorsa bu delilleriyle ortaya konmalı. Örneğin Batı''daki ahlaki çöküntünün geldiği noktayı ortaya koymak adına; Kanada''da bir çiftin metronun en işlek saatinde herkesin gözü önünde uluorta, hayvandan daha aşağı bir şekilde dakikalarca çiftleşmeleri gösterilebilir…

Yok, eğer Avrupa ekonomik olarak çöktü deniyorsa onun dayandığı temeller de ortaya konmalı.

Battı denilen Avrupa, "satın alma gücü paritesi"ne göre halen açık ara Türkiye''nin çok önünde gidiyor. İlk sıradaki Lüksemburg''la Türkiye arasında 5,5 kat fark bulunuyor. Türkiye İstatistik Kurumu, EUROSTAT ve OECD işbirliğiyle yürütülen çalışmaya katılan 37 ülke arasında Türkiye 30. sırada yer alıyor. Norveç, İsviçre, Hollanda, İrlanda gibi Kuzey Avrupa ülkeleri ilk sıralarda yer alıyor…

Hani onlar ekonomik olarak batmışlardı.

Demek ki tribün mantığı ve söylemleri her zaman olduğu gibi gerçekleri göstermiyor…

12 лет назад
Avrupa"nın neyi batıyor?
Kara dinlilerle milletin savaşı
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir