|
Metruk misketler

Çocukluk dediğimiz şey; kocaman bir yağmuru minicik avuçlarında biriktirebileceğine inanmaktır. Bunun olamayacağına ikna edildiğinde o çocuk büyür.



“Elbiselerinde yağmur ıslaklığı/Yüreklerinde güneş sıcaklığı/Allahım bu çocuklar/ Elimde onları bekleyen/ Çiçekleri alsınlar” diyor 'Beyaz Bir Şarkı Söylüyorlar' isimli şiirinde çocukların dostu ve benim dostum Mevlânâ İdris, selam olsun.



Sürekli çocukların hayal güçlerinin ne kadar geniş, ne kadar zengin olduğunu söyleyip duruyoruz. Belki de hayal gücü artık sadece çocukların yaşatabildiği bir şeydir, bizde ondan geriye hiçbir şey kalmamıştır.



Çocuklarımıza kendi kurduğumuz, kurarken insana muhabbet veren pek çok şeyden vazgeçtiğimiz ve vazgeçtiğimiz o şeyleri hatırlamamak için zihnimizi sürekli bir şeylerle meşgul etme ihtiyacı hissettiğimiz asılsız bir hayatı dayatıyoruz. Daha doğrudan söylersek; onları kendi icadımız olan bir hayatsızlığı yaşamaya mahkum ediyoruz.



“Hayatın gizemlerini çözemiyoruz” diyecekler bir gün, “çünkü bu konular test şeklinde hazırlanmamış!”



Çocuklar için hazırlanmış yayınların sadece küçük bir kısmı gerçekten çocuklar için... Bu yayınların büyük çoğunluğu onları yaşamaya değil, sınavlara hazırlayan köreltici materyalle dolu sözde yardımcı kitaplar... Diğer bir grup yayın da, akılları sıra çocuk yayıncılığı yapmakta olan kimi büyüklerin, çocukları kendi dünyalarının sığ argümanlarına, kolaycı açıklamalarına, hakkı verilmemiş kanaatlerine ikna etmek üzere çalakalem kayda aldıkları güdümlü metinlerden oluşuyor. Büyüklerin çocuk kafasına yükselemeden yazdıkları bu metinlerin itinayla çocuklarımızın uzağında tutulması, hatta mümkünse karantinaya alınması lazım...



“Büyükler sayılara bayılır. Onlara yeni bir arkadaşınızdan bahsettiğinizde gerekli soruları asla sormazlar. 'Sesi nasıl?' diye sormazlar mesela. 'Hangi oyunları sever?', 'Kelebek koleksiyonu yapıyor mu?' diye sorduklarını asla göremezsiniz. Onlar sadece, 'Kaç yaşında? Kaç kardeşi var? Kaç kilo? Babası ne kadar kazanıyor?' diye merak ederler. Bunları öğrenince arkadaşınızı tanıyabileceklerini sanırlar. Büyüklere, 'Kırmızı tuğlalı, pencerelerinden sardunyalar sarkan, çatısında güvercinlerin uçuştuğu çok güzel bir ev gördüm' derseniz bu evi gözlerinde canlandıramazlar bile. Onların anlayabilmesi için, 'Yüz milyonluk bir ev gördüm' demeniz gerekir. İşte o zaman, 'Aa, ne kadar da güzelmiş!' derler” diye yazmış çocukların ve büyüklerin dünyasının birbirine uzaklığını Exupery, Küçük Prens'te.



Çocukların içtiği halis portakal suyu, bizim içtiğimiz bildiğin portakal nektarı... Çocuklar ne içiyorsa ben de aynısından istiyorum!



Yılların gelip geçmesine, hatıraların silinip soluklaşmasına rağmen cebindeki rengarenk misketleri hiç kaybetmeyen insanlar da var.



“Madem ki kalbin de büyümüyor” dedi meczup, “sen niye büyüyorsun?”


#Çocukluk
#Küçük Prens
#Hayat
7 yıl önce
Metruk misketler
KDK ilave bir kademe konusunda personel lehine karar aldı
İyi ki o dönem televizyon yokmuş
Efendimiz’in (sav) Teravihi
Fars emperyalizmi ve Şiî yayılmacılığı-2
X’e kısıtlama an meselesi