|
Fırıldağın kısır döngüsü

Kontrolümüzden çok zaman önce çıkan bir medya ağının ortasında her gün bir çok haber gelip kapımızı çalıyor. Dünyada olan bitenden sadece haberdar etmiyor ancak bu haberler bizi, aynı zamanda o haberi yoğuran kanaatle de kanaatlendiriyor.



"Sabahtan beri elektrik kesik, dünyayla bütün irtibatım kesildi" diye dert yandı genç olan. "Hayatla irtibat kurmayı dene" dedi gülümseyerek daha çok yaşamış olan, "orada her şey güneş enerjisiyle çalışıyor!"



İletişim teknolojilerinin hayatın köşe bucağını ele geçirdiği şu zamanda, herhangi bir konuda gerçekten fikir sahibi olabilmek için bu konulara ışık tutabileceğimiz ilim, irfan, tarih, felsefe, kültür, edebiyat gibi temelli düşünce disiplinlerinden yararlanma imkanına yazık ki pek sahip değiliz. Bütün bu birikimle ya hiç ilişkimiz yok ya da varsa bir miktar irtibatımız, o teması da hiç sahici bir zeminde kurmuyor, oradan hayatımıza sirayet edecek bir şeyler bulup çıkaracak zihin mesailerini göze alamıyoruz.



"Mübtelâ-yı derd olaldan bir tabîb buldun mu sen/ Daima ağlar gezersin binde bir güldün mü sen/ Vaktın Eflâtun'ı olsan da pahan bir akçedir/Ey dil-i divane gönlüm haddini bildin mi sen" diyor Konyalı Aşık Şem'i rahmet olsun.



"Keşke bütün bilgileri zihnime yüklemenin bir yolunu bulabilseydim" dedi heveskâr olan. "Bu seni flash diskinden daha bilge yapmaz!" dedi yanındaki.



Günümüz zihniyetinde bilgi çabuk eskiyen ve neredeyse sürekli mahiyeti değişen bir şey... O sebeple de herhangi bir konu başlığını ele alırken acele etmek zorunda olduğumuzu hissettiriyorlar bize. Bütünle, bütünlükle, anlamla, derinlikle uğraşacak vaktimiz yok, kesitle, parçayla, yüzeyde olanla, ele gelenle durumu idare etmeye mecbur ediliyoruz adeta.



Ellerini gökyüzüne aç, sabırla yağmur damlalarının birer birer içine düşüp avucunda birikmesini bekle! İdrak sahibi olmak isteyenin yapması gereken de esasen budur.



Rüzgar gülü gibi kendini her esintiye açık tutarsan, fırıldağa döndüm diye sonra hiç mızmızlanmayacaksın, hayat böyle!



İbnü'l Cevzî, Zekiler Kitabı'nda aktarıyor: “Ebân b. Cerîr, Mühelleb b. Safra'nın şöyle dediğini rivayet etmiş: 'Kâmil insanın aklının, diline hakim olması hoşuma gider; dilinin aklına hakim olması ise hoşuma gitmez”



Papağana "Hep aynı şeyi tekrar edip duruyorsun!" diyecek olmuşlar, "Anladığınızdan bir emin olsam, hemen başka konuya geçeceğim!" demiş.



Herkesin hevesle itibar kuyruklarına girdiği yerde, kendi ismini hatırında tutmaktan muzdarip insanlar da var.



Papatya sarı ile beyazı kendine renk olarak kendi mi seçti? Ya gelincik kırmızıyı, ya sümbül moru? Peki ya sen, insanlık bahçesinin bin bir renginden sana ait olanı kendin mi seçtin?



Sen sana sorulmuş bir bilmecesin, kalk cevabını ara!



"Sakın ha kıpraşıp suyu bulandırma" dedi meczup, "o suyun üstüne işlenmiş bir nakışsın sen!"


#Gökhan Özcan
8 yıl önce
Fırıldağın kısır döngüsü
Bu öğretmenin sesine kulak verilmeli
Yahudilerin ikinci ve son fesadı ve bir tefsir nüktesi
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’