|
Satılık sırça köşk!
Aradığı her şeyi, herhangi bir arama motorunda rahatlıkla bulabilen zihinlerin merakı işgal altındadır!

Kaybetmekten korktuğumuz her şey, onu korumak için gösterdiğimiz çaba üzerinden bizi kendine esir ediyor.

Şu fani dünyada, sahip olmak duygusu insan için sadece bir vehim; biz şimdi bir ömrü hiç düşünmeden o vehme feda ediyoruz.

“Bunca çalış çabala, ne kaldı elinde?” diye sordu biri yanındakine. “Kaybettiklerim!” diyebildi sadece yanındaki.

Kaybetmeye mahkûmuz; çünkü insanlığımızı özgürlüğüne kavuşturacak olanı aramaya çıkmak için hiç vaktimiz yok!

“Çehrenden o azgın maskeyi dök/ O evleri kedere boğ/ Nasıl olsa her kucaklandığın dalgada/ Bir gemi kadavrası gibi ikiyüz yıl parçalandın» diyor rahmetli Cahit Zarifoğlu, kabri pürnûr olsun.

Hep uzaktan bize doğru gelmesini umduğumuz bir devrimi bekledik; çünkü her şey bir anda değişsin ve o akıntıyla bizi de önüne katıp sürüklesin, bizi olamadığımız şeyle değiştirsin istiyorduk. Bu, 'biz bir insan inşa etmenin sancısını hiç göze almayalım” demenin havalı bir ifadesiydi çoğumuz için...

Doğrularımızı başkalarına hep kitaplardan altını çizdiğimiz satırlarla göstermeye çalıştık. Oysa, yanlışın yerine doğruyu koyabilmek için, en mütevazı haliyle bile olsa, doğrunun birer yaşayan numunesi olmamız gerekiyordu bizim. Başaramadığımız şey yazık ki tam olarak budur.

Dünyaya nizam verecek çok sayıda iddialı cümle kurmayı başardığımızın elbette farkındayım. Nasıl farkında olmam; zihinlerimizin dayanaksız kalarak her an altında ezilmekte olduğu

o taşınmaz ağırlığın sebebi bu değil mi?

İddialarımızın boyumuzu aşmasını dert etmiyorsak; o iddialara hiçbir zaman erişemeyeceğimizi de peşinen kabul etmiş oluyoruz.

-Hayallerin nerede? -Suya düştü! -Su nerede? -Sinek içti! -Sinek nerede? -Çağa kaçtı! -Çağ nerede? -Yandı bitti, kül oldu!

Hayır için bir bina kurmak istiyorsak, taş üstüne taş koyarak sabırla o binayı yükseltmemiz lazım, hazır betonla işte bu kadar oluyor!

“Dilinde olanı kalbin desteklemedikçe, Hakk'a doğru bir adım atamazsın” buyuruyor Abdulkadir Geylani Hazretleri (k.s.)...

Kusurlarını bul, ipe diz, sabah akşam aczini tesbih et!

Şimdi kusursuzluk hayaliyle imkansızın peşine düştüğü için yolunu kaybediyor insanlar, oysa kemal sahipleri kusurlarını bilmekle yol alırlardı.

“Haddini bil!” diye öfkeyle bağırdı biri. Susup kaldı ve ömrünün kalan kısmını buna cevap verememekle geçirdi diğeri.

Başına gelebilecek her şeye o kadar hazırdı ki, çoğu zaman kuru bir yaprak gibi içinde sürüklenmekte olduğu fırtınaların farkında bile olmuyordu.

İçtiği bir damla suyun şükründe bir ömür boyu bıkıp usanmadan kulaç atan insanlar da var.

“Bir söğüt gölgesinin farkında ol” dedi meczup, “iki cihanda sana o serinlik yeter!”
#Abdulkadir Geylani Hazretleri
#Cahit Zarifoğlu
#işgal
9 yıl önce
Satılık sırça köşk!
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi