Bir bölümünde de
filan… Kasetçaların stop düğmesine bastı Bahattin Yıldız ve şöyle dedi
Üniversitelerdeki bir takıp gerginlikler yaşanıp da kavgalar olduğunda “biz onlardan değiliz” diyerek karşıt gruplara bizi gammazlayanlar da bu alçaklardı.
Ama
Ne var ki yıllar içinde FETÖ yapısı, devlet içine sızdı. Bizlerle yakın ilişki geliştirdi. Gelip gitmeler oldu.
ağabey ile
yaşanmadan bir süre önce Balkanlar'ı dolaşmıştım.
Kah Bosna'da, kah Sırbistan'da, kah Kosova'da Müslüman gruplarla oturup konuşurken konu dönüp dolaşıp FETÖ'nün oralardaki çalışmalarına geliyordu. Ve
diyordu.
Hatırlıyorum arabayla sınırları geçerken, kıvrım kıvrım akan turkuaz yeşili Drina'nın kıyısından giderken beni birkaç kez şu sözlerle uyardı
Bahattin ağabey o Balkan seyahatimizin ardından gittiği Afganistan'da bir şüpheli uçak kazasında hayatını kaybetti. (Suikast olasılığı hala çok yüksek)
Ama sözleri, tavrı yaşam biçimi… Dahası hesapsız Müslümanca duruşu bize hep önderlik etti etmeye devam ediyor.
Beni uyarmıştı!
diye.
Zaman zaman FETÖ'nün adamlarıyla gazeteci olarak görüştüm. Her görüşmemde Bahattin ağabeyin tavsiyesine uyduğumu söyleyemem. O yüzden onların gizli ajandalarına rağmen ben karşımdakilere hep Müslümanca yaklaşmaya çalışmıştım!
Lakin,
nden sonra
” diye tehdit etmekten geri durmadılar.
Mısır'daki katil Sisi'nin katliamlarına karşı yaptığımız yayınlar nedeniyle,
dediklerinde “samimiyetsizliğin” ötesinde bunların başka bir
olduğunu ziyadesiyle görmüştüm.
Dahası her gelip gitmeyi not ettiklerini, kaydettiklerini de öğrenmiş oldum.
7 Şubat MİT krizi ve elbet Gezi Provokasyonu ile çirkin yüzlerinin bir kısmını görmüştük. 17/25 Aralık darbe teşebbüsünde de çirkin yüzlerini alenen gördük. MİT TIR'ları, Lahey tehdidi “otoriterleşme” tezviratı filan cabası…
Cumhurbaşkanımızı itibarsızlaştırmak için her türlü çirkinliği, ahlaksızlığı, alçaklığı her platformda yaptılar. Uluslararası kamuoyunu para ve etki ajanlığıyla markaja aldılar.
17-25 Aralık darbe teşebbüsünün püskürtülmesinden sonra şöyle yazmıştım,
Feto'nun alçak yüzü ortaya çıkmıştı çıkmasına ama FETÖ terör örgütünün devlete ve özellikle TSK'ya ne kadar sızdığı konusunda hep tereddütler vardı.
Son YAŞ toplantısında ne kadarının tasfiye edileceği tartışılıyordu ki
İddianamenin ana fikri:
idi.
Ve bir gün sonra 15 Temmuz akşamı bu alçak FETÖ örgütü tanklarla, uçaklarla, makinalı tüfeklerle, helikopterlerle millete, devlete, vatana saldırıp darbe yapmaya kalkıştı!
Hadlerini millet çıplak elleriyle verdi; hamdolsun.
Bugün artık Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın deyimi ile,
başlamıştır.
düşüncesi artık bizim için çoktan bitmiştir.
Biz bu FETÖ'cülerin gizli ajandasından 1988 yılında haberdar olmuştuk ama “Alınları secdeye düşüyor diye… Kıblelerinin Kabe olduğunu düşündüğümüz için… Müslümanlık dairesinde olduklarına inanmak istediğimiz için” müsamahakardık!
Lakin
… Onu neredeyse peygamberlik makamının da üstünde görenleri gördükçe bu
Din Şurası olağanüstü toplantısı sonrası yayınlanan sonuç bildirisine bakın hele…
Deniyor ki:
Bu yapının sökülüp atılması için var gücümüzle mücadele etmek hepimizin boynunun borcu, Müslümanlığımızın gereğidir.
Cumhurbaşkanımız diyor ki
Allah şahit, biz de şahidiz, kamuya açık toplantılarda da özel görüşmelerde de Cumhurbaşkanımız bu yapıyla mücadele etmek için her kesimi harekete geçmeye çağırdı. Lakin yalnız bırakıldı.
15 Temmuz akşamı ise millet topyekun yanında saf tuttu.
Bundan sonrası mücadele dönemidir. Ve bu millet bu mücadeleyi artık fert fert verecektir.