En son 22 Mayıs'taki Ak Parti 2'nci Olağanüstü Kongresi öncesi
diyen
.
Birileri kulaklarına öyle fısıldamış çünkü.
Bakın PKK terör örgütü elebaşı Duran Kalkan ne diyor, “…
PKK terör örgütü ile FETÖ'nün nasıl bir ortaklık içinde olduğunu şimdi daha net gördük mü?
Her iki ağız da, kulağını kime teslim etmişse artık…
Gezi kalkışmasının yıl dönümünü yaşıyoruz. 3 yıl önce Mayıs ayının 27'sinde başlayıp Haziran ayı boyunca devam etmişti olaylar…
Başta İstanbul Taksim, Ankara Kızılay ve İzmir Alsancak olmak üzere memleket yangın yerine dönmüştü.
Bir Alevi kalkışması olarak kurgulanıp sonunda İstanbul'da Başbakanlık Dolmabahçe Ofisi'nin basılması…
Ankara'da Başbakan Erdoğan'ın Keçiören'deki evinin kuşatılmasıyla bir darbeye dönüşmek üzereydi…
O dönem, Erdoğan'a “biraz müşfik olun” diye yalvaranlar, bir de baktılar ki o “masum çiçek çocukları” görünümünün altında kocaman “çapulcu” tayfası varmış..!
3 yıl önce
Putin konuştu, ilişkilerin normalleşmesi gerektiğini söyledi. Ve “Normalleşme girişimi Türkiye'den gelmeli” dedi.
Ben 2015'in Ramazan ayında İsrail'den haksız yere sınır dışı edilmiş bir gazeteciyim. Defalarca yazdım. Bu haksızlığa rağmen ve Mavi Marmara davasının bir savunucusu olmama rağmen Türkiye İsrail ilişkilerinin normalleşmesini destekleyenlerdenim. Zira Filistin ve Gazze ile Türkiye'nin çıkarları için buna gerek olduğunu düşünüyorum.
Rusya meselesine dönersek… Rus uçağının hava sahamızı ihlal etmesi sonucu düşürülmesinden sonra yaşananlar ortada. Karşılıklı restleşmeler, gerginlikler filan. Büyük ticari ortağımız Rusya ile girdiğimiz bu krizden çıkmak da yine Türkiye'nin lehine…
Hal böyleyken, geçen gün Rusya'dan dikkate değer bir mesaj geldi. Bir Rus savaş gemisi Boğaz'dan geçerken mavi üniformalı Rus askerleri (ki aralarında kadınlar da vardı) güverteye çıkarak İstanbul'u selamladı. Bütün askeri uzmanlar bu selamlamanın “iyi niyet gösterisi” olduğu yönünde hem fikir.
Putin'in Yunanistan'daki açıklamaları da ortada…
Şimdi sıra Türkiye tarafında…
Rusya'nın Suriye'deki pozisyonuyla ilgili tüm rezervlerimiz durarak, bir şey söylenecek diye düşünüyorum.
Ve o söylenenle birlikte bir “çıkış” bulunacak diye umuyorum.
Arabistanlı Lawrence'i bilirsiniz…
Arapları Osmanlı'ya karşı kışkırtan, örgütleyen, dahası Araplar gibi giyinip, Araplar gibi konuşan…
“Mavi gözlü sarışın Arap” lakabıyla bilinen İngiliz ajanı Lawrence'i…
Onun bir fotoğrafı vardır; oğul Faysal ile çekilen. Arapların geleneksel kıyafetleriyle görürüz onu.
Önceki gün Amerikan askerlerini DAEŞ kontrolündeki Rakka'ya doğru ilerleyen YPG terör örgütü elemanlarıyla birlikte gördük.
YPG'nin simgesini üniformalarının kollarına takmışlar...
Arabistanlı Lawrence'i hatırladım.
Fakat çok önemli bir farkla…
20'nci yüzyılın başında Arapları isyana teşvik eden İngiliz ajan Lawrence o dönümde Araplar gibi giyinip, kuşanırken…
21'nci yüzyılın başında Kürtlerin bir bölümünü Suriye'de özerklik vaadiyle kışkırtıp kendisine “asker” yapan Amerika, YPG militanlarını giydirip kuşandırıp silahlandırdı…
Ve kendisi gibi giyinenlerin amblemini üniformasına iliştirdi.
Küreselleşme, globalleşme denen şey bu olsa gerek.
Bu fetih batı dünyasının genlerine öyle işlemiştir ki onların örgütlediği Geziciler 2013'te duvarlara,
diye yazmıştır. Tıpkı İstanbul'un fethi gibi Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığı da bazılarının korkulu rüyasıdır. Çünkü İsmet Özel'in şu cümlesidir gerçek olan…
İstanbul'un Fethi'ne bir de bu veçheden bakmanız dileğiyle… Kutlu olsun!