|
Beni bir dilek tuttu!

Bir dilek içinden bir insan tuttu: Belki de o benim!



Bazen söyleyecek kimse yoktur ama ortada apaçık bir söz vardır, içinizden duyarsınız. Bazen size kulak verecek kimse yoktur ama söz yetişemeyeceğiniz bir hızla içinizde birikir durur. Kimiz, nesiyiz, neresindeyiz sözün? Nasıl hem söyleyeni, hem dinleyeni olabiliyoruz henüz sese bile dönüşmemiş onca kelimenin?



“...kalbimizde bize seslenen bir şey var. Bir ses var içimizde. Buna üst bilinç diyebilirsiniz, vicdan diyebilirsiniz, gönül diyebilirsiniz, ne derseniz deyin böyle bir ses vardır herkesin kalbinde..... Önemli olan o sese kulak verebilmektir. O ses sizinle tartışmaz, size söyler ve çekilir. Önemli olan o sesi duyabilmektir” diyor

.



Gözlerimiz kapalıyken de bir şeyler görüyoruz. Kulağımız tıkalıyken de bir şeyler duyuyoruz. Ama kalbimiz kapalıyken ne bir şey görüyor, ne bir şey duyuyoruz. Zavallı bir kelebeğin örümcek ağına takıldığı gibi perdelere takılıp kalıyoruz.



“Neden sürekli gözlerini sımsıkı kapalı tutuyorsun?” diye sordular. “Çünkü içimden hiçbir şey kaçırmak istemiyorum!” diye cevapladı gözlerini açmadan.



Görüntü, görmenin sadece alfabesidir, 'Okumaya kalp lazım!' diyor görmeyi bilenler, görebilenler!



Yine hikmetli bir alıntı, yine bir Jim Jarmusch filminden, bu defa 'The Limits of Control'den: “Köyümdeki yaşlı bir adam eskiden 'Gördüğün her şey, içinden baktığın camın rengine göre değişir.' derdai. Hiçbir şey doğru değil. Her şey hayalî... Yansımaları fark ettin mi? Benim için bazen, yansıma, yansıyan şeyden çok daha gerçek oluyor.”



Ağaçlara bakmaktan ormanı göremediğini söylüyor insanlar sürekli birbirine. Aslında ormana bakmaktan ağacı göremeyenlerin sayısı çok daha fazla!



Yıllarca her şeyi herkesten farklı hissettiğinin farkedilmesini ümitle bekledi. Sonra anladı ki, bu yeteneği onu aynı zamanda görünmez hale getiriyor.



“Bu çöplüğün havası bana dokunuyor” dedi kirli poşet. “Ah ah keşke bize de bir dokunan olsa!” diye bağrıştı hep bir ağızdan terkedilmiş klavye tuşları.



Devlet gösteri sanatlarına destek olacaksa, sığırcıkları da lütfen unutmasın!



Göçmen kuşların bir gün yerleşik hayata geçmeyi isteme ihtimalleri beni çok düşündürüyor!



Kendi kendine, “Ben istemez miyim herkes gibi birdirbir oynamayı!” diye hayıflandı küçük kirpi!



Doğruyu aramaya üşeniyor, yanlış yapmaktan usanmıyorsun; hayatın elbette açık unutulmuş bir musluk gibi boşa akıp gidecek!



“Bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösteriyor!” dedi tepeden bakan. “İstatistikleri senden iyiymiş!” dedi bıyığının altından konuşan.



Vaktin çocuğu ol ki, saatler kendini sana göre ayarlasın!



Hiçbir zaman kendinden emin olma! Ama başkaları her zaman senden emin olsun!



“El elden üstün amma” dedi meczup “hepsinin üstünde O'nun eli!”


#Meczup
#Muhyiddin Şekûr
#Cins Dergi
8 yıl önce
Beni bir dilek tuttu!
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler