|
Şirketler kur riskini yönetemiyor

Türkiye"de ne zaman döviz kurları ani şoklara maruz kalsa, döviz yükümlülükleri olan kesimlerin yakınmalarını duyarız.

Bu yakınmaların oluşan zarar nedeniyle haklı yönleri var şüphesiz. Ancak yaşananlar karşısında da dövizle iş yapan kesimlerin ders alamadığı gerçeğini de her döviz şokuyla bir kez daha görürüz.

Yine aynısı oldu. Aralık ortasından itibaren sert dalgalanan döviz kurları nedeniyle, döviz yükümlülükleri olan şirketler büyük miktarlarda zarar ettiler.

Şirketlerin maruz kaldıkları zararın iki boyutu var. Birinci boyutu; mevcut döviz borçlarının yükselen kur karşısında lira cinsinden büyümesi. İkinci boyutu ise kur dalgalanmasından dolayı gerek üretilen malın fiyatlandırılmasında, gerekse ileriye dönük hesaplamalarda gri alanların çoğalmasından dolayı zorluklar yaşanması.

Dün Yeni Şafak"ta Hamide Hangül"ün hazırladığı haberde "Şirketlere kur tokadı" başlığı ile bu konuya dikkat çekildi. Haberde; son günlerde dövizde yaşanan rekorların özel sektöre faturasının hayli kabarık olduğu gerçeğini bir kez daha gördük.

Özel sektörün yurtdışından sağladığı kredi borcu bir yılda 17,1 milyar dolar artışla 155,6 milyar dolara yükseldi. Özel sektörün döviz cinsinden borcunun lira karşılığında ise yükselen kur nedeniyle 58 milyar liralık bir artış yaşandı.

Türkiye"de özel sektörün döviz yükümlülükleri ekonominin temel kırılganlıklarından biridir.

Özel sektörün döviz borcunun büyük kısmının uzun vadeli olması bir avantaj. Diğer taraftan da aslında zikredilen borç miktarına karşılık, firma sahiplerinin yurtdışında tuttukları döviz varlıkları göz önüne alındığında; özel sektörün net borcunun daha düşük olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır. Türkiye"de maalesef birçok şirket sahibi şirketinden daha zengindir...

Peki, özel sektör maruz olduğu bu kur riskini azaltamaz mıydı?

Özel sektörün kur riskine karşı kullanabileceği silahlar uzun süredir Türkiye finansal piyasalarında bulunmasına rağmen kullanılmıyor.

Eğer özel sektör tarafından kur riskine karşı finansal enstrümanlar tam anlamıyla kullanılmış olsa ve kur sabitlense dövizde yaşanan ani şokların faturaları da bu kadar kabarık olmazdı.

Doksanlı yılların ortalarında bir hayal olan vadeli işlemler bugün Türkiye finansal piyasalarında çalışıyor. Bu piyasadan ileriye dönük döviz kontratları alınabiliyor. Üstelik bu işlemler 2002 yılından bu yana yapılabiliyor. Önceleri VOB bünyesinde olan vadeli döviz işlemleri bugün Borsa İstanbul bünyesinde yapılıyor.

Gerçi bankalarla bir şekilde kur sabitleme işlemleri yapılabiliyor. Ancak, vadeli piyasada yapılacak işlemlerin çok fazla avantajı olması ve istendiği anda kur sabitlemesinin çözülebilmesi şirketler açısından daha avantajlı.

Vadeli döviz kontrat işlemleri Türkiye"de 2001 krizinin hemen ardından hayata geçirildi. Özellikle 2001 krizinde kur riskinden ağzı yananlar, her fırsatta döviz kurunu bir an önce sabitlemek istediklerini söylüyorlardı. Ama uygulamada bunu yapmadılar. Aradan geçen yıllara rağmen şirketler kur risklerini yönetmeyi öğrenemediler.

Türkiye İhracatçılar Meclisi"nin (TİM) "İhracatçı Eğilim Anketi"ne katılan ihracatçıların bu yılsonuna yönelik kur tahminleri dolar için 2,32, Euro için 3,16 lira.

TİM"in yaptığı ankette ihracatçılar yılsonunda kurların yükselmesini bekliyorlar. Lakin kur riskine karşın halen korunmuyorlar!

Türkiye"de ihracatçı kesimin en öncelikli sorunu enerji maliyetleri ve döviz kurlarıdır. Enerji maliyetlerinde yapabilecekleri çok fazla bir şey olmayabilir. Ama döviz kurlarında yapabilecekleri şeyler bulunuyor.

Eğer özel sektör döviz borçlarında kur riskinden korunma yolunu (hedge) tercih etmiş olsaydı, geçtiğimiz günlerdeki gibi çalkantılı dönemde panik halinde dövize hücum edip 2,35"lerin üzerinden dolar almazdı.

En önemlisi de yediğimiz tokadın faturası bu kadar kabarık çıkmazdı...

10 yıl önce
Şirketler kur riskini yönetemiyor
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi