|
İtiraz dilekçesi

Her yönüyle tahammülü zor, kalabalık bir hayat yaşıyoruz. Bir çok şeye sinir oluyoruz, birçok şeyden rahatsız oluyor, bir çok şeye çok derin itirazlarımız var.

Mesela benim neye itirazım var?

Mesela, sallama usulü konuşan siyasetçiye neden salladığını sormayan gazeteciye, sallama haber yapan muhabire neden sallama haber yaptığını sormayan yayın yönetmenine, sallama manşet atan yayın yönetmenine ne yaptığını sormayan gazete-televizyon sahibine, bütün bunlara rağmen hala o gazete ve televizyonlara en fazla itibar eden sevgili halkıma ciddi itirazım var.

Mesela, bir dünya yıldızı transfer ederek iyi bir iş yapan ama bunu havaalanından stadyuma kadar taşan aşırı kompleksli şovlara dönüştüren, buna karşılık aidiyet duygusuyla kendi takımını zirveye taşıyan futbolcusunu takdir etmekte çok zorlanan takım yöneticilerine de itirazım var.

Mesela, bir tercih olarak sinema sanatının seçkin örneklerini yayınlamayı seçen marjinal kanalların, sonra ikide bir filmin arasına, orasına burasına çerçeveyi daraltmak pahasına reklam spotları girmesine şiddetle itirazım var. Yani tam katil arkadan yaklaşıp kurbanın sırtına hançerini indirdiği anda kendini çok lezzetli bulan bir makarna reklamı... Yani bu kompozisyon, bir nevi kan sosu niyetine...

Mesela, iki lafı bir araya getiremeyen, kamyon arkalarında bile seviyesiz kaçacak gevezelikleri şarkı yapabilen, dünyadan haberi olmayan tornalanmış şarkı şaklabanları için üstünü başını yırtan özenti gençlik yığınlarına da itirazım var.

Mesela, binlerce aracın seyrettiği şehir trafiğinde caddeleri, otoyolları bir slalom alanı gibi gören, kendi ölümcül çılgınlığına bir sürü insanı metazori ortak eden akılsız sürücülere de itirazım var.

Mesela, kendi zeka seviyesini azami ölçü zanneden, gerçeği kendi güdük birikimine endeksleyen ve aptallığı meslek haline getiren yorumcu esnafına da itirazım var.

Mesela, kalite ve seviye hassasiyetini insani ilişkilerin ve sosyal hayatın uzağına sürgüne gönderen toplumsal dirençsizliğimize de yine şiddetle itiraz ediyorum.

Mesela, söylediğini bağırarak söyleyen, dinlemeyen, anlamayan, klişeleri düşünce zanneden, sığ tekerlemeleri hikmetli bulan, giderek ortak akla giden yolu kaybeden, ortak akılsızlığa meyleden bir güruh haline geliyor olmamıza da itirazım var.

Mesela, aile dediğimiz şeyin aynı evin içindeki üç beş yabancının zoraki ve sağır beraberliğine dönüşmesi karşısındaki kahredici çaresizliğimize de itirazım var.

Bütün bunlara, daha birçok başka şeye temelinden itirazım var. Öyle ki ruhumun loş bir odasında bir hayali katip durmadan itiraz dilekçesi yazıp duruyor. Daktilo tuşlarının tıkırtısını duyabiliyorum. Ama yeryüzünde o dilekçeyi götürüp verebileceğim bir mahkeme bulamıyorum.

Aslında her dilekçeyi işleme koyduracak bir mantık bulunabilir biliyorum.

Ama galiba ben usulden kaybediyorum.

17 yıl önce
İtiraz dilekçesi
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset