Türkiye''de gündemi kilitleyen üç beş konu maddesi var mutlaka, ötesini hiç kimse görmüyor. İzlesek de, dinlesek de, okusak da algılamıyoruz adeta. İşin garibi, gündemin köşe başlarını tutan konu başlıkları genellikle üç beş gün hararetini koruyan, sonra geçip giden ve tamamen unutulan kısa vadeli gündemden çıkıp geliyor. Şimdi seçim dışında hiçbir şey görmüyor, duymuyoruz mesela. Oysa bu ayın sonunda seçim yapılacak, sonrasında 15 gün sonuçlarını konuşacağız ve sonra hayatımıza döneceğiz. Tabii yeni bir hararetli gündem başlığı açılana kadar... Hal böyle giderse, bu döngü de sürüp gidecek. Dikkatimizin bir parçasını üstünde durulmayan önemli haberlere ayırmaya asla vakit bulamayacağız. O haberler çok daha uzun vadeli gerçeklere işaret ediyor, hayatın özüne yönelik kimi tehditleri haber veriyor olsa bile...
Hemen iki örnekle hayatımızın bu önemli açmazını biraz açmaya gayret edeyim... İlk örnek, Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu''nun, Sakarya''daki bir açılışta söylediği sözler arasında gizli bir haber... Ne diyor Sayın Bakan? "Şu anda 65 yaş ve üstü insanımızın oranı, toplam nüfusumuzun yüzde 6''sıdır. Bu hızlı bir şekilde artıyor. 2013 ve 2014''lerde bu sayı daha da artacak. Yüzyılın ortalarına doğru Türkiye, yaşlı bir nüfus olmanın gerçekleriyle yüzleşecek. Yani önümüzde 30 veya 40 yıllık bir süre var. Bu süre içinde bu çocuklarımızı hayata en iyi şekilde hazırlamanın yöntemini bulmamız lazım" diyor. Aslında bilmediğimiz bir şey değil bu, uzmanlar bu konuda sık sık uyarılarda bulunuyor, hatta Başbakan Erdoğan da zaman zaman bu konunun üstünde duruyor. Duymasına duyu-yoruz bu gerçeği, ama algılamıyoruz. Sayın Bakan 2013-2014 yıllarından sözettiğine göre, nüfus yaşlanmasının etkilerini çok yakın zamanda hissetmeye başlayacağız. Toplumun bütün kesimlerinin düşünmesi, çareler üretmesi, hazırlanması gereken bir toplumsal deprem uyarısı aslında bu... Adım adım yaklaşıyor olsa da, etkisi hızla yayılıp büyüyecek. Ekonomiden insani değerlere uzanan çizgide çok yönlü değerlendirmeler yapmak gerekiyor. Bunun için de konunun ülke gündemine taşınması şart... Taşınabiliyor mu? İnsanlarımızın günboyu konuşup tartıştığı şeylere bakılırsa, pek taşınamıyor.
Yine yeterince önemsenmeyen ikinci bir önemli haber... Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Kaya''nın hayati önemi haiz bir açıklaması var. Ne diyor Sayın Kaya? "Yüksek kolesterol, yağ ve kalori içeren gıdaların tüketildiği ''Batı tipi'' beslenme şekli, şeker hastalığının en önemli nedenleri arasında yer alıyor. Türk toplumunda da giderek yaygınlaşan fast food türü yiyecekler, vücudun yağlanmasına, obeziteye yol açıyor. Obezite de şeker hastalığının ortaya çıkmasında önemli rol oynu-yor" diyor. Bunu da bir yerlerde duymuş gibisiniz değil mi? Bu konuda belgeseller bile izlemiş olabilirsiniz. Peki sonuç? Koca bir hiç!
Alışveriş merkezlerinde beni en çok sinirlendiren tablolardan biri şu; yemek için ayrılmış geniş alanlarda kendi mutfağımıza ait yiyeceklerin bulunduğu pek çok geleneksel işletme sinek avlarken, ağırlığını çocukların oluşturduğu kalabalıklar anlı şanlı küresel "fast food" tuzaklarının önünde kuyruk bekliyor. Anneler babalar ya onların zevkini paylaşıyor, ya karşı çıkamıyor ya da sözünü geçiremiyor.
Kaybolan sadece sağlığımız, toplumsal huzurumuz değil oysa; hayatı bize ait kılan bir çok şey aynı zamanda! Alın bir görünmez haber daha!..
