|
Mazeretim var!

Mâlûm; Ankara sıcak ve susuz... Nasihatlere uyup hem memlekete küçük bir ziyaret yaptım, hem de küçük bir tatil... Bugün o tatil bitti, ama yazı yazacak zaman kalmadı. Sizlerden bir yazılık bir izin istiyor, köşemi sözün hakkını veren minik alıntılara bırakıyorum. Pazartesi görüşmek üzere...

* * *

"Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın. Bu şehir arkandan gelecektir. Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın. Aynı mahallede kocayacaksın; aynı evlerde kır düşecek saçlarına. Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda. Başka bir şey umma. Binlerce gemi yok, çıkacağın yol yok. Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte, öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde de." Konstantin Kavafis

* * *

"Çıkarlarını düşünmeyenler unutulacaktır. Her olayda bir kenara çekilenler gerçekten de bir kenarda kalacaklardır. Yaptıkları işlerin gizli kalmasını isteyenler, bunda başarıya ulaşacaklardır. Kimse, onların varlığıyla tedirgin olmayacaktır. Bir gün öldükleri zaman, arkalarında küçük bir iz, bir anı, bir gözyaşı, bir eser bırakmadan yok olacaklardır. Gazetedeki ölüm ilanı bile, yedinci sayfada bir kenarda kalacak, kimsenin gözüne çarpmayacaktır. Hayattan çıkarı olmayanların, ölümden de çıkarı olmayacaktır."

Oğuz Atay/Tutunamayanlar

* * *

"Bu dünyada ayrılığa denk olabilecek başka hiçbir felaket yoktur. Sonunda gözyaşları aka aka ruhları yerinden oynatmasaydı, ayrılık, önemsiz, küçük bir şey sayılırdı belki. Bilge kişilerden biri "Ayrılık ölümün kardeşidir" diyen bir adama, "Hayır", dedi, "doğrusu ölüm ayrılığın kardeşidir."

İbn Hazm/Güvercin Gerdanlığı

* * *

"İşte bu cehâletinden dolayı onlarla mutmain oldu. O nîmetlerle hüznün bulaşmadığı bir safâyı talep etti. Dünyanın aslının belâ, sorumluluk ve kederlerle dolu sıkıntı yurdu; nîmetlerin de sonradan elde edilen mallar olduğunu unuttu. O sabır ağacı gibidir, başlangıçta meyveleri acıdır, sonuna doğru bal tadındadır. Onun acılığını yutmayan kişi tadına ulaşamaz. Acısına sabretmeyen balına kavuşamaz. Kim ki onun belâsına sabreder, onun nîmetleriyle tatlanır. Ücretle çalışana, alnı titremeden, cesedi yorulmadan, rûhu gam yükü çekmeden, göğsü daralmadan, kuvveti gitmeden, nefsi aşağılanmadan ve kendi gibi bir mahlûka hizmette hevâsı kırılmadan ücreti verilmez. Bütün bu acılıkları yutarsa, güzel ve dâimî yiyecekler, meyveler ve giyecekler, rahat ve mutluluk mükâfâtı olur, velev ki azın azı da olsa!"

Abdülkâdir Geylânî/Alemlerin Kapısı

* * *

"İşte çevrende hışırdıyor dalga; ve sen dalgasın; orman; ve sen ormansın, iç ve dış diye iki ayrı şey yok artık, kuşsun ve uçuyorsun havada, balıksın ve yüzüyorsun denizde, ışığı emiyorsun; ışıksın, karanlığın hazzına varıyorsun ve karanlıksın. Yollara vuruyoruz, ey ruh, sularda yüzüyor, havalarda uçuyoruz, gülümsüyor ve narin ruhsal parmaklarımızla kopmuş iplikleri yeniden birbirine bağlıyoruz, yokedilmiş titreşimleri mutluluk içinde diriltip sürdürüyoruz yeniden."

Hermann Hesse/Yabancı Bir Gezegenden Tuhaf Haberler

17 yıl önce
Mazeretim var!
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi